Müslüm KABADAYI


EŞİTLİK OLMADAN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER OLMAZ

Müslüm KABADAYI


Siz, BM’nin New York’taki merkezinin bulunduğu arazinin ABD kartellerinden birinin başındaki John Rockefeller Jr. tarafından yaklaşık 69.000 metrekarelik bir arazi satın alındığını ve bu araziyi BM'ye bağışladığını biliyor musunuz? Ben yeni öğrendim. “Bunda ne var ki?” diyebilirsiniz. İkinci Paylaşım Savaşı’nda Alman faşizmini yenerek dünyada saygınlık kazanan Sovyetler Birliği karşısında ABD’nin güçsüz duruma düşmemesi ve emperyalist-kapitalist politikalarından sapmaması için Rockefeller’in bu manevrayı yaptığını biliyorsanız, “bunda ne olduğunu” kestirmeniz gayet basitleşir. BM kurulduğundan bugüne kadar ABD emperyalizmin Dünya’da hegemonya kurma stratejisinden hiç vazgeçmediğini, BM kuruluşları üzerindeki etkisini de güçlendirdiğini gayet iyi biliyoruz. BM merkezinin ve UNESCO’nun New York’ta, Dünya Bankası ve IMF’nin Washington’da bulunmasının ABD’ye büyük avantaj sağladığını bilmeyen var mı?
1945’te temeli atılan BM, II. Paylaşım Savaşı sonrası ortaya çıkan tablonun sonucudur. I. Paylaşım Savaşı sonrası nasıl Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) ortaya çıkmış ama yaptırım gücü olmadığı için 2. Dünya Savaşı’nın Sovyet ve Avrupa halklarına ağır bedeller ödetmesine engel olamamışsa, BM de Vietnam, Kore savaşlarına, AB-D emperyalizminin Afrika-Ortadoğu’dakiler başta olmak üzere birçok ülkenin işgal etmesini engelleyememiştir. Balkanlar’da, en son Filistin’de on binlerce insanın katledilmesine seyirci kalınmıştır. Bunun temel nedeni, BM’ye üye 195 ülkenin eşit biçimde tek temsil edildiği organ olan Genel Kurul’un aldığı kararların bir yaptırım gücünün olmamasıdır. ABD’nin Küba’ya 60 yıldır uyguladığı ambargo defalarca kınandığı halde ortadan kaldırılamamıştır. Sosyalist Küba’nın ambargoyla kolu kanadı kırılmak istenmiştir. İsrail siyonizminin Filistin halkına uyguladığı soykırım 5 aydır sürerken, silahlar susturulamamış, sorumlularıyla ilgili bir işlem yapılamamıştır. Kuvvet kullanma kararının verildiği tek organ olan Güvenlik Konseyi’ni oluşturan 5 ülkeden birinin vetosu bile, karar alınmasına engel olduğundan kaos güçlü olanlarca yürütülmektedir. Kimileri, bu temel soruna bir çözüm önerisi olarak Güvenlik Konseyi’ne Almanya, Hindistan, Brezilya, Japonya gibi ülkelerin dahil edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Devletler düzeyinde BM’de temsil edilen Dünya halklarının kaderi, 5 üye ülkeden 10 üye ülkeye çıkarılan Güvenlik Konseyi’ne bırakılmak istenmektedir. 195 ülkenin kaderini 10 ülkenin belirlemesinin neresi adildir? Değişen bir şeyin olmayacağı apaçık ortadadır.
BM’nin mevcut yapısını reforme etmeye yönelik gerek üye ülkelerden gerekse ağırlığı olan kuruluşlar, akademisyenler, sanatçı ve bilim insanlarından çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Bu konuda Nejat Doğan-Cenap Çakmak-Halil Kürşad Aslan derleyerek yayına kavuşturdukları “Birleşmiş Milletler: BM Sistemi ve Reformu” kitabı tarihsel ve güncel yönleriyle önemli bir referans kitabıdır. Siyasal Yayınevi tarafından 2014’te yayınlanan bu kitapta betimlenen BM’yi reforme etme girişimlerinden farklı olarak Zeynel Korkmaz arkadaşımızın öncülük ettiği Politeknik Dergisi (www.politeknik.de), BM’nin yerinin değiştirilmesine yönelik uluslararası bir kampanya hazırlık çalışması başlatmıştır. Hazırlık grubunun üyeleri ağırlıklı olarak Güney Afrika, İspanya ve Almanya’dan geliyor. Kendisiyle 5 Mayıs’ta Çankaya Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde “İnsan Hakları Perspektifinden 6 Şubat Depremleri Konferansı”nı düzenlemek için yoğun ve verimli çalışmalar yaptığımız Zeynel Korkmaz’ın öncülüğünde önemli akademisyenlerin başlattığı “YENI BIR BAŞLANGIÇ UNO GENEL MERKEZİNİN YER DEĞİŞTİRMESİ ULUSLARARASI KAMPANYA”ndaki şu vurgu çok önemsenmelidir: “BM'nin taşınması, bağımsızlıkları için büyük bedeller ödemiş olan bölgelerin artık geleceği şekillendirebilecek ve gerçek bir söz hakkına sahip olabilecek konumda olduklarının bir işareti olacaktır. BM'nin taşınması sadece eski dünyanın üstesinden gelme isteğini göstermek için ona yüz çevirmek anlamına gelmeyecek, aynı zamanda yeni bir yerde yeni ve demokratik bir ruhla yeniden inşa edilmesi gerektiği anlamına da gelecektir.” Zeynel Korkmaz’ın bu görüşüne, Dr. Xavier Diez (USTEC-STEs –IAC- Unió Sindical dels Treballadors d'Ensenyament de Catalunya) şu derinliği kazandırmıştır: “Bununla birlikte, temelde diplomatik ve güvenlik konularına odaklanmış bir oluşum olarak Birleşmiş Milletler'e ek olarak, Birleşmiş Milletler sisteminin ajanslarını, özellikle UNESCO, FAO ve WHO'yu dahil etme ihtiyacı daha uygun görünmektedir. Ve özellikle de OECD gibi uluslararası ekonomik örgütler ve özellikle de Bretton Woods sistemi, Dünya Bankası ve IMF gibi küresel kalkınma ve yoksulluk sorunlarından bir şekilde sorumlu olan örgütler. Sadece bir binayı taşımaktan öte, “modern sömürgeci zihniyeti” de değiştirmemiz gerekiyor.”
BM’nin yer değiştirmesinden daha önemli olan, “zihniyet değişikliği”nin hangi temellerde ve nasıl sağlanacağıdır. Bu açıdan BM’nin temeli, tüm üyelerin eşitliğidir ve tüm BM kuruluşları bu temelde Dünya’nın tüm bölgelerine yayılacak biçimde o bölgelerin en belirgin özelliklerine, olanaklarına ve ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Böyle bir Kampanya’nın ete kemiğe bürünmesi, Dünya çapında güçlenmesi ve sonuç alıcı aşamaya getirilmesi için duyarlı olanları harekete geçmeye çağırıyorum.