Halit KATKAT

Tarih: 06.03.2025 09:03

İşçi sınıfı kendi gündemine odaklanmalı

Facebook Twitter Linked-in

İşçi ve emekçiler için birinci sorun ekonomik sorundur. Bunu yapılan anketlerde gösteriyor. Anketlerde Sizce ülkenin en önemli sorunu nedir diye sorulan soruya yüzde yetmişten fazlası “pahalılık” diyor. Elbette ülke nüfusunun çoğunluğunun asgari ücretine altında yaşadığı bir dönemde bu sonucun çıkması şaşırtıcı değil, Yoksulluğun ve işsizliğin aile kurumunu tehdit ettiği ve hatta parçaladığı bu dönemde bu yılın iktidar tarafından aile yılı ilan edilmesi tesadüf değil. Bunun yanında işçi ve emekçilerin önceliğini başka yönlere kaydıracak başka gündemlerin çıkarılması deneyimli burjuva parti ve yönetimler için zor değildir. İşçi sınıfını kendi hedefinden saptıracak gündemlerin bir kısmı, uyuşturucu, yangın, gasp ve çeteleşme gibi, ekonominin çöküşünden kaynaklı kendiliğinden olabilirken adaletsizlik, yolsuzluk, pahalılık ve Ana Yasa tartışmaları gibi bazıları da bizzat yönetimden kaynaklı olabiliyor. 

Bu günler de bunlara bir de Kürt ulusal hareketinin önderlerinin iktidardaki gerici ve ırkçı partilerle görüşmeleri eklendi. Bu görüşmelere katılanlar ve destekçilerinin en önemli argümanı “savaşın bitmesi ve barışın gelmesi” oluyor. Barış kelimesi elbette kulağa hoş gelen özellikle de işçi ve emekçiler için yaşamsal önemi olan bir kelime. Ama nasıl bir barış? Egemen sınıfların isteği, sömürülerini rahatça sürdürecekleri, sermayelerini alabildiğine artırdıkları, işçi ve emekçilerin kölece yaşadığı efendilerin huzur içinde yaşadığı bir barış. İşçiler için barış ise sömürünün olmadığı, işsizliğin, pahalılığın olmadığı, her dilden her inançtan emekçilerin bir arada kardeşçe yaşadığı bir barış. Görüldüğü gibi iki barış anlayışı birbirine taban tabana zıt. Bu uzlaşmaz çelişkinin çözümü iki sınıf arasındaki güç mücadelesine bağlıdır. 

Meseleye ulusal uzlaşmazlıklar açısından baktığımızda bugün emperyalizm koşullarında devletlerin bağımsızlığı, tekellere ve emperyalizme bağımlılığı ile sınırlıdır.  Buna birkaç örnek verirsek daha önce bağımsız görünen Libya, Irak, Suriye ve Filistin’in nasıl emperyalist çizmeler altında ezildiği ortada, Yenilerde Ukrayna’nın araç pilleri için hayati öneme sahip lityum, karbon gibi mineralleri barındırdığı için emperyalistlerle başı dertte. Bağımsız görünen devletlerin de ya kendisi emperyalist ya da tekellerin finansal bağlantıları ile eli kolu bağlanmış durumdadır. Ulusal burjuvazinin önderliğinde bağımsız devlet kurma işi yüzyıl önce bitmiştir. Çünkü emperyalist tekeller bu gün her yere özgürlük değil egemenlik götürmekte ve her kara parçasına egemen olma çabasındadırlar.    Bu bakımdan emperyalizme karşı en tutarlı ve kararlı mücadele verecek ve barışı sağlayacak sınıf işçi sınıfıdır. 

İşçilere söyleyeceğim: Bırakın burjuvalar kendi gündemleriyle uğraşsınlar, siz kendi sınıf sendikalarınızda, kendi ilkelerinizle kendi amaçlarınız doğrultusunda yürüyün.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —