Son üç yılın gündemi değiştiren olaylarına baktığımızda 2022 yılı ortalarında orman yangınları ve bu yangınlarda hükümetin sorumluluğu gündemdeydi.
Ülkenin çeşitli yerlerinde, özellikle de lüks binaların, rezidansların yapılıp getirim elde edilebilecek yerlerinde çıkan yangınlar ve hükümetin zamanında müdahale edemediği konuşuluyordu.
2022 Yılı sonunda Sinan Ateş cinayeti ortaya çıktı ve yangınlar unutuldu.
2023 yılı şubatında deprem felaketinin çıkması orman yangınlarını unutturdu ama bu defa hükümetin depremdeki ihmalleri, inşaatların imar mevzuatına uygun yapılmadığı gündemde konuşulmaya devam etti.
Deprem elbette hükümetin iradesi dışındaydı ama yapıların sağlam yapılmaması ve denetlenmesi hükümetin sorumluluğundaydı. Bu gündem de hükümetin iktidarını sarsacak boyuttaydı. 2023 yılı boyunca bu konuşuldu. Hükümetin küçük ortağını yakından ilgilendiren Sinan Ateş cinayetinin kim tarafından neden işlendiği karanlıkta kaldı.
2024 yılına gelindiğinde ağustos ayında hunharca işlenen ve kim tarafından ve ne için işlendiği belli olmayan 8 yaşında bir çocuğun katli gündemde başköşeye oturdu.
Bu olay daha çözülmeden yakınlarda ortaya hastanelerde yeni doğan çetesinin işlediği bebek cinayetleri konuşulmaya başladı. Olay bir yıl önce CİMER’e yazılan bir başvurunun yeni ortaya sürülmesiyle gündem oldu. Bu hastane sahiplerinden bazılarının bakanlık yapmış olması hükümeti daha çok sarsma eğilimindeyken ve olay ülkenin başka yerlerinde de ortaya çıkmaya başlamışken gündemi değiştirmek için “İsrail bize saldıracak” konusunu gündeme getirdiler. Bunun kamuoyunda inandırıcı bulunmaması üzerine bu defa hükümetin küçük ortağı Bahçeli'nin Öcalan çıkışı gündeme getirildi. Bu da diğer gündemleri örtme eğilimi taşıyor. Acaba bütün bunlar tesadüf olabilir mi?
Bütün bunlar, seçmen tabanında desteğini kaybeden hükümetin iktidarda kalma politikası olarak görünüyor. Öcalan çağrısı daha önce denenmiş ama sonuçlandırılmamış “açılım” politikasının bir tekrarı ya da devamı gibi görünse de aslında kendi iktidarlarını ayakta tutmalarının bir manevrasıdır.
İşçi ve emekçiler bu gündemlerin, kendi gündemlerinin önünü karartma anlamına geldiğini bilerek, kendilerinin esas gündemi ola geçim sıkıntısı, işsizlik, sendikasızlık gibi konuları dikkate alarak sınıf sendikaları oluşturmaya ve sendikalar arası sınıf dayanışması yapmaya ağırlık vermelidirler.