Sadullah ÇAĞLAR


DÜNYA SAVAŞI TEHLİKESİ

Sadullah ÇAĞLAR


 

Yeniden büyük savaş rüzgarlarının estiği günümüzde Ortadoğu’da çıkan çatışmalar, dünyamızı her geçen gün daha da tehdit etmektedir. Genelde batılı ülkeler yüz yıl öncesi petrolün keşfinden bu yana Ortadoğu coğrafyası ile yakından ilgilenmektedir.    

1980 yılında ABD’nin başını çektiği Yeni Dünya Düzeni, Arap Baharı adı altında kapital sistemin kaos çıkarması ve Sovyetlerin 1990 yılında tasfiyesi ile soğuk savaş ile başlayan dünya imparatorluğu hayali ABD’nin yeniden gündeminde.  Ama bu hayal atom bombasını Sovyetlerin keşfi ile yıkılmıştı. Aslında ABD ve Nato’nun Arap petrollerine tümüyle sahip olma amacı İsrail’in kuruluşu ile daha da hız kazandı.   

Gazze katliamı yeni bir olay değil, büyük İsrail projesine yönelik batılı ülkelerin desteği ve Filistin mücadelesinin ortaya çıkması ile gündeme geldi. Filistin hareketinin ikiye bölünmesi İsrail’in işine yaradı. Bunun ötesinde Filistin’de Yaser Arafat’ın başlattığı kurtuluş hareketi genelde ikiye bölünmüştür ve Arap ülkeleri de kendi içlerinde birlik değiller.    

İsrail Ortadoğu’da ABD’nin bekçisidir. Arap petrollerini kontrol altında tutmak en önemli görevidir. ABD’nin Ortadoğu ile ilgili petrol yataklarını elinde tutmak istemesine karşı Rusya’nın Suriye ve Suudi Arabistan gibi ülkelere yakınlaşması,  kısmen de olsa bir denge politikası yaratmaktadır.    

ABD’nin dünya hakimi olma ideallerini anlamak için geçmiş yıllarda yaşanan tarihsel olaylara bakalım. Yıl 1945,  Ağustos ayında, Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombasının atılması sonrası sivil halktan 250 bin kişi öldü. Yıllardır binlerce Japon halkı kayıp mezarların başında gözyaşı döktü acaba acıları dindi mi? Şimdi ABD, İsrail’in yayılmacı politikasına karşı, tüm insanlığın barış çağrısına cevap verdi mi? Hayır. İsrail Başbakanı Netanyahu ABD’ye davet edilerek kongrede ayakta alkışlandı.    

Geçmiş yıllarda Yaser Arafat ne demişti; Birleşik Devletler soykırım üzerine kurulmuş bir devlettir. ABD’den barış çabalarına destek beklemek yanlıştır.  Burda çok ilginç bir olayı anlatalım; Yıl 1945, atom bombası denemesinin yapıldığı günlerde, ABD Barış Derneği Başkanı Einstein, Beyaz Sarayı ziyaret eder. Söz alan Einstein ABD Başkanı Truman’a; “Sayın Başkan atom bombası deneme sonucu kullanacak duruma gelmiştir. Fakat bombanın atılması halinde kapıdaki büyük tehlikeyi görmemiz gerek. Bu bombanın kullanımı sadece Japonya için değil tüm insanlık için tehlikelidir. Sayın Başkan, eğer bomba kullanılırsa İnsanlığın geleceği için doğayı, iklimi tahrip eder. Bunun ötesinde nükleer silahlanma artar.” Başkan Truman ise cevap verir; Japonya hala bizim için tehdittir.    

Einstein; Sayın Başkan Japonya tıpkı Almanya gibi savaşı kaybetti. Teslim olmaya hazırlanıyor. Japonya’nın askeri üsleri düştü, en önemlisi savaş uçakları artık denize gömüldü.    

Başkan Truman barışa yönelik sözlerden rahatsız olur. Barış derneği yönetimini ‘Baylar toplantı bitmiştir’ diyerek gönderir.   

Dernek başkanı Einstein arkadaşlarına şöyle der; Başkanın bize bakışını fark ettiniz mi, düşmanmışız gibi bakıyor ve bombayı atmaya kararlı.    

1945’te atom bombasının Japonya’ya atılması sonucu yakın tarihin en büyük toplu katliamı yaşandı. Bombanın atılması haberini Missouri savaş zırhlısında kutlayan Başkan Truman; ‘Bundan sonra tüm dünya milletleri İngilizce konuşacak’ der.  

Edebiyat tarihinde önemli yeri olan Fransızca’nın yerini İngilizce alır.    Evet savaş bitmiş, Nazizm teslim olmuştu. İnsanlar coşku içinde barış kutlaması yaparken Atom bombası barışa atılmış bir bomba idi. Üstelik ABD müttefiklerine bilgi vermeden bombayı kullandı. Aslında zaferin galibinin demokrasi güçleri olacağı belliydi. ABD’nin ise gizli hesapları içinde hayali düşman yaratmak vardı.  Bu konuda ABD emekli Genelkurmay başkanı anılarında şöyle der; Biz birleşik devletler olarak Japonya kayıtsız şartsız teslim kararı çok önceden almış olsa bile bombayı atma kararı almıştık.   Bomba Sovyetlerle ilgili yeni bir hesaplaşma olacaktı. Yani soğuk savaşın başlangıcı atom bombası atılması idi ve bunun içinde hayali düşman gerekiyordu. Bunun ötesinde atom bombasının kullanılmasına karşı olan savaşın başlangıcında Sovyetlerle işbirliği yapılmasına destek veren Başkan Rosewelt’in ani ölümü üzüntü yarattı. Rosewelt, Ruslarla yapılmak istenen işbirliğine karşı çıkanlara kongrede yaptığı konuşmada; Baylar yenilmez denen Alman teknik ordusunu durduran Sovyetlerle işbirliği yapmak faydalı olacaktır. Müttefik olarak işbirliği yapmazsak savaşı kazanmak zor olur.    

Genel olarak bugün Nato’nun genişleme hedefi nedir? Ukrayna Hitler tarafından işgal edildiği dönemde Ukrayna’yı kurtarmak için çok büyük kayıplar veren Sovyetler, Polonya’daki ölüm kamplarına ilk giren ülke oldu. Geleceğe yönelik en büyük tehlike olan ABD’nin dünya imparatoru olma hayali Sovyetlerin atom bombasını yapabilmesi ile son buldu.    

Süreç içinde başka ülkelerin de atom bombası gibi silahlara sahip olması nükleer bir denge yarattı ve bu nükleer denge sayesinde 3.Dünya savaşı olmayacak .