Sadullah ÇAĞLAR


CUMHURİYET VE BARIŞ POLİTİKASI

Sadullah ÇAĞLAR


Tarih boyunca insanoğlu hep ileri hedefler koyarak arayış içinde oldu. Sonuçta bilim ve felsefeyi kullanarak insan aklı barış içinde yaşamı kültür olarak ortaya koydu. 
1789 Fransız devrimi sonrası büyük mücadeleler sonrası cumhuriyet kuruldu. Ama bu kazanımlar sonrası burjuvazi gericilerle işbirliği yaparak cumhuriyete ihanet etti. 
Fakat toplumlar yeniçağın gelişme döneminde yeni insana geçiş yöntemlerini arıyordu. Evrim yeniliği insanlığın önündeki sisli havayı temizlemişti. 
Ülkemizde ise batılı emperyalist ülkelerin kurtuluş savaşı sonrası yenilmeleri ve 1923 yılında cumhuriyetin kurulması batılı ülkeler için sürpriz oldu. 
Neden? Doğulu toplumlarda ilk olarak böyle bir gelişme oldu. Sonrasında Atatürk’ün mecliste cumhuriyetle ilgili yaptığı konuşma ilgi toplamıştı. 
‘Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.‘
Cumhuriyet yönetimi başta başkent Ankara’yı üniversitelerle doldurmuştu. Örneğin Dil Tarih fakültesinin kapısında ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ yazıyordu. 
İsviçre’den medeni kanun getirildi ve ülkemize göre uyarlandı, sonrasında harf devrimi geldi, gelişmeler hep yeniçağın habercisi idi. 1930’lu yıllarda Nazi Almanya’sı tüm Avrupa’yı tehdit ederken Türkiye Cumhuriyeti ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ diyerek barışçı bir ortam yaratıp dostluk mesajı verdi. 
Bu süreçte İçişleri Bakanı Şükrü Kaya Çankaya’da Atatürk’ü ziyaret ederek 'Çanakkale Zaferinin yıldönümü kutlaması için bir konuşma hazırladım' der ve ordumuzun zaferini öven metni anlatır. Atatürk bakana şöyle der; "Şükrü bey Çanakkale savaşında birçok yabancı milletten asker öldü. Biz onları onore edeceğiz ve dünya ülkeleri ile barış içinde olacağız ve ona göre bir mesaj verelim. Ben konu ile ilgili bir konuşma hazırladım. Sen okursun, gel yazıyı gözden geçirelim" der. 
Yazı metni şöyledir: "Burada yatan aziz şehitlerimiz, sizi hürmetle anıyoruz. Bu memleketin toprakları üstünde yatan kahramanlar burada bir dost vatan toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyuna yatmaktasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar gözyaşlarınız dinsin. Evlatlarınız bizim bağrımızda huzur içinde uyumaktadır. Onlar bu topraklar için canlarını verdi artık onlar da bizim evlatlarımızdır."
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya Atatürk’ün mesajını okuduktan sonra Avusturya, İngiltere, Yeni Zellanda gibi pek çok ülkeden dostluk mesajları ve mektuplar geldi.  
Büyük bir komutan olan Atatürk yendiği ülkelerin askerlerine karşı düşmanlık değil dostça mesajlar veriyor ve dostluk elini uzatıyordu.
Barış felsefesi üzerine kurulu olan Atatürk’ün konuşması dünya milletleri arasında düşmanlığı değil dostluğu geliştirdi. 
Genel olarak Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet yönetimi bilimi hedeflemiştir. Örneğin savaştığı Yunanistan Başbakanı Venizelos, 1930 yılında kalabalık bir heyetle ülkemizi ziyaret etmiş ve bu süreçte Yunanistan ile Türkiye arasında dostluk ve işbirliği anlaşması imzalanmıştı.
Fakat asıl ilginç olanı 1934 yılında Venizelos Atatürk’ü Nobel Barış Ödülüne aday gösteriyordu. Venizelos anılarında Mustafa Kemal’in yaptığı reformlardan ve cumhuriyet yeniliğinden son derece etkilendiğini anlatıyordu.                        
Atatürk bütün dünyanın takdir ettiği büyük bir komutandı; fakat bu özelliğine rağmen sorunların üstesinden gelmek için parlamentoyu ve cumhuriyeti hep ön planda tutmuş, diplomasiyi de kullanarak barışı korumaya büyük özen göstermiştir.