Nurullah ER


HERKES YOKSULLAŞIYOR

Nurullah ER


Özdemir Asaf dizelerinde, 
“Bütün renkler aynı hızla kirleniyor/ Birinciliği beyaza verdiler” demişti.
Yaşıyor olsaydı şimdi de 'herkes yoksullaşıyor, ilk sırayı emeklilere verdiler' derdi belki.
Beyazın kirliliği ile emeklinin yoksulluğu arasındaki bağlantı birbirleriyle örtüşür. Ne beyaz kiri, ne de emekli yoksulluğu kaldıracak durumdadır. 
Birileri, beyaz gömleğindeki kir lekesiyle nasıl dolaşamazsa, emeklilerde yoksulluk lekesiyle yaşayamazlar.
Ne var ki, ekonomik düzen, insanı öğüten bir sisteme dönüştü.
En zayıf halkası olan emekliler dişlilerin arasında eziliyor.
Örgütlü olamayan, hakkını aramasını bilmeyen toplumların başına gelenleri yaşıyor.
Yoksulluk lekesiyle dolaşıyor.
Karanlıkta ışığın titrediği gibi titriyor.
Her gencin aşık olma hayalleri gibiydi emeklilik hayali.
Çalışırken beden yorgunluğuna yüklenen o ağrıları nasıl kaldırır atardı emeklilik hayallerinin ruhu.
Mevsimi sonbahar olsa da, altın sarısı olurdu dökülen yapraklarının rengi.
Emeklilik her çalışanın hayalidir. 
Ora da rahat etme, huzur bulma, mutlu olma hayalleri dolaşırdı hepten ... Uzun ve yorucu bir yaşamın yorgunluğunu üstünden atacaktı emeklikle.
Kendi olacaktı.
Ne var ki umduğu dağlara kar yağdı.
Hayaller bitince, umutlar sönünce insan çok yorulurmuş.
Sonu da bağıra bağıra susmak olurmuş.
Seçimlerin arefesinde emeklinin yoksulluğuna dair iktidar sabır temenni ediyor. 
'2024 yılını sizin yılınız ilan ettim, daha ne istiyorsunuz' dercesine.
Kuru kuru kadan alayım.
Muhalefet emeklinin yaşamına dair pazar hesabı yaparken, iktidar bu emekliyi tahrik etmektir diyerek karşı çıkıyor.
Siyasi iktidar suni gündemlerle emeklinin yoksulluğunu unutturmaya çalışıyor.
Asgari ücretin altında maaş alan, yoksulluk sınırında yaşayan emekliye sabır çekmeden başka iş kalmıyor.
Emekli yıllardır seçim döneminde siyasi partilerin popülist politikalarından, iktidarın hoş görünme politikalarından bıktı.
Söyledikleri hiçbir söz verilen vaat güvene vermiyor.
“Söz verme güven ver ki, söz vermene gerek kalmasın" demiş Mevlana.
Siyasi iktidarın verdiği 'ölme sürün zammı', sırtında yoksulluk lekesi olarak görülüyor.
İki emekli parkda güvercinlere yem atarken, birisi diğerine, “Şu güvercinlere ne zaman yem atsam siyasetçiler aklıma geliyor” demiş.
Diğeri, neden diye sorunca?
O  da; “Yerde dolaşırlarken elimizden yiyorlar, havalanınca başımıza s....lar” der.