“1 Ekim günü Meclis açıldığında eğer Can Atalay tahliye edilmemiş olursa o gün biz Hatay’a gidiyoruz. Çünkü zaten 1 Ekim günü Meclis’te sadece Tayyip Erdoğan’ın gelip konuşma yapacağı bir gündem var ve bu eksikliği kabul etmeyeceğimizi Hatay’da ilan edeceğiz” diyen Baş, “Hatay’daki yurttaşların bizden beklentisi eğer tahliye edilmez ise başlayalım Defne’den, Samandağ’dan, Arsuz’dan gerekirse günlerce, aylarca sürecek bir yolculuğa hep beraber çıkalım, Ankara’ya kadar yürüyelim. Bu haksızlığı, bu adaletsizliği kabul etmediğimizi, sindirmeyeceğimizi bunun böyle normalleştirilmesine izin vermeyeceğimizi gösterelim” ifadelerini kullandı.
Baş, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın hukuk dışı tutukluluğuna ilişkin şunları söyledi:
‘TÜRKİYE’DE YAŞAYAN HER YURTTAŞ HAKSIZLIĞA UĞRUYOR’
Burada bizim açımızdan artık şöyle bir noktaya geldik. Tamamen bir keyfi uygulama var ve şöyle düşünülsün istemem; “TİP mağdur ediliyor burada…” Bakın bence esas, Türkiye’de yaşayan her yurttaş, oy kullanan her yurttaş bir haksızlığa uğruyor şu anda. Hepimizin hakları gasbediliyor, seçmen olarak hakkımızı gasbediliyor ama bir de Hatay’ın özgün bir durumu var. Hatay 6 Şubat depremini en ağır şekilde yaşamış, on binlerce insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın şehri terk etmek zorunda kaldığı ve şu anda insanların hala çadırlarda, konteynerlerde su elektrik gibi en temel ihtiyaçlara bile ulaşamadan yaşamak zorunda kaldıkları, mücadele ettikleri bir kent. Biz biraz da Can’ı Hatay’dan milletvekili adayı gösterirken onun mücadeleci kimliğine, onun kent suçları konusundaki geçmiş birikimine, onun Hatay halkıyla beraber oradaki yeniden inşa sürecinin ranttan, birilerinin kar hırsından arındırılarak yurttaşın ihtiyaçlarını temel alan biçimde kurulmasına katkı yapabileceğine inandığımız için özel olarak Hatay’dan milletvekili adayı göstermiştik.
‘EN BÜYÜK MAĞDUR HATAY HALKI’
Dolayısıyla şunu ifade etmem lazım. Şu anda bu sürecin en büyük mağduru Hatay halkıdır. Bize oy versin ya da vermesin. Tüm Hataylı yurttaşların bir milletvekili çalışamıyor. Can gerçekten büyük bir özveri gösteriyor. Cezaevinde bir milletvekilinin yapabileceği her şeyi yapıyor. Çalışıyor, soru önergeleri hazırlıyor, Hatay gündemlerini çok yakından takip etmeye çalışıyor ama dört duvar arasında yapılabileceklerle dışarıda yapılabilecekler arasında fark var. Dolayısıyla biz artık Hatay halkının bu mağduriyetinin bir an önce sona ermesi için Can Atalay’ın gezici irtibat ofisini kuruyoruz… Her gün Hatay’ın bir ilçesine Can Atalay adına avukat arkadaşlarımız, parti yöneticileri, danışman arkadaşlarımız giderek yurttaşın derdini dinleyecek, çözebileceksek bize ileterek o faaliyeti tamamlamaya çalışacaklar ama açık söyleyeyim yurttaşlar artık bu sürecin sona erdirilmesi konusunda çok kararlı bir duruş sergilediler.
1 Ekim günü Meclis açıldığında eğer Can Atalay tahliye edilmemiş olursa o gün biz Hatay’a gidiyoruz. Çünkü zaten 1 Ekim günü Meclis’te sadece Tayyip Erdoğan’ın gelip konuşma yapacağı bir gündem var ve bu eksikliği kabul etmeyeceğimizi Hatay’da ilan edeceğiz. Hatay’daki yurttaşların bizden beklentisi eğer tahliye edilmez ise başlayalım Defne’den Samandağ’dan Arsuz’dan gerekirse günlerce, aylarca sürecek bir yolculuğa hep beraber çıkalım, Ankara’ya kadar yürüyelim. Bu haksızlığı, bu adaletsizliği kabul etmediğimizi, sindirmeyeceğimizi bunun böyle normalleştirilmesine izin vermeyeceğimizi gösterelim. Özellikle Can’ın adının anıldığı davalar, sorumluluk üstlendiği, halkın hak mücadelesine dahil olduğu Aladağ’daki yurt yangını var. Tarikat yurdundaki yangın. Can onlar için milletvekili oldu. Soma’daki madenciler… Can onlarla ilgili mücadeleyi yükseltmek için milletvekili oldu. Hendek’teki patlama, Gezi Davası, tutuklu gazeteciler, kadın cinayetleri… Türkiye’de adaletin bin bir tane ortada bıraktığı büyük boşluk var. Bunların hepsini Türkiye’de hatırladığımızı bunların takipçisi olacağımızı gösteren uzun bir yürüyüşe başlayacağız.
‘1 EKİM’DE HATAY’DA OLACAĞIZ’
Biz şöyle yapamayız. Bir milletvekili arkadaşımız hukuksuz biçimde, devlet gücünü ele geçirmenin verdiği olanakla esir tutulacak, biz de sanki bu yokmuş gibi hayatımızı normal biçimde devam ettireceğiz. Bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil, bizim siyasi anlayışımıza da uygun bir şey değil. 1 Ekim’e kadar umuyoruz ki tahliye edilsin ama 1 Ekim’e kadar tahliye edilmediğinde bizim Hatay halkına verdiğimiz bir sözümüz var. Can’ı orada aday gösterirken dedik ki “Biz Hatay’ın yeniden inşasında bu ülkede halka karşı işlenen suçlarda asla susmayacağız, bu konuda sizinle birlikte mücadele edeceğiz.” O zaman bunun gereğini yerine getirmemiz gerekiyor. Dediğim gibi eğer tahliye gerçekleşmez ise 1 Ekim günü Hatay’da olacağız. Milletvekili arkadaşlarımızla üçümüz de orada olacağız oradan bir yürüyüşe başlayacağız artık nereye kadar gidersek…”