Eskiden denizleri bizim bilirdik.
Efkar bastığında, bir hava alayım diye düşündüğün de kıyısına gider, martıların çığlığını, dalgaların sesini dinlerdik.
Meltem esintisinde serinler, lodosunda üşürdük.
Kıyılarda oltayla, açıklarda tekneyle balık avlardık.
Yaz günlerin yakıcı ve kavurucu sıcağında serinlenmek için bir plaja kendimizi atardık.
İskenderun’un yaşlıları, eskiden deniz İş Bankasının önünden başlar, Pınarbaşı'ndan denizi görürdük derler.
Kıyıların yağmalanmasıyla…
Çok katlı binaların dikilmesiyle…
Sanayi atıklarının kirletmesiyle…
Balık çiftliklerinin kurulmasıyla…
Belediyelerin plajları firmalara vermesiyle…
Denizlerde sahiplenildi.
Parası olana kucak açıyor.
Deniz şehrinde yaşayıpta, iki adımlık yerden denize gidemeyenler, ayağını denize batırmayanlar var.
İnsanlık deniz seviyesi altında can çekişirken, çıkarcılık, kayırmacılık el üstünde tutuluyor.
Paranın sesi, dalgaların sesini bastırdı.
Deniz bize mi küstü, yoksa biz denizden mi uzaklaştırıldık?
İnsanoğlu doğanın bozulmasında en büyük etkendir. Onun doymak bilmeyen hırsları, zenginlik tutkusu, halkın hiçe sayılmasının bedelini doğa ödüyor, zararını vatandaş çekiyor.
İnsanoğlunun çevre sorumluluğu ahlaki bir sorumluluktur.
Bir deniz kenti olan, bizim bilinen İskenderun’da deniz şimdi yok.
Deniz kendinden alınanı geri istiyor.
Deprem sonrası, yağmurda, fırtınada sularını içerlere kadar gönderiyor.
Sorumlular, deprem uzmanlarının görüşlerini dikkata almadan, kıyıları Cin setti gibi yükselterek kendilerince çözüm arıyor. Sağ sol makyajlanarak depremin izleri silinmeye çalışılıyor.
Bitmez tükenmez bildiklerimizde farkında olmadan birgün bitiveriyor.
Acemi kaptan gemiyi karaya oturtuduğunda cevabı, “Benim suçum yok deniz bitti demiş.”
Yaz aylarının en yakıcı ve boğucu günlerinden geçiyoruz.
Küresel ısınma diye, bazılarının iklimler üzerinde ki olumsuz etkisini , çıkar hesaplarını görmezden gelemeyiz.
Kendimizden önce ki olanlarla, yaşadıklarımızı ve olacakları sorgulamak zorundayız.
Yaptıklarımızla çocuklarımıza bırakacağımız mirasa yüzümüz olmasa da; cakalı duruşumuzla, fiyakalı bakışlarımızla aynanın karşısında kendimizi beğendiğimiz belli.
Allah’ın denizini bile, hileyi şerriye ile elimizden aldınız.
Ceplerinizi kazancıyla doldurdunuz.
Ama, geleceğe kötü bir miras bıraktınız.
Öyle insanların yanında ol ki, aynı fotograf karesinde olduğunla övün.
Bazı insanlar dua gibidir.