İnsan Hakları Derneği (İHD) İskenderun şubesi, 1 Eylül Dünya Barış Gününde yaptığı açıklamada, barışın evrensel bir hak olduğunu belirtti.
Akın Bodur/İskenderun
Barışa göden yolun, barış hakkı mücadelesi ile olacağını ifade eden İHD İskenderun Şube Başkanı Coşkun Selçuk, 'Türkiye´nin siyasi partileri ve toplumsal muhalefeti barışa odaklandığı takdirde kesinlikle yeni bir barış sürecinin önünün açılacağı düşüncesindeyiz. Savaş, ölüm, yoksulluk, yurdundan edilmesi, adaletsizlik, hukuksuzluk, insan haklarının hiçe sayılması demektir' dedi. BM Genel kurulu, Halkların Barış Hakkına Dair Bildiriyi, 12 Kasım 1984 tarihli oturumunda kabul edip, ilan etti.
Ulucamı Caddesi üzerindeki Sağlıklı Yaşan parkı önünde düzenlenen, bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının da destek verdiği basın toplantısında konuşan Selçuk, dünyada barışın egemen olduğu bir yaşam için barış hakkı mücadelesini sürdüreceklerini söyledi.
'Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü' pankartının bulunduğu alanda, katılımcıların 'Savaşa, darbelere, baskılara karşı barışa ses ver; Ortak yaşam için ırkçılığa geçit yok; yaşasın halkların kardeşliği; Savaşa karşı barış' dövizlerini taşıdığını toplantıda konuşan İHD şube başkanı Selçuk, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Barış talebinin, medeni ve siyasi haklarla olduğu kadar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ile de ilişkisi bulunmaktadır. Bu metinlerde İHD´nin de benimseyip paylaştığı temel yaklaşım, barışın insan hakları ve özgürlüklere dayalı oluşudur. İnsanlar arasındaki her türden eşitsizlikler, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı, savaşların ve çatışmaların temel sebebidir. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz.'
'Türkiye, çoğulcu bir dokuya sahip'
'Savaşa hayır, barış hemen şimdi; Susma haykır, ırkçılığa hayır' sloganı arasında konuşan ve dünyanın pek çok yerinde savaşlar, silahlı çatışmalarınla kaos sürecinin yaşandığını, BM kayıtlarına göre geçen yıl 82.4 milyon insanın zorla yerinden çıkarıldığını anlatan Selçuk, 'Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahiptir. Çoğulculuk, ´herkes farklı, herkes eşit´ yaklaşımında ifadesini bulur. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temelidir. İHD demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunduğu düşüncesindedir. O nedenledir ki, İHD Türkiye´nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çizmiş ve bu temel sorununun en önemli halkasının da Kürt sorunu olduğu tespitinde bulunmuştur. Türkiye´nin insan hakları ve demokrasi sorununu çözebilmesi için yeni barış sürecine ve böylelikle çatışma çözümüne ihtiyacı vardır. Türkiye, Kürt sorunu gibi temel sorunlarını diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülkedir. Bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam etmektedir. Çatışma ve savaş ortamı ile birlikte genel baskı ortamında şiddetin öne çıkması ve beraberinde nefret dilinin zehrini akıtması kaçınılmaz olmuştur. Kadın cinayetlerinin önlenememesi, kadına yönelik taciz ve tecavüzün artması böylesi bir şiddet ortamı ile de izah edilebilir. Nefret saiki ile artan ırkçı saldırılarda ise yükseliş eğilimi vardır. Bu sürecin ekonomiye verdiği telafi edilemez ağır kayıplar mevcuttur. Denilebilir ki sürekli bir ekonomik kriz hali oluşmuştur. Bu sürecin Türkiye´yi getirdiği rejim değişikliği ve otoriter bir yönetim anlayışının yarattığı sürekli bir baskı ortamı oluşmuştur. Türkiye´nin siyasi partileri ve toplumsal muhalefeti barışa odaklandığı taktirde kesinlikle yeni bir barış sürecinin önünün açılacağı düşüncesindeyiz. İnsan hakları savunucuları olarak Türkiye´de barışa giden yolun barış hakkı mücadelesi ile olacağını biliyoruz. Savaş, ölüm, yoksulluk, yurdundan edilme, adaletsizlik, hukuksuzluk, insan haklarının hiçe sayılması demektir.' değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıya katılan HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan da, 82 yıl önce faşist Nazi ordusunun Polonya´yı işgal etmesiyle başlayan ve 4 yıl süren savaşta, 50 milyon kişinin yaşamını yitirdiğini, nükleer silahların kullanıldığını, yaşanan ağır tablo üzerine savaşın yerine BM´nin, ´insanlar ölmeyip, yaşasın´ diye barışın tesis edilmesine çalıştığını ifade etti. Barış çabalarına karşı kapitalizmin savaşlar ve bu yolla yoksulluk yarattığını ifade eden milletvekili Turan, mücadelelerinin savaşların olmadığı bir dünya olduğunu söyledi. Yaşanan ekonomik sıkıntı ve toplumsal huzursuzluğun nedeninin iktidarın uyguladığı politikalar olduğunu savunan milletvekili Turan, 'İktidar barışı değil, savaşı siyasetini kurguluyor. Bölge ülkelerinde gerilim siyasetinin fayda sağlayacağı kanısına kapılmış durumda. Oysa, ülkenin barış siyasetine ihtiyacı var. Ekonomik krizin sebebi de savaş siyasetidir' diye konuştu.
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55