Halit KATKAT

Tarih: 15.05.2025 07:18

Birleşik Güç Başarır

Facebook Twitter Linked-in

Bilecik’te Accuride Wheels Bilecik Jant Sanayi A.Ş adlı fabrikanın patronu satış kararı almış. Fabrikanın satışı işçilerin işsiz ve aç kalması demekken patron için sermaye demektir. Bu durumda işçilere tazminatları verilse bile kısa bir süre sonra içinin elinde avucunda bir şey kalmayacaktır. Ama patron bu işyerini satıp belki parasını başka alana yatırım yapıp sermayesini büyütecek. Peki, işçiler hemen iş bulabilecekler mi? Hayır. İşçilerin haklarını ve geleceklerini korumakla yetkili sendika bu durumda ne yapıyor? Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonuna (DİSK) bağlı Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) fabrika önünde basın açıklaması gerçekleştiriyor. Basın açıklamasında Birleşik Metal iş Genel Başkanı Özkan Atar söz konusu fabrikanın 2023 itibariyle toplam 13,6 milyon dolar ihracat geliri olduğunu açıklıyor. Yine açıklamada “Şirket Amerika Birleşik Devletleri’nde, Meksika’da belli fabrikaların sahibi Almanya’da ve Asya bölgesinde bizim fabrikamızda dâhil olmak üzere 13-14 üretim tesisinin sahibi olarak faaliyet gösteriyor.” diyor. Patron yüzlerce işçinin emeğini sömürerek 2023 yılında 13,6 milyon dolar kazanıyor ve bu sermayeyi tek başına ya da birkaç ortağı ile paylaşmak üzere başka bir ülkeye aktaracak. 

Sayın sendikacımız kusura bakmasın da işçilere göstermelik bir basın açıklaması yapıyor. Bir defa sıraladığı talepleri kimden istediği belli olmayan ve sonlarını “bulunulması”, “alınması”, “taşınması” gibi pasif cümlelerle yazılan basın bildirisini, üstüne alınanlara sesleniyor ve kutsal görevini tamamlıyor.

Sendikanın adı “Birleşik Metal İş” ama diğer sendika bürokratları gibi işçilerin haklarını basın açıklamasıyla alacağını düşünüyor olmalı. Başkanın açıkladığına göre patron 13-14 üretim tesisinin sahibiymiş. Eğer işçiler patronun bütün tesislerinde ortak grev yapsa sorun kısa sürede çözülmez mi? Burada “o işyerleri yurtdışında ulaşamayız” bahanesi ileri sürülebilir ama tutmaz. Bugün dünyanın her yerine bağlantı kurulacak en ileri iletişim teknolojileri mevcut. Bu iletişim tesislerini kuran ve işler halde tutanlarda işçi.  Ama sendikalarda işçilerin gücünü bir sınıf olarak birleştirecek irade yok. Sınıf sendikası örgütleme amacı yok.

Benzer görüşteki TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ sendika konfederasyonlarının da Birleşik Metal İş’ten farklı düşünmüyor. Bugünlerde yaklaşık 600 bin kamu işçisi için toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ediyor. Karayolları, demiryolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastaneler gibi kamu kurumları gibi önemli iş kollarını kapsayan görüşmelerde bu sendikalar yetkili. DİSK le birlikte toplamda 700 binin üzerinde işçi iradesini temsil ediyorlar. Bunların dışında kamuda çalışan 7.4 milyon çalışan ve emekli için de toplu sözleşme görüşmeleri yapacak memur sendikaları var. Sekiz milyon milyondan fazla işçi ve emekçinin talepleri birleştirilip ortak bir mücadele verilemez mi? Hem de bugünlerde sokaklarda toplanan halk kitlelerinden daha büyük etkisi olacak ve onlarla birleştiğinde daha etkili bir güç haline gelecek... Peki, bu konfederasyonların basın açıklamalarının hiç birinde “Diğer sendikalara çağrımızdır, gelin birlikte mücadele edelim, istediğimiz asgari ücreti alalım, işten atmaları durduralım, sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldıralım vb.” cümlesini duydunuz mu? Basın açıklamaları ile hak alınmaz, ancak hak alma mücadelesine çağrı yapılır.  Bu sendikaların hiçbiri üyelerinin iradesiyle karar alan ve temsil ettikleri sınıfın gücüne inanan sendikalar değil.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —