Meral Tabakoğlu TOKSOY


HASSAS MEVZU

Meral Tabakoğlu TOKSOY


Dün Face’de dolanırken bir tanıdığın can sıkıcı paylaşımı dikkatimi çekti. Yakından tanıdığım, kız çocukları olan bir hanım. Son yıllarda bu gibi paylaşımları çok görmeme rağmen, ne oluyor bize diyerek, içimin daralmasına neden oldu. İnternet ortamında ünlü şairlere ait olduğu söylenen birçoğu da yanlış olan sözler karşımıza çıkabiliyor. Azıcık araştırınca çoğunun onlara ait olmadığını anlıyoruz. Tanıdığım hanımın paylaşımını eminim sizler de çok görmüşsünüzdür. Yine de tüm kadınlardan özür dileyerek aktarıyorum.

“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer, perdesiz ev de ya satılıktır ya da kiralık!”
Necip Fazıl Kısakürek imzası ile paylaşılmış.

Bunu paylaşan bir kadın…

Kız çocukları olan bir kadın…

Kız kardeşleri hatta kız torunları olan bir kadın…

Gençlik yıllarında örtüsüz gezen bir kadın ve kız çocuklarının hepsi de örtüsüz… Bu yazıyı paylaşırken bunların hiçbiri gözünün önüne gelmedi mi? Bu insanları incitme endişesi duymadın mı? Bu şekilde itham etmek hafife alınacak bir şey olabilir mi? Onlara söylenen söz sana da dokunmuş olmuyor mu? Ayrıca kızın, kız kardeşlerin de olmayabilir ama milyonlarca örtünmeyi tercih etmeyen kadın var. Bu kadınları ne ile itham ettiğinin farkında mısın? Dinimizin en büyük günahlardan saydığı “kul hakkı” iken kaç kişinin hakkını yediğini biliyor musun? Kim adına ne için yaptığını bilmeden, düşünmeden yapıyorsunuz bu paylaşımları biliyorum. İçeriğinin ağırlığının farkında mı değilsiniz, yoksa can yakma isteğiniz sağduyunuzu esir mi etti…

Bunun üzerine biraz araştırdıktan sonra, “NFK Vakfı’nın,” bu sözler Necip Fazıl’a ait değildir dedikleri paylaşımlarında, listenin başında bu söz yer alıyordu. Zaten kim söylemişse büyük bir saygısızlık ve hoşgörüsüzlükten öte hadsizlik etmiş!
Bir kesimi hedef alıp aşağılayan, hakaret içerikli bu gibi paylaşımlar suç sayılmıyor mu? Gazeteciler kalemini oynatmaya korkar hale gelmişken, yazdıkları yazılar didik didik edilip; halkı kin ve düşmanlığa tahrik ediyor, ayrıştırıcı, bölücü mesajlar veriyor diyerek cezalar yağdırılırken, açıkça yazılmış hakaret içeren bu sözlerin paylaşılmasına ne vakte kadar seyirci kalınacak merak ediyorum doğrusu…

Kişilerin giyim kuşam tercihleri bize uymadığı için bu kadar acımasızca itham etmek vicdan ve ahlakla bağdaşamaz. Hepsinden öte bunu din adına paylaştığını, yazdığını düşünenlere sormak lazım, hangi din bir insana böyle bir çamur atılmasına izin verir diye… Özellikle 1968 – 1980 yılları arasında had safhaya ulaşan sağ sol davaları yüzünden milleti ayrıştırıp düşman edenler, uzun zamandır da dini kullanarak dindar dinsiz ayrımıyla, masum görünen bir ev hanımını bile böylesi acımasız paylaşımlar yapacak hale getirmiştir.

Öte yandan, örtülü hanımlara da o düşünceye sahip olmayan kişiler tarafından aşağılayıcı, küçük düşürücü paylaşımların yapılması. Hem de aydın olduğunu savunan kişiler tarafından… Özgürlüğün her bireyin hakkı olduğunu savunanlar tarafından…

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu denmez mi?

Bize yapılmasını istemediğimiz şeyi biz de başkasına yapmayacağız konu bu kadar basit!

Adalet istiyorsak önce biz adaletli olacağız.

Yine İoanna hocanın dediğine geliyoruz. “Arkadaşlarının hakkını korumak değil, karşı olduklarımızın hakkını korumak marifet” diyordu. İşte o zaman gerçekten adaletli olduğumuza inanabilirim.

Mevzu gerçekten çok hassas. Örtünmeyi tercih eden ve etmeyen kadınlar bir arada birbirimizi koruyup kollayarak, başımızın içindeki düşünceleri önemsediğimiz o günlerin geleceğini umuyorum.

Bizi yine en iyi biz anlarız biliyorsunuz. Örtümüzün, ibadetimizin, inancımızın, kıyafetimizin, saçlarımızın malzeme yapılmasına izin vermeyelim
Konuşacak çok konularımız var birbirimizle…