Tarih: 02.10.2018 10:10

Yayman: Parti değil, koşullar değişti

Facebook Twitter Linked-in

İskenderun/SES

Yayman, '15 Temmuz FETÖ´cü hain darbe girişimi bizim için demokrasinin ne kadar önemli olduğunu, laikliğin ne kadar önemli olduğunu, din yaftası altında bazı şarlatanların dini kullanarak demokrasiye ve milletimize kastetmek istediğini gösterdi' açıklamasını yaptı. Cumhuriyet gzetesinin internet sitesinde yayınlanan ve Hürriyet gazetesinin kaynak olarak gösterildiği habere göre, Yayman, şu değerlendirmeyi yaptı: 'AK Parti programını değiştirmedi. Toplumsal ve siyasal koşullar değişti. Türkiye´nin öncelikleri değişti. AK Parti de bir parça kendi gündeminin dışına çıktı, şimdi Cumhurbaşkanlığı sisteminde yeniden otobanda olacak. Yeni dönemde üç önceliğimiz var. Öncelikli gündemimiz refahı büyütmek. Kişi başına geliri 20 bin dolara çıkardığımızda sorunlarımız kendiliğinden küçülecek. Türkiye büyürse sorunları küçülecek. O zaman demokrasimiz de daha az tehdit altında olacak. İkincisi, reformlarımızın kurumsallaşması ve AB meselesi. Daha önce Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi bunun adı ister Kopenhag kriteri, ister Ankara kriteri olsun, Türkiye´nin yeni toplumsal sözleşmesinin kriterlerinden biri de budur. Gündelik hayattan şehircilik meselesine, din-devlet ilişkisinden birey-devlet ilişkisine parti programımızda yazan hedeflerimize ulaşmamız lazım. Bizim bu hedefleri gerçekleştirebilecek kurmay zekâmız var.'
'Muhalif kesimin taleplerini de gündeminize alacak mısınız?' sorusuna yanıt veren Yayman, şu değerlendirmeyi yaptı: 'Başkanlık sistemi tam da bunun için var aslında. Başkanlık sisteminde seçim bittikten sonra başkan sadece kendi partisinin başkanı değil, Türkiye´nin başkanı. Yüzde 51 oy cari sorunlarını çözmek için büyük bir imkân sağlıyor. Çünkü parlamenter sistemde kendi tabanınızın baskısı altında kalıyordunuz. Başkanlık sisteminde ise taban sadece kendi seçmenimiz değil, bütün Türkiye. Sitem, sevgiden ve bir umuttan kaynaklanır. Başkan beş yıllığına seçiliyor. Tarihe not düşme, tarihe geçme yaklaşımı daha çok öne çıkacaktır. Hal böyle olunca başkan diğer toplum kesimlerinin de taleplerini dikkate alacak ve dinleyecektir.'
'Avrupa değerlerinin korunması konusunda Batı´nın kendine Batıcı olduğunu düşünüyorum. 15 Temmuz´da gösterdikleri ikiyüzlü tavır düşünüldüğünde manzara daha da netleşiyor. Avrupa´nın çifte standardına rağmen Türkiye´nin yönü Batı´dır. Zaten biz yerli ve milli kavramını ortaya attığımızda kapıları, pencereleri kapatalım demiyoruz; yerli olmak evrensel değerlerden uzaklaşmak anlamına gelmiyor' diyen Yayman, açıklamasını şöyle sürdürdü: 'Şekilci bir Batı hayranlığına karşı kendi değerlerimizle Batı´yla birlik olalım istiyoruz. Onurlu bir birliktelik. 15 Temmuz FETÖ´cü hain darbe girişimi bizim için demokrasinin ne kadar önemli olduğunu, laikliğin ne kadar önemli olduğunu, din yaftası altında bazı şarlatanların dini kullanarak demokrasiye ve milletimize kastetmek istediğini gösterdi. Önümüzde yerel seçimler var. AK Parti´nin yürüteceği stratejiyi partimizin ilgili kurulları karar verecek. Biz ´Yerel yönetimler demokrasinin okuludur´ sözünü hayata geçirmiş bir partiyiz. 1994´te SHP´den yerel yönetimleri devraldık, sonra ülke çapında iktidara yürüdük. SHP önce yerel iktidarı, sonra ulusal iktidarı kaybetti. Bu seçimlerde de bakın, göreceksiniz, AK Parti büyük şehirler dahil her yerde kazanacaktır. Çünkü AK Parti ‘umut´tur. Bunda iddialıyız. Çünkü AK Parti organik bir siyasi harekettir. Başarısının en büyük nedenlerinden biri lideri, diğeri partimizin milletle olan bağıdır. AK Parti, iktidardaki muhalefettir. İktidardayken de kritik yapabiliyor. Partimiz millete rağmen siyaset yapan bir parti değil, milletle beraber siyaset yapan bir harekettir. AK Parti canlı bir organizma gibidir. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ise Atatürk´le beraber Türkiye´nin yetiştirdiği en önemli liderlerden biridir. Tarih bunu gösterecektir. Cumhurbaşkanımızın her lidere nasip olmayacak büyük bir toplumsal desteği var. 18 yıllık iktidarın sonunda yüzde 52´lik bir oranla Cumhurbaşkanı seçilmek dünyada az görülen bir liderlikle mümkün. Büyük dönüşümleri büyük liderler yapmıştır. De Gaulle gibi, Helmut Kohl gibi, Margaret Thatcher gibi... Ülkemizdeki bu büyük dönüşümü de ancak Tayyip Erdoğan gibi büyük bir lider başarabilirdi.'




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —