Halit KATKAT


Bu İşin Sonu Ne Olacak

Halit KATKAT


Ülkemizde yirmi üç yıldır devlete egemen olan tek adam iktidarı işçi ve emekçilerin taleplerine yanıt veremez, ülkeyi yönetilemez hale getirmiştir.

Ekonomik olarak Demirel, zamanında “Ülkeyi yetmiş sente muhtaç hale getirdiler.” demişti. Bugün ekonomi daha kötü durumdadır. Kiraların ortalama 20 ila otuz bin lira civarında olduğu bir dönemde asgari ücretliye 22 bin, emekliye 15 bin lirayı reva gören bir yönetim iflas etmiş demektir.

Emekliler sokak röportajlarında çarşıya pazara çıkamadıklarını çekinmeden söylüyorlar. Kapanan işyerleri nedeniyle işçiler işten çıkarılmakta ve işsizlik artmaktadır. Bu duruma karşı çıkan kitleler polis copu ve biber gazı ile karşılanmakta ya da gözaltına alınmaktadır. Gözaltına alınan ya da tutuklananlardan dolayı hapishanelerde yer kalmamıştır.

Bütün bunların yanında adalet sistemi iktidara ayrı muhalefete ayrı kararlar vermektedir. Eskiden beri tayinleri ve terfileri iktidar tarafından yapılan, maaşları iktidar tarafından belirlenen yargıç ve savcıların tarafsız olamayacağı, adil kararlar veremeyeceği tartışılıyordu. Ama bugün gelinen noktada yargı tamamen iktidarın emrinde ‘emir komuta’ sistemi ile işleyen bir kurum haline gelmiştir.

İktidarın muhalefeti yargı kurumu eliyle ufalama ve yok etme ya da karşısında güçlü muhalefet olmayacak şekilde yönetmek için dizayn etmeye çalışması ve İBB başkanı İmamoğlu’nu hapse atması bardağı taşıran son damla olmuştur. Hatta iktidar bununla da yetinmemiş son seçimlerde ülkede en çok oyu alan CHP’yi de kapatma işaretleri vermiştir.  Sistemin kendileri için söz söyleme, hak arama hakkını kaldırarak bir kölelik düzeni getireceğini gören kitleler sokağa taşmıştır.

Ülkenin en aydın, en genç ve dinamik kesimleri olan gençler bu direniş en önünde olması şaşırtıcı değil. İşsizlik, pahalılık ve adaletsizlik en çok bu gençlik kesiminin geleceğini karartıyor. Demokratik, özgür ve geleceğe güvenle bakan bir toplum yaratma isteği bunları eylem yapmaya itiyor. İktidar muhalefeti sokağa çağırmakla suçluyor da; refah, adil ve özgür bir ortamda olan bir toplumu kim sokağa çağırırsa çağırsın sokağa çıkaramaz.

Olay İmamoğlu’na yapılan adaletsizlikten çıksa da onun çok ötesine geçmiştir. Her toplum kesimi kendi taleplerinin beklentisi ile sokaktadır. Kitlelerin tekrar evlerine dönmesi onların taleplerinin karşılanması ile ilgilidir. Bu talepler ya demokratik bir çözümle karşılanacak ya da muhalefetin sindirildiği otokratik bir yönetime evrilecek. Burada bugün bu eylemlerde yer almayan işçi sınıfı bu direniş yenildiğinde işçilerin durumunun daha kötüye gideceğini görmesi ve ona göre hareket etmesi gerekmektedir.

İşçi ve emekçi kitlelerin bu yükselen potansiyel enerjisinden kendi paylarına düşeni almak için daha önce önerdiğim işçi ve memur sendikalarının, üretici köylülüğün ve meslek örgütlerinin temsilcilerinden oluşan bir meclis oluşturup kendi talepleri ve yol haritasını belirlemeleri gerekmektedir. CHP hem ideolojisi gereği, hem ekonomik durum ve uluslararası tekellerin bastırması nedeniyle kitlelerin taleplerini karşılamaktan uzaktır. Olay siyasi partilere bırakılmayacak kadar da ciddidir.