Günümüzde ne zaman haber olarak gazeteleri okuduğumda bir olay beni üzüyor. Dünya genelinde bilgi sahibi olmak için gazeteler kaynaktır.
Çağımızda televizyon, bilgisayar, akıllı telefon okumayı engelledi. Teknoloji bir yerde geliştikçe kişi makineleşmeye dönüşüyor.
Aslında anlatmak istediğimiz ilginç haber geçtiğimiz günlerde Çevre ve Turizm Bakanlığınca Cumhuriyet gazetesinin haberine göre Haydarpaşa Sirkeci garı ihaleye açılıp değerini bulmayınca Bakanlık yeniden bölgeye göre değerlendirmede bulunacak. Genelde Haydarpaşa sonraları Sirkeci Garı artık kapalı.
Bir yangın olayı sonrası Haydarpaşa restore edilecek diye açığa alındı.
Tarihi Haydarpaşa Sirkeci Garının uluslararası kimliği var, şöyle; doğu-batı coğrafya bölgesinin birbirine bağlı demiryolu 1. Dünya Savaşı öncesi Osmanlı imparatorluğu ortadoğuya geçiş yolu yani uluslararası bağlantılı demiryolu tarihsel olarak geçmişle Türk-Alman dostluğunun belgesiydi.
Haydarpaşa Sirkeci Garları olarak tüm batı dünyasının Ortadoğu, Mısır ve Sudan’a kadar tek geçiş yolu.
Özellikle Şark Ekspresi batılı turistleri Ortadoğu’ya taşıyan beynelmilel özelliği var.
İngiliz yazar Agatha Christie, “Doğu Ekspresinde Cinayet Var” kitabına kaynak olup sinema tarihinin önemli bir filmiydi.
Haydarpaşa ile Sirkeci Garı İstanbul’un dünya şehri olduğu 1940 2. Dünya savaşı sürecinde Londro Victoria Garı kadar görkemliydi.
2. Dünya Savaşında Nazi Almanya’sından kaçan aydınlar için Türkiye bir sığınaktı.
İstanbul, Bizans-Anadolu kültürünün Batı dünyasına açılış kapısıydı.
1950-1960 yıllarına kadar ulaşım demir yolları ile sağlanıyordu.
Yıllar öncesi, Toros dağlarının doğal güzelliği dağların arasından geçen trenleri görüp çığlık atan çocuklar, haykırarak bize gazete atın sesleri hala kulaklarımızda bugün gibi çınlamaktadır.
Toroslar tıpkı İsveç Alpler gibi eşsiz tabiat görüntüsü, tek kelimeyle muhteşem bir tablo içinden geçilen bir yolculuğa dönüşüveriyordu.
Haydarpaşa garı merdivenlerinden inerken tarih kokan Çamlıca tepesi Ayasofya daha ilerde Kalamış sanki Münir Nurettin Selçuk’un unutulmaz sesi çağrı yapıyordu. “İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar” bizlere sanki beni unutmayın der gibiydi.
Avrupa yüzyılın ötesinde ve günümüzde tren yolculuğu hala öndedir. Hızlı demiryoluna geçiş yaparak güncelliğini korumakta!
Batı dünyasında şu anda otogarları yoktur. Şehir merkezlerin en önemli yerinde tren garları var tıpkı Mersin’de olduğu gibi.
Cumhuriyet yönetimi yoksulluk içinde demiryollarını demir ağlarla ördü ve haklı olarak yığınlar unutulmaz Onuncu yıl marşını haykırarak “Demirağlarla ördük anayurdu dört baştan”
12 Eylül döneminin Başbakanları Turgut Özal, Tansu Çiller demiryollarla ilgili söylemlerinde 'ulaşım, sosyalist ülkelerden alınmış eski bir sistemdir' diye yaklaşıyordu. Bizler kendimize şöyle bir sorgulama yaptık mı?
Acaba neden trafik canavarı can alıyor?
Söyler misiniz hangi yeniliği batıdan almadık, gecemizi aydınlatan elektriği ya da insan yaşamına hayat veren narkoz ilaçlarını?
Demiryolunun olmadığı yerler medeniyetin geri kalmış yerleridir.
Örneğin Çukurova’dan Konya ovasına trenlerin gelmesi sonucu Toros köylüleri ovaya trenle çalışmaya giderdi.
Kurtuluş Savaşı günleri cepheye cephane ne ile taşınırdı?
Ankara’nın başkent olmasında demiryolu belirleyici olmuştur.
Muhteşem Ankara Garı, dönemine göre hala, ihmal edilmesine rağmen modern görünüme sahiptir.
Kara yoluyla uzun yolculuk ne kadar sıkıcıdır. Trende insan çok daha özgürdür. İhtiyacımızı rahat karşılar ister oturarak veya ister yatarak uzun yolu kat etme imkanına sahibiz.
Büyük şair Yahya Kemal’e sormuşlar.
Üstad; Ankara’nn en çok neyini seversiniz?
İstanbul’a trenle gidişimi.
Geçmiş yıllar Ankara garında tarihsel buluşma Kuvayi milliye dönemi Halide Edip Adıvar İstanbul’dan kaçarak Ankara’ya gelişinde Mustafa Kemal tarafından Ankara tren garında karşılamasında Gazi;
-Ne iyi ettin de geldin, bize güç kattın!...
Ankara bir sığınak ve bir kurtuluşun umuduydu.
Trenler bir yerde dünya genelinde bulunduğu çağa damgasını vuran liderlerin doğuşuna öncülük etmiştir.
Hindistan bağımsızlık mücadelesini başlatan Mahatma Gandhi'nin politik yaşamı tren yolculuğunda doğdu.
Hindistan sömürge günleri Londra Oxford eğitimli Hint asıllı Mahatma Gandhi Güney Afrika’da bir şirketin avukatlığını yapmaktaydı. Ülkesi Hindistan’da yıllık izni bitmiş Güney Afrika’ya işinin başına dönmekteydi.
Normal biletini almış yolculuk yapmaktaydı.
İngiliz memur yolcuların bilet kontrolünü yaparken Hintli Avukat’a yanlış yere oturdun diye çıkışır.
-Sen yanlış yere oturdun, bu kompartımanda İngilizler dışında ki yabancılara yasaktır.
Genç Avukat, "Ben paramı ödeyerek biletimi aldım" diye itiraz eder.
İngiliz memur, Gandhi’nin başını yumruklayarak, bavullarıyla birlik aşağı atar.
Politik olmayan Mahatma Gandhi tesadüfen sömürge insanının ne demek olduğunu anlamaya başladı.
İngiliz bilmeyerek tesadüfen bir liderin doğuşuna vesile oldu.
Trenler, bazı tarihsel yolculuklara tanıklık etmekle birlikte, dünyanın gerek politik gerekse insan ihtiyaçları bakımından ne kadar önemli bir konuma sahip olduğunu tüm insanlığa göstermiş oldu.