Akın Bodur/İskenderun
Hatay´dan İskenderun, Erzin, Dörtyol, Antakya ve Samandağlı çevrecilerin de üyesi olduğu DAÇE avukatı Atal, önlem alınmazsa daha da şiddetlenecek felaketlerin nedeninin iklim değişikliği olduğunu, iklim değişikliğinin en önemli nedeninin de kömürlü ve doğalgazlı termik santraller olduğunu belirtti. Kömürlü ve doğalgazlı termik santrallerin yol açtığı küresel iklim değişikliğinin Türkiye´yi etkisi altına almaya başladığını anlatan Atal, 'Temmuz ayında Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika gibi soğuk bölgelerden bile sıcak hava dalgaları nedeniyle toplu ölüm haberleri geldi. Avrupa ve Amerika´da sıcaklık rekorları kırılıyor. Ülkemizde de her coğrafi bölgede seller, aşırı yağışlar , heyelanlar, hortumlar ve orman yangınları sırasında panik içinde kaçışan yurttaşlarımızın ana haber bültenlerindeki görüntüleri geleceğimiz için bizi daha da endişelendiriyor. Dünyada yaşamın devam edebilmesi, iklim sisteminin bozulmamasına bağlıdır' açıklamasını yaptı.
Atal: Atmosferdeki gazların belli oranda kalması lazım
İklim sisteminin bozulmaması için atmosferdeki gazların yoğunluğunun belirli bir oranda kalması gerektiğini ifade eden Atal, şu değerlendirmede bulundu: 'Oysa ki; kömür, petrol ve doğalgaz tüketimi, atmosferde sera gazları dediğimiz C02, metan vs. gazların yoğunluğunu arttırıyor ve bu da iklim sisteminin bozulmasına; iklim sisteminin bozulması da evimizi barkımızı yıkan heyelanlara, sellere; tarlamızdaki mahsulü harap eden doluya, sele, kuraklığa; dağlardaki karın eksilmesine ve yaz aylarında içme-sulama suyunun bitmesine neden oluyor. İnsanoğlu yaşamak için muhtaç olduğu iklim sistemini, enerji-elektrik-para döngüsündeki yanılsamayla tahrip ederek, kendi bindiği dalı kesiyor. 2011 yılından bu yana DAÇE, Adana Barosu, Adana Tabip Odası, Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi ve Erzin Üretici Birlikleri olarak Hatay, Mersin ve Adana sahil şeridinde inşa edilmek istenilen ve lisans alan 20 termik santral aleyhine lisans ve önlisans iptal davaları açtık. Açtığımız her davada basın açıklamalarıyla EPDK´yı ve yatırımcı şirketleri uyarıp, termik santrallerden vazgeçmeleri çağrısında bulunduk. Altı dava dosyamızda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kümülatif etki konusundaki taleplerimizi haklı gördüğü içtihat oluşturan kararlarından sonra, 6 termik santral lisansı EPDK kararıyla sonlandırıldı. EPDK, 16 termik santral başvurusunu ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Kararlarından sonra reddetti. Dava açtığımız termik santrallerden 4´ünü ise (1 doğalgazlı, 3 kömürlü) engelleyemedik. Bu termik santraller şu anda küresel iklim değişikliğini besleyerek çalışıyor. Bir kömürlü termik santral günde 10 bin ton yılda 3 milyon ton kömür yakıyor.'
Türkiye ve diğer ülkelerinin termik santrallerden hemen vazgeçmesi gerektiğini anlatan İsmail Hakkı Atal, şunları söyledi: 'Aksi takdirde, bugün ucunu gösteren ve tüm insanlığa uyarı niteliğinde olan iklim felaketleri şiddetini ve yoğunluğunu arttıracak, insanlık enerji-elektrik-para döngüsündeki yanılsamayla tahrip ettiği iklim sistemine muhtaç olduğunu çok acı sonuçlarla yüzleşerek anlayacaktır. 20 Haziran 2016 tarihinde Doğu Akdeniz Bölgesindeki 7 kömürlü termik santralin lisans ve önlisans iptal davasını açtıktan sonra Adana Barosu tesislerinin bahçesine mermer lahit üzerinde ´insanlığı uyarmayı´ amaçladığımı ´geleceğe mektup´ gömmüştük. Bu mektubu uyarı amacıyla yeniden anımsatıyoru.'
Mektupta neler yazıyordu?
Çevrecilerin insanlığı uyarmak amacıyla yazıp, gömdüğü mektapta şunlara yer verilmişti: 'Biliminsanları uygarlığın sürebilmesinin, küresel ısınmanın geri dönülemez sınırının 2 derecenin altında sabitlenmesine bağlı olduğunu, 6 yıl içinde sera gazı emisyonlarını sıfırlarsak küresel ısınmanın 1,5 derecenin altında kalma olasılığının yüzde 66 olduğunu saptadılar. Küresel ısınmanın ilk sorumlusu olan, dünyanın sonunu getiren ve ülkemiz topraklarını zehirleyen, Doğu Akdeniz Bölgesindeki 7 kömürlü termik santralin lisans iptali için bugün davalar açtık. Termik santraller kaynaklı sera gazları arttıkça dünyanın ısısı artmakta, ısı arttıkça sera gazlarının yutak alanları olan ormanlar yanmakta, deniz sularının ısınması sera gazı yutak alanları olan mercan resiflerini yok etmekte, buzullar eridikçe altında hapsolmuş sera gazları açığa çıkmakta ve kendi kendisini besleyen bir kartopu etkisiyle küresel ısınma artarak uygarlığın sonunu getirmekte. Dünyanın birçok yerinde başta seller olmak üzere iklim felaketleri gerçekleşiyor, tarım alanları sular altında kalıyor ve gıda stokları tehlikede. Uygarlığın sürebilmesi, gezegen üzerinde nefes alabilmemize, beslenmemize, -barınmamıza olanak sağlayan gezegen iklim koşullarının sürebilmesine bağlı. Ancak aşırı hırs ve tüketim çılgınlığı tüm insanlığı bir hastalık gibi sarmış durumda. Devletler ve insanlar, tüm uyarılarımıza rağmen, sonumuzu getiren tüketim bağımlılığından ve fosil yakıtlardan vazgeçmiyorlar. Belki yüzlerce ve belki de binlerce yıl sonra bu yazı bulunduğunda, tüm insanlığın yaşayabileceği felaketleri öngören ve engellemek için çaba gösteren bizim gibi insanlar ve örgütlenmeler olduğunu bilmenizi isteriz. Bu tabletin bulunmasına yol açabilecek iklim felaketlerinin gerçekleşmemesi dileğimizle.'