Nesrin Geyik/İskenderun
İskenderun´da faaliyet gösteren Ayna İskenderun Kültür Sanat Derneği ile Evimiz İskenderun Süpürge Derneğinin geleneksel Çarşamba Sohbetinin konuğu olan şair-yazar Edip Yeşil ve yazar Güler Kalem, okumanın ve örgütlenmenin çok önemli olduğunu ifade etti. Sokrates´in 'Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın' sözünü anımsatan yazar Yeşil, ülkemizde okumanın yüzeysel kaldığını ifade ederek, toplumun gelişmesi için okumak gerektiğini, evlerdeki kitapların süs gibi kullanılmaması gerektiğini söyledi. Teknolojinin gelişmesiyle insanların birbirlerinin gözüne bakmadığını veya daha az bakmaya başladığını, kitap okumadıklarını ve yüzeysel okumalar yapıldığını savunan Yeşil, 'Bir insan kaç gün telefonsuz durabilir? Bakıyorum, insanlar kafeye gittiklerinde hemen telefonunu şarja takıyor. Çünkü, telefonsuz yaşayamıyor. Belki de kaliteli bir sohpet olmayacağını düşünüyor, insanların gözünün içine bakmaya korkuyor' değerlendirmesini yaptı. Okumanın sürekeliliğinin toplumun örgütlenmesini de sağlayacağını anlatan Yeşil, 'Toplum olarak iyi bir okuma kültürü yaratmalıyız, Mesela İsveç´te 5 milyar nüfusun 25 milyonu örgütlü. Bu bir toplumun gelişmişlik düzeyini gösterir. Bizim ülkemiz de örgütlü demek korkunç bir şey diye algılanıyor' dedi.
2014 yılında yayınlanan 'Sen yoktun, ben üşürken' adlı şiir kitabının ardından ´Yanlız ağaç´ adlı hikaye kitabını da Klaros yayınevinden okur severlerle buluşturan yazar Yeşil, söyleşi sonrası kitaplarını da imzaladı. Yeşil, 'Bu bir günde yazılmış bir masal, derdi olan bir masal, derdi derken ben sabah saatlerinde yürüyüşe çıkarım, Baktım bir ağaç seçtim çok güzel bir ağaç çınar ağacı, sanırım yaşıda 150-200 yıllık vardır. Daha sonra bir gün Antakya´nın fotoğraf tarihine girdim o fotoğrafa baktığımda bir ağaç gördüm; aynı ağaç, 150 yıl öncesinde çekilmiş. Asi´yi selamlayan bir ağaç. Asi üzerinde dallarıyla bir ağaç. Bir kaç defa o ağacın yanından geçtim. Zaman zaman ağaçla konuşmaya başladım, sonra o ağacın anlatacakları şeyler var, diye düşündüm. Çünkü o ağacın bir geçmişi ve geçmişe dair bir tanıklığı var. Ağaç dilini yaratmak zor oldu. Ağaç diliyle anlatmaya çalıştım. Onun o tanıklığında. Tabiki Antakya´nın o tarihsel dokusunu ağaç üzerinden anlatmaya çalıştım. Amik gölünün kurutulmasıyla ilgili ekosisteme yarattığı tahribatları yine ağaç dilinden anlatmaya çalıştım. Kitap öyle oluştu. Bir günde yazılmış bir kitap' diye konuştu.
Söyleşiye katılan sınıf öğretmenliği de yapan yazar Kalem de söyleşi yaptı ve Sevgi Soysal Ödülü verilen ´Duman ve kedi´ adlı öykü kitabını tanıttı. Nilüfer Belediyesinin Sevgi Soysal Mansiyon Ödülünü kazanan Kalem, ' Birçok kişi ´Bana dokunmayan yılan bin yaşasın´ şeklinde yaşasa da ben susarsam. Susulursa toplumun kanayan yarası hiç bir şekilde dinmeyecek. O hassasiyetle, o duyarlılıkla 4-5 yıllık bir deneyim' diye konuştu. Edebiyat dünyasına öyküyle başladığını belirten Kalem, 'Kitabın çıkışı yakın tarihte ötekileştirilen dersim olayları benim çıkış noktam oldu. Yakın tarihimize baktığımızda özellikle çocukların öldüğü savaşlar yaşanıyor ve savaşlar en çok çocukları etkiliyor, en çok yara alan onlar oluyor. Çocukların öldüğü, öldürüldüğü bir sisteme ayak diremek için öyküyü yazmalıyım dedim ve yazdım. Bunu insanlara, topluma göstermeliyim diye girizgah yaptık. Toplumda ötekileştirme son demine kadar sürüyor. Bu ayrıştırma insanların değerlerine sırt çevirerek onun varlığını kabul etmeme şeklinde sürüyor. Bunu görmeme durumu 5 yüz yıl öncesinde de vardı, hala var. Öykülerin içinde kadın da var, kadınlara yönelik yapılan şiddet, kadınların gördüğü fiziksel ve psikolojik şiddet de... Benim anneannem bir şamandı ve şaman geleneği kapsamında o yetenekleri insanlara yardım etmeye adamıştı. Kök kültürü gelenekler, görenekler, bu anekdotları öyküleştirdim' diye konuştu.
9367,77%3,72
34,48% 0,07
36,21% -0,34
2960,09% 0,86
4956,37% 0,55