Adalet sistemi içerisinde cezanın infazını sağlayan hapishanelerin kuruluş nedeni iki temele dayanır. Hakkında suç isnadı olan kişinin yargılaması devam ederken toplumdan izole etmek ve günün sonunda ceza almışsa cezalarını tamamlamak üzere o kişileri toplumdan yine izole etmektir. Kuruluş amaçlarındaki hedeften de görüleceği üzere amaç yargılının verdiği cezanın infazı tamamlamaktır.
Hapishanede infazın tamamlanması ile beklenen murad kişinin yaptığı eylemden pişmanlık duyması, ıslah olmasıdır. Adalet sistemimizdeki hapishaneler tüm bu kitabi kuruluş amacı, beklenen faydalardan uzak olduğu gibi kıyısından bile geçmemektedir. Yargılaması tamamlanmış ve hakkında bir suç tanımı yapılmış, cezası belirlenmiş kişilere hapishaneler ekstra cezalar tanımlamaktadır.
Aziz Nesin’in Surname isimli eserinde Berber Hayri isimli bir karakter vardı. Berber Hayri küçük bir çocuğa cinsel şiddet uygulayarak ölümüne neden olur bu sebepten hapishaneye atılır. Kitap Berber Hayri’nin hapishanedeki değişimi üzerinden ön yargıları, suçu, suça iten nedenleri, cezayı, pişmanlık gibi insani duyguları sorgular. İdam cezası infaz edilirken Berber Hayri’ye son sözleri sorulur. Oda der ki “Suçu işleyen insanla astığınız insan aynı kişi değil.” Suça iten nedenlere çözüm üretildiğinde dönüşüm kaçınılmazdır.
İnsan hakları derneği 2024 yılı hak ihlallere raporunda 54 il 148 hapishaneden toplanan veriler 26 binden fazla ihlale işaret etmektedir. Haksızlığa uğramış ve bu sebeple öfkeli binler söz konusu. Bu insanlar tahliye olduklarında bu öfkeleri ile topluma karışıyorlar. Toplumsal hafızadaki resim hapishanede ortak alanda semaver etrafında saz çalıp türkü söylenen çiçek yetiştirilen bir yer. Bu resim televizyon dizilerinin yarattığı halüsinasyon. Aslında insanlık onuruna yakışmayan işkencelere maruz kalınan, yargının verdiği cezanın dışında cezalandırma mekanları haline dönüşmüş yerler. Üstat Sabahattin Ali’nin dediği gibi;
Burda çiçekler açmıyor
Kuşlar süzülüp uçmuyor
Yıldızlar ışık saçmıyor
Geçmiyor günler geçmiyor.
Derneğimizin faaliyetleri kapsamında kadın hapishanesini ziyaret ettik. Sayfalar dolusu hak ihlalinin yanı sıra çok can yakıcı cümleler duyduk. Kadınlar bir suça karıştıklarında maalesef aileden ekonomik bir destek göremiyorlar. Evli olanların birçoğunun eşi boşanma davası açıyor. Evli değilse çok az aile para gönderip ziyaret ediyor. Kadın toplumdan soyutlandığı gibi aile bağları da kopuyor. Derin bir yoksulluğa mahkûm ediliyor. Doğal olarak bağımlılık artıyor. Görüştüğümüz kadınlardan biri uyuşturucu satmaktan içeri girmişti. Babası yok ve tek yakını annesi idi. “Tahliye olduğumda kapıda çeteler beni bekliyor olacak” dedi. “Yattığım yıllar boyunca burada hiçbir iş yapmayı öğrenemedim. Eğitimim yok. Param yok. O çarkın içine girmekten başka şansım yok.” Hükümlü kadroları vardı. İş yerlerinin almak zorunda olduğu bir kotası vardır. Ben 25 yıllık meslek yaşantımda hep hapishane çalışmama rağmen hükümlü kadrosunda işe alınmış bir tek kadına dair tanıklığım yok. Pandemide tahliye olmuş ve İŞKUR’a başvuru yaptırdığım kadınlara dair henüz hiçbir girişimin olmadığına dair tanıklığım mevcut ama.
Görüştüğümüz bir başka kadın çeşitli suçlardan cezaları birleştiği için hapishane de bulunuyordu. Görevli kadın gardiyanlarının kendileri ile konuşma tarzını anlatırken, ‘ben fuhuştan içerde yatmıyorum’ diye başladı konuşmaya. Gardiyan bazı sorunları çözmeye çalışırken, genel olarak seks köleleri için kullanılan tabirle hitap ediyormuş. O da bunu hak etmediğini çünkü o suçtan yatmadığını söylüyordu ısrarla. Gardiyanın görevi çıkan anlaşmazlıkları çözmektir. Mahpuslara hakaret etmek değil. Diyelim ki fuhuştan alınmış yine ona bu şekilde hitap edemez. Kaba dayakla zaten ötekinin ötekisi kadınları cezalandırmanın bu topluma hiçbir faydası yoktur. Kadınlara tahliye olurken hapishaneye giren kadınla çıkan kadın aynı kişi değil dedirtmektir gardiyanın görevi. Olumlu anlamda. Gerçeklik şu ki hakaret, kaba dayak, yoksulluk, çaresizlikle tahliye olan kadın yine suç çetelerinin ağına düşmüş oluyor. Gündelik hayatında kamusal alanda yer edinmekte zorlanan kadının, hapishaneden çıktığında kamusal alanda yer bulmak konusunda hiç şansı olmuyor. Bu gerçekliği görmek ve kadınlar için hapishanelerin insanlık onurunun yok edildiği yerlerden güçlenerek çıktığı yerler haline dönüştürmek lazım. En özgür günlerde görüşmek dileğiyle. Tüm kadın mahpuslara selam olsun