Halit KATKAT


Emekçi ve Emeklilere Yapılan Zamlar ve Etkileri

Halit KATKAT


2025 Yılı çalışan ve emeklilere hükümetin vereceği maaş zamları belli oldu. Buna göre 2025 yılında en düşük emekli maaşı 12.500 TL, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine altı aylık zam yüzde 15,75. Memur ve memur emeklilerine yüzde 11,54 zam verildi. Burada hükümet bu insanların nasıl geçineceği ile ilgilenmiyor. Zaten en yetkili ağızdan “enflasyona ezdirmedik” sözünü bu kitleler de duydu. Enflasyon için rivayet muhtelif. Devlet vergilerine TÜİK’ in enflasyonuna göre yüzde 44 zam, kiralara yüzde 60 zam, asgari ücretliye yüzde 30 zam. Vatandaşın çarşı pazarda gördüğü yüzde 90 zam.

Hükümet Osmanlı usulü ulufe dağıtır gibi dağıtıyor. Hâlbuki bu insanlar çalışarak ülkenin üretimine ve kalkınmasına emek vermiş ter akıtmış insanlar. Bu insanlardan çalıştığı dönemde maaşlarından kesilen paralar emekli fonlarına yatırılmış olması gerek. Önceki hükümetler döneminde memur emeklilerinin fonlarından İzmir Efes Oteli, İstanbul Hilton oteli gibi gayrimenkuller alınmıştı. Emekli sandığına ait tüm gayrimenkuller satıldı. Şimdi “emekliye vermek için bütçede para yok” gerekçesi doğru değil. Hükümet çalışanlardan emekliliklerinde vermek üzere kesinti yapıyor ama onlardan kestiği paraları sermayeye aktarıyor. Çalışanların birikimlerini değerlendirme açısından hükümet kötü bir işletmeci, sermaye sahipleri açısından iyi patron.  

Hükümetin bu maaş artışlarını neye göre yaptığına kimse akıl erdiremese de hükümetin yaptıklarını ve temel felsefesini bileler tarafından bunun nedeni açıktır. Bütçeden pay ayırırken çalışanlara eli titreyerek, sermaye kesimine bol keseden vermektedir.

2025 Yılı için çalışanlara verilecek zamların yüzde 30'u geçmemesi Avrupalı ve yerli sermaye sahiplerinin ortak kararı olduğu anlaşılıyor. Sermaye sahipleri çalışanların maaş ve ücretlerini düşük tutmak için uğraş veriyor. Maş ve ücretlerin düşük tutulmasının sermaye açısından önemli getirisi de piyasada bol miktarda ucuz işgücü yaratmak. Pahalılıktan geçinemeyen, işsiz kalan, aç kalan emekçiler asgari ücretin altında ücretlere çalışmak zorunda kalacaklardır. Alım güçleri düşen emekçiler zorunlu gereksinimlerini bile kısmak zorunda kalacaklardır. Bu durumda küçük sermaye sahipleri de bundan etkilenecek ve iflaslar artacaktır. Piyasada mallar ucuzlama eğilimine girse de tüketiciler alım gücü yokluğundan alamayacaklardır. Üzücüdür ki 2025 yılının bize gösterdiği bunlardır.

Emekçilerin bu durumda ne yapılacağının yanıtını İzmir’de iş bırakan yirmi bin işçi ve 13 Ocakta iş bırakma eylem kararı alan memur sendikaları veriyor. Bu sistemden zarar gören ütün emekçilerin güçlerini birleştirerek taleplerini alıncaya kadar iş bırakmalarından başka çareleri yoktur.