Akın Bodur/İskenderun
Fransız işgali dönemini yaşamadı ama o dönemi ebeveynlerinden dinledi. Ancak, Hatay´ın Türkiye Cumhuriyeti´ne katılma sürecinin ilk yılları ile ´Demir perde´nin açıldığı sürece şahitlik yaptı. 1933 yılında bir dağ köyünde dünyaya gelen Leman Göçmen, Adana´dan 1938´de İskenderun´a gelip, halen yaşamını sürdürdüğü kentin Çay mahallesine yerleştiklerini anlattı.
'Her yaş döneminin güzelliği ve özelliği var'
Evimiz İskenderun Süpürge Derneği ve Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneğinin geleneksel çarşamba sohbetlerinde 'Kent yaşamı ve yaşlılık' üzerine söyleşi yapan Leman Göçmen, katılımcılarla kısa hayat hikayesini de paylaştı.
Söyleşiye gelenlere sağlıklı ömür dileyen Göçmen, 'Yaşlılık herkesin kapısına gelen, gelecek olan bir olgudur. Ben 85 yaşındayım. Uzun bir ömür yaşadım. Biliyorum ki her dönemin yaşın bir özelliği ve güzelliği var' dedi. Gelişmiş batı ülkelerinde yaşlılara yönelik hükümekt ve yerel yönetimlerin farklı sosyal projeleri olduğunu, oradaki yaşlıların durumunun olumlu anlamda çok daha iyi olduğunu çıktığı gezilerde gördüğünü anlatan Göçmen, ülkemizde huzurevlerinin bulunduğunu ama kimsenin ona ihtiyeç duymamasını da temenni ettiği. Göçmen, söyleşisinde, 'Huzurevleri var ama aylık 1.250 lira. Emeklilerin maaşı ne kadar ki? Ya emekli olmayanlar, olamayanlar ne yapsın? Buna çözüm bulunmalı. Çünkü, esas bakıma ihtiyacı olan yaşlılardır. Parası olmayan, yetmeyen, yalnız olan, güçsüz bulunanlar, yaşlılar. Türkiye ´büyük ülke´ diyoruz. O zaman ülkemizin ´sosyal devlet´ ilkesini uygulaması, kentlerde sosyal alanları da çoğaltması lazım. Yaşlıların günlük ihtiyaçlarını karşılaşabileceği, rahat yaşayabilecekleri, yemek yeyip, bir şeyler içebileceği, sohbet edeceği sosyal mekanlar açılmalı ve bunlar çoğaltılmalı. Hükümetin ve yerel yönetimlerin sosyal projeleri olmalı. yaşlılara yönelik sadece hazır gıda paketlerini iletmekle bu yapılmamalı' dedi.
'Kentlerde sosyal projeler yapılmalı'
'Yaşlılıkta kişinin kendi ayakları üzerinde durabilmesi, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi çok önemli' diyen Göçmen, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: 'Yaşlılara ilişkin hepimize düşen görev var. Benim buna ihtiyacım yok, yapabilecğim şeyleri yapıyorum. Terasımda biber, domates, patlıcan, maydonos yetiştiriyorum. Sadece üretmiyor, ürettiklerimi komşularımla da paylaşıyorum. Toprakla uğraşmak insana inanılmaz bir haz veriyor' diye konuştu. Yürüme zorluğu çektiğini ve bu nedenle birçok yere gidemediğini anlatan Göçmen, kimseyi yormamak, birilerine eziyet çektirmemek için bu süreçte dışarıda fazla çıkamadığını ifade etti.
Kentlerde kadınlara yönelik, kadının üretimini hedefleyen kulüp tarzında sosyal alanların kurulmasını da öneren Göçmen, yaşamında yağ olarak tereyağını kullandığını, geçmişte günde üç gazete okuduğunu, bol bol seyahata çıkıp, geztiğini, İstanbul´a gittiğinde aç kalırken, Beyrut ve Halep´te yöresel yemekleri bulabildiğini belirtti. Her yaş döneminde akıl ve beden sağlığının önem taşıdığını ifade eden Göçmen, namaz kıldığını ama hiçbir zaman bağnaz olmadığını da söyledi.
'Gönül gözü yaşlılarda daha açık' diyen Göçmen, 'Belli bir yaşa kadar daha kolay öğrenilebiliniyor, ama yaş ilerledikçe bu daha zor oluyor' diye konuştu ve dil kullanımının çok önemli olduğunu anlattı.