Sadullah ÇAĞLAR


Aşk Yaşamak Demektir

Sadullah ÇAĞLAR


Nazım Hikmet'in 120. doğum yıldönümü anısına

Sevmek ya da sevilmek hayata heyecan katar, sevmişsen mutlusun bu net. Socrates, bir kadını bütün sanatlara tercih ederim derken gerçeği söylüyordu.

İnsan güzelliği birlik ve ikili dostluk aynı zamanda ölümsüz aşkların başlangıcı ikili sevgiyi besler.

Tarih boyunca sevda, bazen çok acı ve çilelerle dolu bir bedel ödemek zorunda kaldı tıpkı leyla ile mecnun, aslı ile kerem aşkında olduğu gibi!..

Aşk kitapları acaba boşuna mı yazıldı, fuzuli destansal leyla ile mecnun eserinde ne yazmıştı gelin birlikte onu okuyalım,

Leyla sevdiği mecnuna, bak kays;

-şu gökteki yıldızlar şahidim olsun ki kalbime söz verdim senden başkasını sevmeyeceğim, biz artık ikimiz bir insanız.

Ben kendimi unuttum kays, ne olursun çölün sıcaklığında kendini üzme, hasta kalbin daha fazla senin acı çekmene dayanamaz.  

-leyla babam babana yani amcama ikimiz için yanına gitti. ama baban babamı kovdu. Benim senin deli oğluna verecek kızım yok dedi.

Haberim var kays, sen kendini helak etme.

Persli Öer Hayyam ne diyor,”senin aşkın yüzünden yüz türlü ıstıraba katlanırım” bu kararımı bozarsam cezamı çekmeye razıyım. Gönlüm isterdi ki ömrüm olsunda senin için ölünceye kadar ıstırap çekerim.

Sheakspeere Romeo-Julliette kitabında Juliette, bir baloda tanıştığı Romeoyu gördüğü zaman dadısına,

-Şu genç soylu kişi kim olduğunu öğren eğer evli ise gelin döşeğim kan olacak.

Sonuç meçhul sevgili öğrenen dadı genç julliete bu kişi düşmanımız mentegoma ailesinin biricik oğlu, amcasının kızı ile sözlü.

Bu aile amcanı öldürdüler artık arada kan davası var bu aileden sakın. Bunların adından bahsetme.

Julliette sonraları kendi kendine ben ne yaptım şimdi!.. düşmanımız bir oğluna aşık oldum.

Bu ne talihsizlik, düşünmek bile istemiyorum.

Aynı gecede bir araya gelen iki sevgili romeo genç kıza seslenir,

-Ey gecenin karanlığına ışık saçan güzel!. Sen kimsin! Juliette,

-Ya yabancı olan kişi sen nereden geldin sonrası kısa süreç için büyüleyici aşk arada doğar. Julliette;

-Ey yabancı adın nedir senin, Romeo;

-Romeo, Julliette;

-O zaman adını aileni reddet, Romeo;

-Julliete, senin için benim adımın, ailemin ne önemi var, benim için yalnız senin aşkın var. Julliette;

-Romeo, beni sevdiğini yemin et; Romeo;

-Julliette şu yemiş ağacının süsleyen ayın üzerine yemin edeyim mi? Julliette;

-Sakın! Ay her an yer değiştirir, aşkın Ay’a benzemesin. O zaman yemin etme.

****

Tarih boyunca yıllarca efsane büyük aşklar yaşandı. Peki günümüzde böyle  mukaddes sevdalar yaşandı mı, elbette yaşandı.

İnsanoğlu var olduğu sürece büyük aşklar büyük sevdalar tabiat kanunudur.

Geçtiğimiz günlerde korkusuz gazetesinde bir haber bizi son derece etkiledi.

Muş’un korkut ilçesine bağlı tan köyünde ailenin vermediği dilan ile yakup üç gün arayla ölüme gittiler!..

Yine ilginç bir haber isveç’te bir baba kızı bir hristiyan genç ile kaçtı diye kızını öldürdü. Uygar dediğimiz Avrupa’da yaşanan korkunç cehalet.

Mezepotamya yüzyıllar önce fuzuli, leyla ile mecnun destansal eserini yazdı. Batıda Sheakspeere romeo-julliette yazdı.

Bu iki eser sanki yeniden yazılmış gibi tiyatroda, opreda, sinemada filmleri yapılır.  

Aslında sevmenin yda sevilmenin mantığı yoktur. Aşkta daima süprizler yaşanmıştır.

Genelde doğu’da daha çok duygusallık var, neden?

Doğuda Mezepotamya’da Hayyam insanlığa armağan ettiği bir mesajı gözden geçirelim.

“ey esrarengiz melek, ey sihirli aşk, beni ne zaman semiramisle aşk bahçelerine  götüresin” bu esrarlı güzellikler gecelerimizi süsler. Aynalarda kendimizi değil hayalimizde taşan güzellikleri görürsün.

Hiç kimse büyük şair Nazım Hikmet gibi memleketini sevmedi. O’na vatan haini dediler oysa Nazım Hikmet vatanına aşıktı.

Öyle ki son yllarında hapis yattığı zindanları özlüyordu. Bu hasret benim bir gün kalbimi durduracak. Nazım çığlık atarak haykırıyordu.

Kimi insan otların çeşidini bilir, kimi insan balıkların, ben ise ayrılıkların, kimi insan ezbere sayar yıldızların adını, kimi hasretleri,

Nobel ödüllü Şilili şair Paplo Neruda, aynı zamanda Şili Paris elçisi: "Viyana’da dünya şairler toplantısında Türk şairi Nazım Hikmet yanında bizler şair sayılmayız.  O, dünyanın en büyük şairidir."

Biz sevda mesajlarına devam edelim.

Bir arap şairi ne diyor;

Sevgilim bütün vücudumu yak fakat kalbimi yakmaktan çekin çünkü orda sen varsın.

Fuzuli’ye dönelim:

“Ey sabahın esen rüzgarı yolun Bağdat’a düşerse ona sevgilimi sor, seni seven aşığın yıldızlara gitti, acaba orda bulabilir miyim diye”.

Egeli Hemeros İlyada eserinde Atina’lı güzel Helen ile Troyalı Paris’in ölümsüz aşkını yazar.

Ve helen için Yunan ve Troya iki ülke savaşır.

Tarihçiler Atina’lı Helen ile Troya’lı Paris’in aşkları için “iki güzellik felekat getirecek” diye yazmışlardı.

Evet aşk hakkında yazılmış kitaplar şiirler aşkın yorumunu yaparlar. İnsanı diğer canlılardan ayıran insan aklıdır.  

Ne demişti Balzac; “Sevmesini bilenler büyük insanlardır”.