Bugün 23 Nisan.
Çocukluğumu aradım.
Kendimi köyümdeki ilkokulun bayrak direğinde gördüm.
Okulun bahçesindeki açan nergislerin, nevruzların, mor menekşelerini arasında buldum.
Akasyaların gölgesinde dolandım, çiçeğini soludum.
Az ilerimizdeki buğday tarlarının içinde kızaran gelincikler, çığıl çığıl akan derenin sesinde dalgalandım.
Her çocuğun elinde bir uçurtma, gözleri havada…
Uçurtma özgürlük, baş eğmemektir.
Güneş toprağı öperken, mevsim baharı solurken bizlerde özgürlüğün, sevincin baharındaydık.
Çok şeyler eskitti zaman.
Her şey birbiri içinden hızlıca geçti, tehlike arttı, durmadan çember daraldı.
Ama çocukların incinmesi, geleceklerinin yok sayılması bu kadar kolay olmamalıydı.
Bilirim çocuklar sevilmezse çabuk yaşlanırlar, onlar hayatın imecesidir. Adil olma, paylaşma çocuklukta öğrenilir.
Bugün yine 23 Nisan.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Bizler belki de o bayramları bayramca yaşayan son kuşağız.
Her yaşlının çocukluğuna diğer çocukların borcu vardır.
Ne var ki geleceğin yarattığı korku, geçmişin bıraktığı güzelim izleri siliyor.