İskenderun/SES
Donald Trump´un iyi niyetli olmadığını savunan ve “ABD-Türkiye ilişkileri kişisel kararlara bırakılamaz” değerlendirmesinde bulunan Ekinci, yazılı değerlendirmesinde şunlara yer verdi: 'Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Türkiye ilişkilerinin kişisel kararlara bırakılamayacak derecede değerlidir. Türkiye, bölge ve dünya için büyük önem taşıyor. ABD Başkanı Donald Trump´ın uluslar arası ilişkileri tweetlere sığdırdığı bir ortamda Papaz Brunson´un tutukluluğu nedeniyle Türkiye´ye yaptırım kararı alması ve de tehditlerine devam etmesinin ABD menfaatleriyle bağdaşmaz. Sahip olduğu uluslararası stratejik konumu, üzerinde İncirlik dahil barındırdığı 40´tan fazla askeri üssü ile ABD´nin bölge güvenliği ve menfaatlerinin korunmasında hayati önemde olan Türkiye ile ilişkilerin kişisel kararlara bırakılamaz. Kaldı ki bu ülke aynı zamanda bir NATO ülkesi ve önemli bir stratejik ortaktır. ABD 20. yüzyıl başından beri Türkiye´nin bekasını ilgilendiren konularda sürdürdüğü iyi niyetli olmayan yaklaşımlarını son yıllarda FETÖ darbe teşebbüsü ile açıktan açığa ortaya koymuştur. ABD, Irak ve Suriye´de PKK ve yandaşlarına dört bin tır dolusu ağır silah ve cephane desteği vererek, NATO ve stratejik ortağı olan Türkiye´ye karşı kötü niyetini had safhaya çıkardı. ABD, Suriye´de sözde Kürt devleti kurma planını uygulama safhasındadır. ABD, bunun önünde en büyük engel olan Rusya, İran, Türkiye ittifakını işlemez hale getirme yolunda, ezeli düşmanı Rusya ile iş birliği dahil, elinden gelen her türlü çareye başvurmuş ve vurmaktadır. İsrail´e başkent yapmak için büyükelçiliğini Kudüs´e taşımıştır. Yahudi dünyasının Tevrat´ta geçen Büyük İsrail Projesi´ni destekleyen Evangelist Siyonistlerle derin ilişkileri, Trump´ın Türkiye´yi de gözden çıkararak Ortadoğu´da sürdürdüğü saldırgan politikaların nedenlerini açıkça ortaya koymaktadır. Uzun zamandır yaşadığı büyük oranda ABD kaynaklı beka sorununu çözme yolunda Türkiye´nin gerçekleri bilerek uluslararası siyaset ve politikasına yön vermesi önemli. Türkiye, en başta ´komşularla sıfır sorun politikası´nı tekrar harekete geçirmelidir. Batı kamuoyundaki antidemokratik izlenimini hızla normale çevirecek demokrasi, hukuk devleti, güçler ayrılığı, evrensel insan hakları ilkeleri ve serbest piyasa ekonomisi kurallarını gelişmiş ülkelerdeki seviyesine çıkarmalıdır. Bunları uygulamada göstereceği kararlılıkla Batı kamuoyunu kendi tarafına çekecek, alacağı siyasi ve ekonomik destekler ile içinde yaşadığı katastrofik (çok kötü bir olay,felaket etkisi yaratan) ortamdan kolayca sıyrılması mümkün olabilecektir. Bağımsız Demokratik kurumların işleyişi ile Türkiye dış yatırımların cazibe merkezi olacak, üretim, imalat, hizmet ve tarıma dayalı sektörler canlanacak, sektörlerin sahip olacağı mali yapı ile katma değeri yüksek yatırımlar gerçekleşebilecek, istihdam oldukça yüksek seviyelere çıkacak, enflasyon ve faizler yatırım yapılır düzeye inecek, cari açık değil cari fazla verilir olacaktır. Türkiye kazanımları ile insan yaşam kalitesinde ilk 10 ülke arasına girme hayali 2023 yılında gerçek olabilecektir. Demokratik yapısı, güçlü ekonomisi ile Türkiye Avrupa Birliği´nde zincirin eksik olan önemli bir halkasını tamamlamış olacaktır. Malazgirt ve Dumlupınar´da olduğu gibi 26 Ağustos´un Trump Amerika´sı başta olmak üzere Batı´nın ülkemiz için yüzyıllardır sinsice planladığı karanlık geleceği aydınlığa çevirecek bir milletçe kalkışın tarihi olacağına inanıyoruz. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümetimiz, meclisimiz ve partilerimize yakın geleceğin saygın Türkiye´si için milletçe güvenimiz tamdır.”