Sadullah ÇAĞLAR

Tarih: 02.02.2022 17:50

ELVEDA ESKİ KENTLER

Facebook Twitter Linked-in


Dünya genelinde büyük antik şehirler dendiği zaman Roma, Kahire ve İskenderiye akla gelirdi. Bu şehirlerde piramitler ve krallara ait mezarlar ve tüm insanlığın birikimi olan İskenderiye´deki kütüphane en çok ilgi gören yerlerdir.
Tüm bunlar ve insanoğlunun geçmişi öğrenme merakı, eski Mısır´ın çekim merkezi olmasını sağlamıştır. Elbette mimari güzellikler yanında eşsiz tabiat güzelliği ve tarih kokan dünya kültürü içinde beslenen İstanbul, bu şehirler içinde en çok ilgiyi hak eden yerlerden biridir.
Fakat İstanbul´un güzelliği bir başkadır. Osmanlıdan günümüze uzanan tarihi zenginliği ve görsel güzelliği, İstanbul´un hep ilgi merkezi olmasını sağlamıştır.
Sultan Ahmet, Ayasofya, antik Galata Kulesi ile İstanbul tüm dünyanın haklı olarak çekim merkezi olmuştur.1940´lı yıllarda 2.Dünya Savaşı sürecinde Batıdan kaçan aydınlara, İstanbul kucak açtı.
Beyoğlu yaşam dolu; Markiz gibi tanınmış pastaneler ve büyük kitapçılar aydınların çekim merkezi idi.
Fatih Sultan Mehmet´in İstanbul´u fethettiği günlerde Galata Kulesi ve çevresini gezerken şehrin mimari görüntüsüne hayran kalarak; ‘Aman ya rabbi bu ne muhteşem güzellik´ der ve şehrin çok kimlikli yapısının korunmasını ister.
Bazen düşünüyoruz, 24 yaşındaki genç padişah Fatih Sultan Mehmet´in teknik Bizans ordusunu yenerek yüksek surları aşması büyük bir mucizedir.
Bizans İmparatoru Konstantin´in cenazesini saygın bir şekilde gömmesi uygar dünya milletlerinin nezdinde Fatih´in saygınlığını arttırdı.
Fatih´in İtalyan asıllı ressam Bellini´ye portresini yaptırması tüm dünyanın ilgisine mazhar oldu.
Ne demişti genç Fatih İstanbul´u kuşattığı günlerde; ‘Ya İstanbul beni alır ya da ben İstanbul´u alırım´.
Tarihi kentlerin ayrı bir kültürel zenginliği vardır.
1789 yeniliği büyük kentlerin başarısıdır. Almanya´nın önemli kentlerinden birine ismini veren Gutenberg, matbaayı icat ederek insanlığın ufkunu açmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu´nun en gelişmiş kentlerinden biri Selanik´ti. İstanbul´a matbaa makinesini Osmanlı aydınları getirdi. 2.Meşrutiyet´in 1908´de Selanik´te ilan edilmesi, bu kültürel birikimin sonucu idi.
Eski Atina demokrasisi bütün insanlığın evrensel yeniliğini ve demokrasinin gelişmesini olumlu yönde etkiledi.
Sokrates, Aristo ve Eflatun gibi düşünürler kölelik düzenini yıkarak demokrasinin önünü açtı. Ne demişti Sokrates kendisini suçlayan yargıçlara; ´Beni düşüncemden dolayı mahkum edebilirsiniz; ama ben hep anılacağım, fakat sizler tarihe utanç içinde geçeceksiniz.´
Atina demokrasisi zaman içinde Roma´yı etkiledi ve sonuçta insanlığa büyük bir armağan olan Roma Hukuku doğdu.
Romalı Brütüs arkadaşlarına seslenişi ise günümüze ışık tutuyor; ‘Sezar´dan sonra Cumhuriyet kurulacaksa sizinle beraberim. Benim kişisel iktidar olma hırsım yoktur, Sezar bana iktidarı vermek istedi fakat ben reddettim.´
Eski Roma, tarihi ile hala gündemde. Spartaküs´ün köleliğe karşı başkaldırdığı kollezyum(stadyum) günümüzde bütün gece ışıklandırılır.
Roma´da bütün meydanlar ve sokaklar heykellerle süslüdür. Eski Roma sütunlarla ve tarihi eserlerle ziyaretçilerin ilgi odağı. Batıdaki şehirlerde geniş meydanlar ve kafeler dikkati çeker. Geceleri şehirlerin sokakları gündüz gibi hareketlidir.
Geçtiğimiz günlerde televizyonda belgesel bir programda Kahire ve İskenderiye şehirlerini izledim. Ve gözlerim nemlenerek 1940´ların kentini aradım. Geçmiş yıllarda eski Mısır, M.Ö. yıllarında Atina´dan çok daha gelişmişti. Öyle ki tıp alanında beyin ameliyatı yapabiliyorlardı. Mısır Kraliçesi Kleopetra´nın Roma´yı ve Sezar´ı etkilemesi sıradan bir olay değil.
Peki eski Mısır gücünü nerden alıyordu? Felsefe ve kültürel gelişimden. Sezar Mısır´ı işgal ettiği zaman ilk işi İskenderiye kitaplığını yaktırdı. Neden? Çünkü aydın insanları tahakküm altında tutmak zordur.
Paris modern şehirler içinde özel bir yere sahip ve kentleşmenin merkezidir. Sanatla adeta dolup taşan bir şehir. Kültürle donanmış Paris tüm sokakları kitapçılarla, tiyatrolarla ve müzelerle kuşanmıştır. Sen nehrinin etrafı ise ressamlarla dolup taşar.
Edebiyatın bu kentte gelişmesi tesadüf değil. 18. ya da 19.yy´larda büyük kentlerin öne çıkmasında kültür belirleyici olmuştur. Victor Hugo Sefiller kitabı ile dünya edebiyatını sarstı.
Çarlık Rusya´sı Dosteyevski, Tolstoy, Çehov ile değişime uğradı. Çek yazar Kafka Davam romanında 1925-30´lu yıllarda tüm Avrupa´yı totaliter rejimlerin saracağı yönünde uyardı. Ufuktaki Dünya Savaşını adeta önceden haber verdi.
21.yy.´da bütün insanlığı tehdit deden doğa katliamını Çehov, Vişne Ağacı adlı romanında çevreci bir kişinin bahçedeki bir ağacın kesilmesine karşı verdiği mücadeleyi anlatır. Aslında dünya genelinde kentleşme kültür ile beslendi.
Genç Türkiye Cumhuriyeti başta Ankara olmak üzere bütün şehirleri üniversitelerle donattı. Ve en önemlisi Ankara Üniversitesi DTCF kapısındaki yazı; ´Hayatta en hakiki mürşit ilimdir´. Bu çağrı bütün dünya milletlerine genç Türkiye Cumhuriyeti´nin verdiği en güzel mesajdı.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —