Tarih: 14.10.2019 10:30

Yerli tohumun uyanışı: HATYÜDER

Facebook Twitter Linked-in

 Hatay Atalık Tohum ve Yöresel Ürünler Derneği HATYÜDER kuruluş çalışmalarını Temmuz ayında tamamladı, Arsuz Belediyesi ile imzalanan işbirliği protokolüyle de çalışmalarını bir adım daha ilerletti. Amaçlarını ise şöyle özetledi: “Güvenli bir alanda eski, atalık, yerli tohumlarımızı çoğaltmak ve tohum bankamızı oluşturmak.”

Sadet Berkyürek/İskenderun
Tarım ilaçları ve suni gübrelerle tadını kaybettiğimiz, 2006 yılında ticari olarak satışına yasak getirilen yerel tohumların yerini yabancı tohum tekellerinin güdümündeki kısır (hibrit) tohumlar alsa da ‘yerli tohum direnişi´ takaslarla da olsa sürüyor. Sanayi ve yapılaşma yanında, kentlinin arazilerinin değerleneceği yönündeki beklentisi, kamu yararı ile gerekçelendirip tarımdan uzaklaşma talepleri karşısında bölgenin geleceğinin tarımdan yana olup olmayacağı tartışmalarının da yaşandığı Arsuz´da kentin gelişiminde tarımı öne koyan ve tohumdan başlayan bir adım atıldı. Hatay Büyükşehir Belediyesi Expo ve Gastronomi Sorumlusu Ömer Faruk Çelebi, Antakya Belediyesi meclis üyelerinden Bülent Çıldır´ın da dernekleşme sürecinde katkı verdiği HATYÜDER´i Kurucu başkanı Sibel Çam Ağçuka, Başkan Yardımcısı Gülten Alkaya ve kurucu üye Behice Güven ile konuştuk.

/resimler/2019-10/14/1908373632338.jpgHalkla ilişkiler uzmanı bir annenin çocuklarına sağlıklı gıda arayışında gündelik yaşamındaki pratiğinden atalık tohuma uzanan adımlarla derneğin kurucu Başkanı Sibel Çam Ağçuka, Atalık Tohum Hatay grubunun dijital platformdaki temsilcisi olarak iletişim çabasıyla ismi öne çıkan, kamu yönetimi okumuş bir anne, solucan gübresi ile toprağa yüzünü dönen genç bir kadın Gülten Alkaya ile tohumun ortak paydayı oluşturduğu grup içinde yoğun tempo, sıcak siyasi atmosfere rağmen Arsuz´da 2T/tarım ve Turizm söyleminde Belediye Başkanı Asaf Güven´in de yanıbaşındaki isim Behice Güven.
Atalık tohum, iyi tarım ve sağlıklı beslenmenin ortak paydasındaki sohbette kurucu Başkan Sibel Çam Ağçuka, dernek kuruluşunda ‘“Bu işi biliyorum, çok daha ileriye taşıyabilirim´ değil, sadece bu işin sisteminin kurulmasında önayak olabilir miyiz, bunun elemanlarını biraraya getirebilir miyiz” sorularının yanıtlarından yola çıktıklarını söyledi. 5 yıl öncesine kadar yaşadığı İstanbul´da tohumla, ekolojiyle yaşamının kesişmesini iki çocuğunu sağlıklı besleyebilmenin arayışıyla başladığını belirten Ağçuka, “Amacımız çiftçilerimizin, atalık tohumlarla kimyasalsız tarıma geçebilmesi. Artık herkes sağlıklı gıdanın peşine düşmüş durumda. Hatay neden bu bu konuda öncü olmasın ki? En nihayetindeki amaç, hayal, kendimize koyduğumuz hedef bu. Sonrasında da çiftçileri işin içine çekebilmek” dedi.
Hatay´da hobi bahçesi, balkonda sürdürülen üretimle atalık tohum hassasiyetinin sürdüğünü kaydeden Ağçuka, “İki çocuk annesi olarak onları nasıl daha sağlıklı büyütüp arayışındayken ve İskenderun´a da taşınmışken balkonda da olsa 2 kök domates de olsa bir şeyler ekebilir miyim arayışı beni tohumlarla, atalık tohumlarla alakalı araştırmaya itti. Grupları dolaşırken internette Atalık Tohum Takas Grubuna denk geldim. Tohum takas toplantılarına katıldım. Takastan aldığım tohumun ambalajı üzerine ne tohumu olduğunu yazması unutmuşsam yeniden bu ne tohumu, ekimi ne zaman, güneşi mi sever gölge mi, nasıl toprak, sulama, toplama, tohumu nasıl alınır bütün bu sorular için grupla bir form oluşturulması teklifinde bulundum. Atalık tohum az ise, korumaya muhtaçsa, elimize geçen tohumun atalık olup olmadığı konusunda emin olmamızı sağlayacak veriler yoksa bu işi bir adım daha ileriye taşımak gerekiyordu. Bu fikirleri paylaştıkça arkadaşlarımızın da bu isteği olduğunu gördük. Bu işi daha ciddi yapabilmenin yolunu konuştuk, toplantı üstüne toplantı yaptık, görüştük, kooperatif mi dernek mi derken dernek kurmaya karar verdik. Şu anda 7 kurucu üyemizle derneğimizi kurduk. Yavaş yavaş etrafa yayılmaya başlandı ve hayallerimizi gerçekleştirmek konusunda Arsuz Belediyesi´nin de katkılarıyla çok daha ciddi ve sağlam adımlar atabileceğiz” diye konuştu.
Civar köylerde özellikle dağ köylerinde, daha ücra köylerdeki çiftçilerin ellerindeki tohum varlığını bir zenginlik olarak nitelendiren Ağçuka, “Çok şükür ki zannettiğimiz kadar az değil bu tohumlar. Bu tohumları bir şekilde elde edip civar köylerden toplayıp, bu tahsis edilen alanda çoğaltmak istiyoruz. Birinci amacımız bu. Hatay denilince neden iyi tarım uygulamaları, bir adım sonrası organik tarımla akla gelmesin? Aslolan bunu istiyoruz. Çiftçilerimiz de işin içine girsinler istiyoruz. Hobi bahçesinde bile yılda birkaç defa ilaçlama yapıldığını görüyoruz. Kimyasala çok fazla bulanmış durumdayız. Yediğimiz hiçbir şeyin artık iyi gıda olduğundan emin olamıyoruz. Her gün yemek yiyoruz, ama iyi bir gıda tüketiyor muyuz? Bunun cevabından hepimiz şüphe ediyoruz artık. Balkonumuzdaki saksı iki tane daha fazla meyve versin diye bile belki birçok kimyasala maruz bırakıyoruz. Amacımız çiftçilerimizin, atalık tohumlarla kimyasalsız tarıma geçebilmesi. Artık herkes sağlıklı gıdanın peşine düşmüş durumda. Hatay neden bu bu konuda öncü olmasın ki? En nihayetindeki amaç, hayal, kendimize koyduğumuz hedef bu. Sonrasında da çiftçileri işin içine çekebilmek” diye konuştu.
Bundan sonra ne yapacaklarına ilişkin soruya da Ağçuka´nın yanıtı şöyle: “Öncelikle tohumları çoğaltacağız. Ancak tohumları çoğaltırken şöyle bir şey yapacağız; mesela kimyasalsız bir şekilde, yüksek verim elde edip –ki biz bütün bunları kayıt altına almayı planlıyoruz. Çok çalışmamız gerekiyor. Bu açık. Bir kere bu tohumların bulunması bir iş, doğru bir şekilde ekilerek çoğaltılması, koruma ve kayıt altına alınması… önümüzde uzun bir yol var, farkındayız. Evet tarım bilmiyoruz, ama hangi noktalarda kimleri devreye sokabiliriz en azından öngörebileceğimizi düşünüyorum: Ekip biçme konusunda eksiğimiz varsa ziraat mühendisleriyle, gerekse üniversitelerle, çiftçinin kendisiyle… eskiden kimyasal olmadan üretim yapılabilirken bugün yeniden neden yapamayalım? O nedenle ekip biçeceğimiz her şeyi, bütün süreçleri kayıt altına alacağız. ‘Bakın, o kadar kimyasala gerek yokmuş´ demek isterken, elimizde bir kayıt olsun istiyoruz. Yeniden sağlıklı gıdaya erişebiliriz aslında. Bu çok zor değil. Evet uzun bir yol ama imkansız değil.”


Kamu yönetiminden solucan gübresine
Dernek Başkan Yardımcısı Gülten Alkaya, 2016 Kasım ayından bu yana solucan gübresi üreticisi. ‘Apartman altındaki temelde toprak bulsa ekip biçerler´ diye/resimler/2019-10/14/1912282230655.jpg Gökpınar ailesinden gelen Gülten Alkaya, babası toprağı ekip biçerken tırnaklarını törpüleyip televizyon başında oturan biri iken solucan gübresine, atalık tohum çalışmalarına ulaşan öyküsünü paylaştı. Yeni uğraş alanlarını ‘özüne dönmek´ olarak da nitelendiren Alkaya, “Yerli tohumdan çıkan ürünün satışı da yasak. Yerli tohumu alıyorsunuz, ekiyorsunuz… mesela yerli tohumdan ektiğiniz salatalığın satışı yasak. Biz üretip satmayacağız. Derdiğimiz tohumunu çoğaltmak. Kendi ihtiyacımız için üretebileceğiz, takas edebileceğiz; ancak yasal sınırlamalardan dolayı dernek olarak bu işi ticarete dökemeyeceğiz. Ama örneğin ürettiğimiz domatesi işler, salça yapabiliriz. Salatalığı turşu yapabiliriz. Zaten dernek kasasına giren hiçbir şey kar payı olarak dağıtılamaz. Bu sene dernek üyelerimizin giriş aidatlarıyla tarlamızı sürebileceğiz. Sonrasında ekip biçtiklerimizi işleyerek sürdürebileceğiz. Patlıcana benzeyen domates, renkli mısır, boncuk boncuk üzüm… bizim derdimiz onlar değil. Hatay´da kullanılan, tüketilen ürünlerin tohumlarını çoğaltabilmek. Bamyadır, Samandağ biberidir, maydonozdur, dereotudur, pazıdır, özellikle karakılçık buğdayıdır… bunları çoğaltıp çiftçilerle beraber ekip biçmek… derdimiz o. Bunu da yapabilirsek ne ala” diye konuştu.


Behice Güven: Projeler entegre yürüyecektir
/resimler/2019-10/14/2002254789205.jpgortak paydayı oluşturduğu bir grup içinde yoğun tempo, sıcak siyasi atmosfere rağmen Behice Güven de paydaşlardan biri oldu. Tohumla, toprakla haşır neşir bir yaşamdan gelen Güven, Arsuz Belediyesi´nin tarımsal kalkınma hedefleriyle derneğin atalık tohum uygulamaları arasında köprü olabileceğini belirtti. Behice Güven, belediye ile ortak bir proje yürütülebileceğini, bunun genişletilerek daha kapsamlı bir çalışmaya dönüşebileceği gibi başlatılan Kadıneli Semt Pazarı çalışması pratiğini de içine alarak hedeflenen kooperatif ve birliklerin de altyapısı için gerekli olacağını kaydetti. Güven, “Bu projeler entegre olarak yürüyecektir diye düşünüyorum” dedi.

/resimler/2019-10/14/2003585884902.jpg

/resimler/2019-10/14/2004418541845.jpg




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —