Müslüm KABADAYI


ANKARA’DAN YÜKSELEN SESLER

Müslüm KABADAYI


1 Mayıs’tan başlayarak Ankara, eylemlerin ve etkinliklerin de başkenti oldu. İşçilerin ve emekçilerin bayramında Emekliler Sendikası kortejinde yürümüştük Zeynel Korkmaz dostumla. Yaş sınırından emekliliğe yaklaştığım halde “Mücadelede emeklilik yok!” diye seslendim arkadaşlara. Tandoğan’a Maltepe tarafından yürürken kortejde Petrol-İş, TÜMTİS, Yol-İş, Tez Koop-İş vd. Türk-İş’e bağlı sendikaların yanında İHD, Divriğililer Derneği de vardı. Türk-İş’e bağlı bu sendikalar ilk kez böyle kalabalık katılmışlardı 1 Mayıs’a. Yağmur altında yürümemize rağmen miting meydanı dolmuştu.

Bu değişimin arkasında 31 Mart’ta iktidarın geriletilmesinin motivasyonu kadar halkın büyük çoğunluğun yoksulluk sınırının altında açlığa doğru yaşatılmak istenmesinin payı da büyüktü. Seçim sonrası Meclis muhalefetinin iktidarla “yumuşama” adı altında uzlaşık hareket etmesine duyulan tepki bir aydır meydanlarda, basın-yayın kuruluşlarında yankılanınca, CHP yönetimi 26 Mayıs’ta Tandoğan Meydanında “Büyük Emekli Mitingi” düzenleyerek, bu eleştirilerin önünü kesmeyi amaçladı. Orada bedenleri yaşlanmış olsa da beyinleri ve yürekleri diri olan binlerce emekli-emekçi toplanmıştı. Kızım ve eşimle oradaydık. Sıcak olduğu halde insanlar meydanda seslerini yükseltiyordu, haklarını-taleplerini haykırıyordu. Emeklilerin sendikaları ve dernekleri beşer dakikalık konuşmayla dertlerini anlattılar. Özellikle eşarplı teyzenin çok özlü biçimde piyasacılığın mutfağı nasıl yangın yerine çevirdiğini anlatması ve iktidarı emeklilerin alaşağı edeceğini dile getirmesi büyük alkış aldı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel 30 dakika kadar konuştu ve iktidarın 8 çeyrek altından 2,5 çeyrek altınlık maaşa mahkum edilmesinin sorumlusu olarak Cumhur İttifakını gösterdi. Ardından da iktidara geldiklerinde emekliye şunu, bunu vereceğiz diye vaatlerde bulunmaya başladı. “Biz alacağız!” diye bağırdım. Yanımdaki emeklilerden şaşkın bakanlar olduğu gibi bana eşlik edenler de oldu. Neden bunu dile getiriyorum? Biliyoruz ki mevcut CHP yönetimi, TÜSİAD’ın programının savunucusudur. Cumhur İttifakı da, doğrudan IMF ve TÜSİAD’ın programını “tasarruf tedbirleri” adıyla emekçi halka yoksulluk ve açlığı dayatan, holdinglerin kasalarını dolduran stratejik planı uyguluyor. Bu halk ve doğa düşmanı plana karşı halkın yükselen tepkisini savurmak için “uzlaşma” politikasını devreye soktular. Bunun emekçi halkımız ve onun demokratik kitle örgütleri, siyasi partileri tarafından çok iyi kavranıp alternatif strateji oluşturmaları gerekir.

Aynı gün Ankara’da Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın çağrısı üzerine özel okul, kurs vb. çalışan öğretmenler, "Taban maaş hakkı verilmesi, Öğretmen Meslek Kanunu’na haklarının eklenmesi, belirli süreli iş sözleşmesi uygulamasına son verilmesi" talebiyle Ankara'ya geldi. Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, “Patronların Bakanı Tekin istifa!” diye seslendi. Diğer eğitim sendikalarının da destek verdiği öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı önünde açıklama yaptıktan sonra Meclis'e yürümek isterken polis müdahale etti. Özel Sektör Öğretmenler Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali, Bakanlık önünde yaptığı açıklamada, "Bu ülkede eğer öğretmene değer gösteriyoruz diyorlarsa bunu Öğretmen Meslek Kanunu'nda güvence altına alacaklar. Bunu yapmayanlar açık bir şekilde patronların yanında yer alıyor demektir. Tüm illerde direniş haftası ilan ettik" diye konuştu.  

Basın açıklamasından sonra Meclis gündemine getirilmesi talep edilen Öğretmen Meslek Kanunu’nun (ÖMK) özel sektör öğretmenlerinin haklarını da kapsayacak, eğitim emekçilerin özlük, sosyal ve mesleki sorunlarının çözüleceği biçimde düzenlenmesi için TBMM önündeki Milli Egemenlik Parkı’na giderek oturma eylemi başlattılar. Dün yağmur altında ıslanmayı göze alarak bu mücadeleyi sürdüren Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası yönetimini ve üyeleri yürekten kutluyoruz. Onların tek başına bu mücadeleyi sürdürmesi yerine basın açıklamasına destek veren Eğitim Sen ve Eğitim-İş başta olmak üzere eğitim işkolundaki tüm sendikaların bu eylemi TBMM’den talep edilen çıkmasına kadar sürdürmeleri gerekir. Bunu yapmazlarsa, tarih önünde olduğu kadar, bugün eğitim emekçileri nezdinde, özellikle benim gibi ÖMK’ye bağlı olarak uygulanan “Kariyer Basamakları Sınavı”na temelden karşı olup girmeyen benim gibi öğretmenlerin gözünde sınıfta kalacaklardır. Eğitim işkolundaki tüm sendika, dernek yönetimlerine bunu önemle duyurmak isterim.