Yıkılan hastane alanında açılan İskenderun Devlet Hastanesi Kıymet Yazıcı Semt Polikliniği önünde düzenlenen anma töreninde, ölenler için saygı duruşu yapıldı.
Akın Bodur/İskenderun
6 Şubat depremlerinde İskenderun Devlet Hastanesi A Blok binasının (eski SSK Hastanesi) yıkılmasıyla yaşamını yitiren sağlık çalışanları, hasta ve yakınlarından oluşan 91 kişi, hastane önünde düzenlenen törenle anıldı.
6 Şubat depreminin üzerinden 2 yıl geçtiğini anımsatan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İskenderun Temsilcisi Nalan Nacar, "6 Şubat 2023’te hepimizin yüreğine kordan bir ateş düştü. Gecenin zifiri karanlığında, saatler 04.17’yi gösterirken sadece Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Elâzığ ve Diyarbakır değil, hepimiz derin bir acıyla sarsıldık, yıkıldık. 2 yıldır yüreğimize saplanan onlarca kara saplı bıçakla yaşıyoruz. Aradan iki yıl geçse de ne yasımız bitti. Ne acımız dindi ne de öfkemiz. Öfkeliyiz. Çünkü 6 Şubat 2023’te doğal bir afetin göz göre göre büyük bir felakete dönüşmesine tanık olduk. On binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan, kentlerimizi yerle bir eden bu felaket göz göre göre geldi. Öfkeliyiz. Çünkü ülkeyi yönetenlerin akla, bilime, mantığa, uyarılara kulaklarını tıkamasını on binlerce yurttaş canları ile ödedi" dedi.
Hastane 14’u sağlık çalışanı 91 kişiye mezar oldu
"2012 yılında deprem tespiti yapılmış olup, depreme dayanaksız olduğu rapor edilmiş olmasına rağmen arada geçen 12 yıla rağmen maalesef hiçbir önlem alınmadı. Hastanenin yıkılan bölümü 14’u sağlık çalışanı olmak üzere 91 kişiye mezar oldu" diyen Nacar, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Depremden kısa bir süre sonra, sonu gelmez bir yaralı ve ölüm akınıyla karşı karşıya kalan depremzede sağlık çalışanları hızlı ve güvenli sağlık hizmeti verecek güvenli alan bulamadılar. Dolayısıyla iki yıl önce yaşadığımız yıkımın sebebi ne tek başına depremdir. Ne de binalardır. Bu büyük yıkımda elbette ki kâr hırsıyla başı dönen, yaşadığı her karışı ranta çevirmeye çalışan müteahhitlerin sorumluluğu ve payı büyüktür. Ancak asıl sorumlu bu kar hırsını besleyenler, büyütenlerdir. İmar afları gibi garabetlere imza atarak suç işleyenlerdir. İnsan hayatını yok sayan bu sistemi her gün yeniden üretenlerdir. Aradan yüz yıl da geçse yaşadığımız acıları, bu acıları bizlere reva görenleri unutmayacağız. Depremin ilk iki günü boyunca ortalıkta görünmeyenleri de kendi sorumluluklarının üzerini örtmek için başlattıkları algı operasyonunu da unutmadık. Yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık. Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri “kimse kalkanları kaldırmayacağımızı zannetmesin” tehdidiyle susturmak isteyenleri unutmadık. KESK olarak yüzlerce gönüllümüzle deprem bölgesine gitmeye çalışırken önümüze konulan engelleri, sadece bizim değil, muhalefet partilerinin, Demokratik Kitle Örgütlerinin, Sivil Toplum Kuruluşlarının yardımlarının depremzedelere ulaştırılmasına engel olanları unutmadık. Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık. Evet, aradan 2 yıl geçti. Ama yaşanan yıkımın etkisi büyük ölçüde sürüyor. Verilen sözler tutulmadığı için yaşanan sorunlar, acılar devam ediyor. 'Sesimizi duyan var mı?' diye seslendiğimizde duyanlarda bundan yeni mağduriyetler yaşatıyor. Depremde dimdik ayakta kalması gereken Hastanemiz sorumluların sorumluluklarını yerine getirmedikleri için depremde sağlık emekçisi arkadaşlarımız ve hastalarımızın mezarı oldu. Sorumlusu var mı? Yok"
Hastane semt polikliniğine dönüştürüldü
Hastanenin ellerinden alınarak küçültülmüş semt polikliniği konumuna dönüştürülerek sağlığın özel hastanelerinin insafına terk edildiğini ifade eden Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İskenderun Temsilcisi Nacar, "Şöyle ki yeni Hastane ulaşımı sıkıntılı olan bir yere, şehir dışına taşınmak istenmektedir. Hastaların ulaşabilmesi için ek paralar ödemek durumundadır.
Dedik ya duyanlar da bizlerden dalga geçer gibi ulaşımı sıkıntılı olan yere Kadın Doğum ve Çocuk birimlerini öncelikli olarak taşınmıştır. Ancak biliyoruz ki bilinçli bir tercihin kararıyla Özel Hastanelerin insafına terk edilmiştir. Buradan sesleniyoruz; Hastanemizin (eski SSK) günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden yerinde inşasını istiyoruz. Mevcut iktidar bugüne kadar depremzedelerin sorunlarını çözmek adına bütçeden 2 Trilyon TL’ye yakın kaynak ayırdığını açıkladı. Buna ek olarak milli dayanışma adı altında bir paket çıkardı. Halktan alınan KDV, ÖTV. Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi vergiler fahiş oranda artırıldı. Ama bu kaynakların nereye, kime gitti belli değil. Aradan geçen iki yıla rağmen deprem bölgesinde hala tek bir çivinin çakılmadığı, molozların dahi kaldırılmadığı yerler var. Binlerce insan hala konteynerlerde yaşamaya devam ediyor. Yüz binlercesi 21 metre karelik teneke konteynerlerde, konteyner kente dönüşmüş şehirlerde kaderlerine terk edilmiş durumda. Barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere, en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar sürüyor. İşsizlik, kayıt dışı çalışma, sömürü diz boyu. Buna rağmen en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelen, yerinde dönüşüm için başvuran depremzedeye hibe adı altında 750 bin lira kredi vermeyi teklif ediyorlar. Rezerv yapı alanları ile adeta oynuyorlar. Rezerv alanı ilan edilen bölgeler ertesi gün değiştiriliyor, kaldırılıyor. Kısacası aradan geçen iki yıla rağmen; Milyonlarca depremzede hala başını sokacak bir çatı istiyor. Temiz su, sağlıklı beslenme, nitelikli bir eğitim istiyor.
Yoksulluk ve çaresizlik kıskacındaki milyonlar 'zorunlu kamulaştırma' adı altında topraklarına çökülmesine itiraz ediyor. Tarım arazilerine, yüzlerce yıllık zeytinliklere binalar dikmek isteyenlere karşı mücadele ediyor. Devletin en azından depremden etkilenen evlerinin yapı denetim masraflarını karşılamasını bekliyor. Yani aradan geçen iki yıla rağmen, anayasasında sosyal hukuk devleti yazan bir ülkenin yurttaşları olarak en temel haklarını istiyor. Buradan depremzedeler başta olmak üzere tüm halkımıza sesleniyoruz. Depremlerin, sellerin, doğa olaylarının binlercemizi yaşamdan koparan birer felakete dönüştürüldüğü, bizim payımıza her seferinde acıların, yıkımların düştüğü, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı bu bozuk düzende sağlam çark olmaz. İnsana, emeğe, doğaya düşman bu bozuk düzene, bu köhne sisteme karşı emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızı bir kez daha sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Depremzede kardeşlerimizle 6 Şubat depreminin ilk gününden itibaren başlattığımız dayanışmamızı büyütmeye, acılarımızı paylaşmaya, yaralarımızı hep birlikte sarmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
KESK Genel Mali Sekreteri Erdal Karakuş da değerlendirmede bulundu.
9658,72%-0,85
36,46% 0,18
37,80% -0,30
3345,81% -0,59
5390,78% -1,40