İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa yaşatır. Kadına yönelik şiddet ile ev içi şiddetin önlenmesi, kovuşturma esnasında mağduriyetlerin artmasının engelleyici niteliği itibariyle uluslararası bir sözleşme olan İstanbul sözleşmesinin kanunlarımızdaki karşılığı 6284 sayılı yasa bağlayıcılığı olan ilk belgedir.
6284 sayılı kanunun diğer kanunlardan ayıran en önemli özelliği şiddete ve ev içi şiddete maruz kalan veya maruz kalma tehlikesindeki kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarının şiddet öncesi ve sonrası korunması için alınacak tedbirleri düzenleyen bir kanun olmasıdır. Bu haliyle toplumsal yaşamda dini nikahla aynı evde yaşayan kanun karşısında korumasız bireyleri de korumasıdır. Ancak 8 Mart 2012’de yasalaşan kanun toplumsal cinsiyet eşitliğini kamusal alanda gözetemeyen ülkemizde tam anlamıyla uygulanabilir olamadı.
2005 yılında ceza kanununda yapılan değişiklikler, İstanbul sözleşmesine girilmesi ve çıkılmaya çalışılması arasındaki dönemde tüm çabalara rağmen cinsiyet temelli eşitsizlikler varlığını devam ettirdi. Geleneksel aile yapısı, her türlü şiddete rağmen sürdürülmesi gerektiğine inanılan evlilikler, deneyimsiz yaşlarda hatta çocuk yaşta evliliklerin özendirilmesi, kanunun kâğıt üzerinde kalmasına pratikte varlık sergileyememesine neden olmaktadır. Kanun şiddeti önleyecek, ya da şiddet sonrası ikincil mağduriyetlere engel olacak düzenlemeler içermesine rağmen pratikte karşılık bulamadı. Yasal düzenlemelere paralel aile içi şiddet savcıları görevlendirildi. Kaç tane adliyede aile içi şiddet savcısı kadın ya da en azından kâtibi kadın? Cinsel şiddete uğramış, erkek failden fiziki şiddet görmüş kadın karakol aşamasından başlayarak çoğunlukla sözsel şiddet, psikolojik şiddetle gördüğü şiddeti aktarmaya zorlanıyor. Bu alanda görevli erkek personelden kaçına empati ya da şiddet karşısında kişisel fikirlerini beyan etmemesi gerektiğine dair eğitim veriliyor. Deneyimleyerek görüyoruz. Hiç!
Şiddet gören kadınlar için Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile acil eylem planı çıkarıldı. Bu kapsamda kurumlar bir araya geliyor ve üç aylık planlamalarını ve yürüttükleri çalışmaları paylaşıyor. Kurumlardan gelen üyelerin yüzde doksanının erkek olması bir yana gelenlerin sadece tekil örnekler üzerinden kadınlardan şikayetlerini dinliyoruz. Kades uygulaması yaygınlaşsın diyen devlet aklıyla Kades uygulamasından gelen şikayetlerden bıktık diyen kolluk güçleri arasında kadınlar kendini şiddetten korumaya çalışıyorlar Değişmesi dönüşmesi gereken birçok kurum ve anlayış var. Öncelikle en çok şiddetin kutsanan ailede olduğunun, kadınların en yakınları tarafından katledildiğinin kabulü gerekir. Toplumların geleceği çocukların şiddetin hâkim olduğu bir ailede sağlıklı bir birey olması beklenemez. Çocuk da şiddeti kanıksayan başka bir fail olacaktır.
O halde nasıl yapmalı? Öncelikle 6284 sayılı yasa kadınların yaşam hakkı için güvence olabilmeli ve bunun için adımlar atılmalıdır. Yasanın mevcut şiddet öncesi önleyici tedbirleri tüm kurumlar açısından uygulanabilir olmalıdır. Maruz kalan kadınların verilerinin toplanarak çözümler üretilmesi gerekmektedir. Bunun için samimiyetle şiddetin tarafının dinlenmesi şiddeti def edecek mekanizmaların işlevsel olması gerekir. Şiddete uğrayan kadınların kolluk kuvvetlerince dinlenmek yerine alanında uzman kişilerce dinlenilerek ifadesinin alınması ile ilk adım atılabilir. Başlamak bitirmenin yarısıdır. 6284 sayılı yasanın kabulünün 13. yılına sayılı günler kala ev içi şiddetin son bulduğu şiddetsiz bir dünya diliyorum. 6284 sayılı yasa yaşatır.