Emekli yılı ilan edilen 2024 yılında yoksulluk sınırı 21083 TL iken en düşük emekli aylığı 12500.TL idi. 2024 yılında sendikaların tüm çabasına rağmen emekliler lehine bir gelişme kaydedilemedi. Aksine emeklilerin yoksulluk halleri arttı. 2025 yılı aile enstitüsü kararnamesi ile aile yılı ilan edildi. Emekli yılında emeklilerin hali ortada iken, aile yılında kim mağdur edilecek endişesini beraberinde getirdi.
Siyasi iktidar sosyal sorunların tespiti ve çözümü noktasında ailenin korunması ve güçlendirilmesi gerektiğine dair bir düzenleme yaptı. Aile enstitüsü adı ile hazırlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kadını güvencesiz ve esnek çalışma adı altında evin kölesi haline getirecek düzenleme sadece kadını kamusal alandan eve mahkum edecek bir işleve sahiptir. Hayatı birlikte kurmak ve paylaşmak hedefi ile kurulan aile ülkemizde ataerkil kodların üretildiği ve uygulandığı, kadınların eşitsizliğini meşrulaştıran kurumlar haline dönüştürüldü. Kadınların aile içinde reis istemiyoruz taleplerine inat 3 çocuk ve genç yaşta evlilik vurgusu ile kadını ev içine mecbur eden bir yaşam inşa edilmeye çalışılmaktadır. Derinleşen yoksulluğun çözümünün ailede aranması yoksulluğu çözmek gibi bir niyetin olmadığının da göstergesidir. Çünkü veriler gösteriyor ki yoksulluk derinleştikçe aile içinde şiddet artıyor. 2024 yılında 421 kadın katledildi. Faillerin neredeyse tamamı aile içinden idi. Kadın eve mahkum edildikçe ölüm verileri de artmaya başladı. Kadının ve çocuğun güvenliğini, refahını artıran, şiddeti engelleyen çözümler üretildiğinde ailenin toplumsal görevini ifa edeceği açıktır.
Ülkenin gelir düzeyi düşünüldüğünde iyi bir eğitim alacağını garanti edemediği iki çocuk yerine bir çocuk yapmayı tercih eden ailelerin yaklaşımı daha gerçekçidir. Ücretsiz eğitim eşitliği sağlanmadığı sürece eğitim giderleri aile için tehdit olmaya devam edecektir. Yeni çıkan sağlık yasaları ile sağlığa erişimde artık sorun haline gelmiştir. Ülkenin eğitim, sağlık, barınma sorunları için çözüm üretmek doğurganlık ve nüfus politikalarını da doğrudan çözecektir. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ailenin 3 çocuk gerçekliği de yoktur.2025 yılında asgari ücret 22014 TL olarak belirlenmiştir. İki çocuklu dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması 15.048 TL iken kirada oturuyor olma halleri gözetildiğinde faturalar, giyim, eğitim ve sağlık giderlerinin asgari ücretle karşılanması mümkün değildir. Kararnamede aile bu verilerden uzak kadının güvencesiz ve esnek çalışma alanlarına iten politikalarla çözüm üretmeye çalışıyor.
Doğurganlık hızının 2,1 olması gerekirken 1.51 e düşmesi gelecekte genç nüfusla ilgili bir sıkıntının varlığına işarettir. Ataerkil kodların kadına yüklediği bakım yükümlülüğü kadınların çocuk yapmaktan kaçınmasına neden olmaktadır. Ağır çalışma koşulları, yeterli ve kamusal desteğe sahip kreş olmaması bu kararları desteklemektedir. Sorunun kaynağından çözmek yerine kadınların sağlıklı doğum kontrol yöntemlerine ulaşması engelleniyor. Sezaryan ile doğuma sınır getirilirken, bekar kadınlarda hamileliğin sonlandırılması fiilen ortadan kaldırılıp, evli kadınlarda eş iznine bağlanıyor. Merdiven altı sağlıksız yöntemlerin yolu açılıyor. Doğum sonrası izin sadece kadın için düzenlenirken erkeğinde ebeveyn olma gerçeği gözetilmiyor. Bu da kadının kariyerine ket vuruyor. Yapılan her düzenleme kadının kamusal alandan silinip evin kölesi olmasına hizmet ediyor. Ailenin erkeğin kadın üzerinde meşru hakimiyetini tescil eden bir kurum olma hali değişmelidir. Kadının erkeğin eşiti olmadığı her ilişki yıkılmaya mahkumdur. Aile kadının daha eşitsiz bir hale getirildiği haliyle toplumda beklenen faydayı sağlamayacaktır. Aile yılında kadının nüfusun yarısı hayatın kendisi olduğu gerçeğinin gözetileceği bir yıl olması için örgütlü kadınlara yine çok iş düşüyor. Eşitlik sağlanana kadar kadınlar alanları terk etmeyecektir.