1- Serinlemek için bir kurbağa koydun mu ensene Bataklık Mahallesinde
2-Hadi nine
Götür bizi kumsala
Aç bin yama çarşafları sandalların dibine
Kırışlarımızda biriken tuzları sil ıslak mendilinle
Uyut bizi, içinde yıldızlar ve kimyon geçen ninnilerinle
3- “Bu sıcak üzüm için
Bu sıcak incir için
Bu sıcak salça için
Hepsi de sizin için” derdin sen
Yakınmaktan utanırdık
Direnç kazanırdık şefkatinle
4-Ağustos sonunda gökyüzündeki pusu leylek göçü dağıtır
Tozunu silkeler tüm renklerin, pırıltısını artırır
5-Temmuzda, ağustosta bu şehri terk edip gitsek
Eylülde, Büyük İskender nasıl görmüşse öyle bulacağız şehri
Deniz yerine gelmiş
Bataklık canlanmış
İncir, dut ve hurma betonu moloza çevirmiş
Kumsal denizyıldızlarıyla taçlanmış
Kaplumbağalar kumsala yumurtlamış
Ve vatozların gülümsemesiyle
6-Evlerimizi, pabuç incirleri korur
En sadık köpekten daha sadıktırlar
Üstelik havlamazlar
7-Güneş, otlardaki çiyi bulutsuz gökyüzünün
En tepesine çekip alsın
Çiyin ruhu, buz rendesinden püsküren tanecikler gibi
Gıdışımıza, omuzlarımıza, yüzümüze dökülsün
8-Neredesin “git öte” diye didiştiğim
Üşüdüm, biraz ört beni
Üşüdüm, sokul biraz
Üşüdüm, ısıt beni
9- Hadi uyanalım, meşguliyetimizi anımsayalım
Adımlarımızı hızlandıralım, sohbetlerimizi uzatalım
10- Recep der ki şehrin sevdan olmalı
Her daim övülmeli, korunmalı
Ayşe Figen Arlı’nın anısına