6 ve 20 Şubat depremlerinin üzerinden 15 ay geçtiği halde depremzedelerin barınma, beslenme, eğitim, sağlık vd. temel haklarından yoksun yaşamak zorunda kalması, nasıl açıklanabilir? İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Anayasanın 56. vd. maddeleri, ILO vd. uluslararası sözleşmeler, bunları imzalayan ülkeler için bağlayıcıdır. Türkiye bu anlaşmaları imzaladığı ve Anayasanın 90. Maddesine göre de bu sözleşme hükümlerini üstün tuttuğunu vurguladığına göre bu hakların uygulanmamsından birinci derecede sorumlu olanların hesap vermesi gerekmiyor mu?
Deprem bölgesindeki en önemli sorunlardan biri, depremde onlarca, yüzlerce insanın ölümüne yol açan binaları yapan müteahhitler başta olmak üzere bu binaların denetimini yapması gereken Belediyeler, imar planları denetleyen ve bölge planlarını onaylayan kurum yöneticileri bunun hesabını vermesi gerekiyor. Depremde yıkılan binalardan sadece Hatay’da 900’ün üzerindeki yapının ruhsatsız olduğu saptanmışken, bugüne kadar ne yazık ki Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri, belediye yönetimleri, diğer sorumlu kamu yöneticileri bugüne kadar yargılanmamıştır. Dolayısıyla gelecekte büyük yıkımlarla karşılaşmamanın zemini ortadan kaldırılmaktadır. Bunun, hukuk ve adaletin toplum yaşamının, hukuk devletinin temeli olduğunu hiç kimse ve kuruluş görmezden gelemez. Görmezden gelenler de suç işlemiş sayılır.
Antakya’da Fuat Koku Sitesi’nde annesini, kız kardeşini, abisini ve 9 aylık yeğenini kaybeden Döne Kaya ile 9 yaşında oğlunu Kahramanmaraş’taki Saitbey Sitesi’nde yitiren Sema Ulupınar, bu adaletsizliğe karşı 11 Mayıs’ta Ankara Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı’nın önünde “Adalet Nöbeti”ni başlattılar. ANKA Ajansı, Yol Tv, Solfasol Tv’nin haberleştirdiği bu anlamlı eyleme, Politeknik Dergisi adına Zeynel Korkmaz’la katıldık. Döne Kaya’ya “Edebiyatta Hatay” kitabımı, “Kentteşim Döne Kaya’ya, yıkılmaz bir doğada ve dayanışmanın yaşattığı bir toplumda var olmak dileğiyle merhaba.” Diyerek armağan ettim.
“Unutmadık Unutmayacağız!” diyen depremzedeler, depremde hayatını kaybettiği açıklanan 53 bin kişinin ölümüne yol açan kamu görevlilerinin yargılanmasını istediler. Bu taleplerini basına açıklamaya başladıkları anda polis müdahalesiyle karşılaşan Döne Kaya ve Sema Ulupınar, basın açıklamalarını bitirene kadar müzakere yaptılar. Bu müdahale de Anayasanın 26. Maddesindeki temel hakkın çiğnenmesi anlamına geliyordu. Uzun süredir Yüksel Caddesi’ni basın açıklamalarına, toplantı ve gösteriye kapatan yöneticilerin anayasal hakkımızı çiğnediklerini gösterdiler. Bu temel hakkın kullanılmasının bile mahkeme kararına dayandırılmak zorunda bırakılmamız, ülkemizdeki rejimin ne hale geldiğini ortaya koyuyordu.
Her cumartesi saat 11.00-12.00 arasında 'Adalet Nöbeti'ni tutmaya devam edeceklerini belirten Döne Kaya ve Sema Ulupınar’ın bu haklı eylemine tüm depremzedelerin ve yakınlarının sahip çıkmasıyla bu haksızlık ortadan kaldırılacaktır.