Sadullah ÇAĞLAR


Bilim Adamları Öncüdür

Sadullah ÇAĞLAR


İkinci Meşrutiyet… Hürriyetin ilanı… Selanik 1908... Yüzyılın ötesinde ülkede 1876 Kanuni-esasiye mücadele devam ediyor. 

Latin harfle başlayan yenilik, aydınlanma sürecine geçiş 1940’lar Atatürk’ün ölümüyle 2. Adam Milli Şef İsmet İnönü rönesans kültür devrimi başlangıcı Köy enstitülerinin kuruluşu, tercüman bürolarının kuruluşu Dünya edebiyat tarihinin eserleri; 

Tolstoy, Emile Zola, Turgenev, Victor Hugo Latince lise son sınıflarında öğretiliyordu.  

Atinalı Eflatun, Aristo, Sokrates ve kitapla kuşatılmış batıyı büyük dehanın dediği gibi batının kopyası olmak değil, batının kendisi olacağız. 

Berlin, Paris, Roma, Atina’da kitaplar yakılırken Türkiye’de Ortaokullar, liseler ve Üniversiteler dünya klasiği kitaplarla kuşandı üstelik batıdan kaçan bilim adamlarının sığınağı da İstanbul olmuştur. 
2. Dünya Savaşında Türkiye barış ülkesiydi. 1950 ortaları ve sonrasında 1940’ların aydınlanma sürecinde üniversitelerde öğretim üyeleri bilimi öne koyarak yeni bir anayasa taslağı ortaya koydular.  
Söz milletindir diyen Demokrat Parti, Bayar ve Menderes yeniliğe çizgi çektiler. 

Genel olarak 1954 politik ve siyasi yılları iki siyasi dergi Time ve Times örneği siyasi forum dergisi siyasal üretim üyeleri Turan Feyzioğlu, Muammer Aksoy, Turan Güneş ve İsmet Paşanın damadı Metin Toker; Biz daha henüz 16 - 17’li yaşlarda forum bize göre daha çok bilimseldi.  

Yeni gelişme içinde biz daha çok CHP organı gibi yayın yapan akis dergisini okuyorduk. 

CHP’nin gençlik yönetim kurulu üyesiydik. Forum dergisi bir sayısında; 

Bir yazar insan hakları evrensel beyannamesinde 1789 yurttaşlık hakları yazısı bizi çok etkiledi. 
Kimdi bu yazar? 

Orta yaşta gür beyaz saçlı biriydi. Bir gün her zaman uğramış olduğum yener kitapevini çalıştıran Cemalettin Yener’e; abi bu yazar kimdir diye sormuştum. Bana bu yazar Muammer Aksoy siyasal bilimler fakültesinde öğretim üyesidir, diye cevapladı. 

Süreç içinde Muammer Aksoy’u hep izledim. 1950 yıllarında Profesör Turhan Feyzioğlu yakın arkadaşları Muammer Aksoy, Turan Güneş ilk hedefler beyannamesi adı altında yeni bir anayasayla ilgili bir çalışma içine girdiler.  

Nasıl bir anayasa? Bu Anayasa, hukuk devleti teminatı içinde anayasa mahkemesi nispi seçim sistemi, yargı bağımsızlığı daha ileriye yönelik öneriler ve bu öneriler gelecekteki 1961 anayasası için taslak haline getirilip 1959 yılında CHP 14. Kurultayında program olarak öne çıkarıldı, iktidar olduklarında bu programın uygulanacağı dile getirildi. 

Bu gelişmelerin sonucu olarak üniversite öğretim üyelerinin siyasi partilerde politika yapmaları yasaklanınca Muammer Aksoy ve Turhan Feyzioğlu’nun istifaları ve ardından CHP’ye katılımları oldu. 
Turhan Feyzioğlu üniversite görevinden istifa sonucunda daha çok özgürlük diyerek öğrencilere veda ederken her devrin adamı olmayın, nabza göre şerbet vermeyin ve özgürlükler için kendinizi ortaya koymaktan çekinmeyin. 

1960 hareketi sonrası 1961 anayasası sayın İnönü iktidarında yasalaştı. 

Fakat 1961 yasası öncüsü olan Feyzioğlu geçmişte savunduğu felsefeye karşı bir tavır aldı. 

Feyzioğlu 1965 sonrası şaşırtıcı şekilde gerilere gitti. 

Muammer Aksoy yeniliğe yürüdü. Yenilikçi anayasayı savunmanın bedelini ona ödettiler tıpkı Server Tanilli gibi. 

Genelde 1789 aydın olmanın Cumhuriyetçi bilimciler uzay çağında Turhan Feyzioğlu bir yıldızdı. O yıldızı kendi eliyle değiştirmek istedi ama değiştiremedi. 

Muammer Aksoy gerçek bir yurtseverdi. Hep yeniliğe koştu. Yeni çağın öncüsü olarak hep koştu. Bağımsız Türkiye milli petrolü ondan öğrendik.  

1954 yılında 2 Mayıs seçimlerinde CHP genel başkanı sayın İsmet İnönü seçim hitabında halka seslenerek; Demokrat parti koşulsuz petrol arama ruhsatı vermekte, bunun anlamı nedir biliyor musunuz? Bağımsızlığı biz Lozan konferansında yabancı sermaye ülkelerini yurdumuzdan çıkarmak için dirseklerimizi çürüttük. 

Günümüzde Afrika kabile ülkelerinin kovduğu yasaları demokrat parti ülkemize getirmekte. 

Bizler çok genç yaşta 1789 İnsan Hakları Bildirgesini Muammer Aksoy’dan öğrenmiş olduk. 

Aksoy’u okuyalım,  

Türkiye 1948 yılında insan hakları beyannamesini imzaladık. 1950 yılı içinde Almanya’da düzenlenen Frankfurt konferansına katılan ve Türkiye’nin içinde olduğu ülkeler şu belgeyi imzaladılar.  

Sosyal devlet ancak ekonomide denge ve özgürlükler olduğunda başarılı olabilir. 

Muammer Aksoy 1959 yılında yapmış olduğu bir konuşmasında sosyal devletin en büyük özgürlük olduğunu söyler. Batılı ülkeler bu sistem sayesinde 2. Dünya Savaşında büyük kayıplar vermelerine rağmen ülkelerini yeniden kurdular.  

Yazımızın başında söylediğimiz gibi bilim ve felsefeciler öncüdür.  

Ünlü filozof Eflatunun dediği gibi, yaşadığın dünyanın adamı ol! 

Muammer Aksoy dönemin tanığı değil sanığı olmayı göze almıştı. 12 Mart sürecinde cezaevine gitti o bir öncüydü.