Eyvâh! .. Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Abdülhak Hamit Tarhan
Anılarımda çok önemli bir yere sahip İskenderun ve çevresini, o büyük felaket sonrasında görünce,
duygularıma hakim olamadım; ağladım. Dostum Hayati Çepni şehri sokak sokak cadde gezdirdi gösterdi bana.
Deprem nedeniyle hayli değişen kentin hali içler acısıydı. Enkaz enkazdı her yer. Benim bu şehrin her sokağında ayak izlerim vardır. Böylece anılarımda bir enkaza dönüştü. Tek tesellim bu kentin ilerki yıllarda altın yıllarına tekrar dönüşeceğine inancımdı. İç ve dış yolları, geniş ve düzenli asfalt bulvarları, caddeleri, sokakları, parkları, sahili meydanlar...
Yıkılan tarihi eserler, camiler, kiliseler, evler, işyerleri, çarşılar. Geleceğe bakışımda, yıkılan eski binaların yerinde konteyner evler, barakaların yerinde büyük ve yükselen kunt bloklar, geleceğe umutla bakan bir kentin varlığı zihnimde...
Tarih boyunca deprem yaşayan kentlerin nüfuslarının, önce göç verdiği, sonraki yıllarda üç dört kat büyüdüğü göç aldığı bir gerçektir. Gelecek beş yıl içinde deprem bölgesine akan iç ve dış yardımlar sayesinde, yaratılan bol ve zengin imkanlar şehre insan akınını başlatacaktır. Ve büyük bir nüfus artışı yaşanacaktır. Bu da ekonomik canlılık yaratacaktır. Şehrin planlamasında bu durum dikkate alınacaktır. Geçici yerleşim yerleri değil, şehir dışına uzayan yeni sokaklar caddeler meydanlar kondurulmuş hazır kalıp konforlu mükemmel evler, şirin evcikler, küçük bahçeler içinde sıralanmış olacaktır.
Gelecek yıllar İskenderun, Antakya tüm Hatay, deprem felaketini yaşayan kentlerimiz kasaba ve köylerimiz yeniden eski mutlu yıllarına dönecektir. Kentler yeniden planlanacak projelere göre şekillenecektir.
İskenderun nüfusuna oranla yayınlanan gazete sayısı bakımından çok ileri bir konumdadır. İskenderun'da çok sayıda gazete yayınlanır. Bunlardan biri de SES Gazetesi'dir. Benim hayatımda çok özel bir yeri vardır. Çeyrek asırdan fazla oldu gazetenin okuru olalı. Yirmi yıldır da yazılarım yer aldı. Mekanı cennet olsun Figen Hanım ve Haluk Bey'in önerisiyle bu seçkin gazetede yazmaya başladım.
2001 yılı Eylül'ünde Arsuz da bir yağmurlu akşamda yazmamı istediklerinde başladı bu yolculuk. Bugün İstanbul'da kitap yayıncılığı yapıyorsam, bu gazetenin payı çok büyüktür. Bir kaç kitap yayınladıysam bu gazete sayesinde olmuştur. Benim için gerçek bir okul olmuştur. Yine kentimizin kültür ve sanat hayatına yapmış olduğu katkılar saymakla bitmez.
Yerelden evrensele bir çizgidir 'Ses'; tarafsız, güvenilir, popülist olmayan, halktan ve doğrudan yana çizgisiyle hep varolacaktır.
Elif, Maral ve Burcu Arlı başta olmak üzere, Sadet Berkyürek, Akın Bodur olmak üzere tüm okurları ve yazarları ile deprem sonrası da bu kentin kültürüne sanatına katkı sunmaya devam edecektir. Ses Gazetesi halkın, doğru ve gerçek haberciliğin adresidir. İletişim, habercilik bir uzun yoldur. Gelişen ve büyüyen İskenderun'da Ses Gazetesi mihenk taşı olacaktır.
Ses okurlarına İstanbul'dan selam, sevgi ve saygılarımla, Cahit Külebi'nin "İstanbul" şiirini sunuyorum:
İSTANBUL
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Niksar'da evimizdeyken
Küçük bir serçe kadar hürdüm.
Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Mevsimler ne çabuk geçiverdi
Unutmak, unutmak, unutmak.
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Yine kamyonlar kavun taşır
Fakat içimde şarkı bitti.