Halit KATKAT


İşçiler ve sendikalar için örnek bir mücadele

Halit KATKAT


İnsanların birlik olma, birlikte hareket etme gerekliliği; talepleri ve maddi ihtiyaçları ortaklaştığı zaman ortaya çıkar. Bunun en belirgin örneği olarak sendikaları, meslek odalarını ve kooperatifleri gösterebiliriz. Bu örgütlenmeler maddi çıkarlar temelinde kurulduğu için bu örgütlerin üyeleri hiçbir siyasi, ulusal ya da inanç ayrımı gözetmeksizin ortak birlikler oluşturup ortak eylemler yapabilirler. Ama siyasi, dini ya da ulusal birliklere baktığımızda bunların hiçbiri emekçilerin birliğini sağlamada başarılı olamayacağını hemen görürüz. Siyasi bir parti, hangi görüşten olursa olsun, kendi siyasi görüşüne inandırabildiği bireyleri bir araya getirebilirken o görüşte olmayanları dışarıda bırakır. Aynı şeyi inanç birliği ya da ulusal birlik için de söyleyebiliriz. Bu bakımdan inanca, siyasete ve ulusa dayalı birliktelikleri savunanlar esasında işçi ve emekçiler arasında bölünmeye neden olurlar. Sendikalar, odalar ya da kooperatifler içindeki seçimlerde yapılan bu ayrımları düşünün…

Yılın başında asgari ücrete yüzde 30, emekli maaşına yüzde 15.7 zam yapıldı. Buna karşın Kiralara yüzde 60, devletin halktan topladığı vergilere, yani yeniden değerleme oranına yüzde 42 zam yapıldı. Merkez Bankası faiz oranını yüzde 47,5 yaptı. Enflasyon neredeyse yüzde 100’e yaklaşıyor. Özel sektörde işçilere zam yaparken asgari ücreti baz alıp yüzde 30 zam yapıyor.    Antep işçisinden de yüzde 30’luk ücret artışına evet demesi isteniyor. Bırakalım okul masrafları gibi diğer giderlerini, ne kirasına ne çoluğu çocuğuyla beslenmesine bile yetmez bu para. Tıpkı 200 yıl önce olduğu gibi, işçilerin mücadele içinde bizzat kendilerinin kurup örgütledikleri BİRTEK-SEN sendikasının Genel Başkanı İşçi Mehmet’i kaçıncı kez gözaltına almaktadırlar? İşçi Mehmet’in gece-gündüz demeden işçilerin birleşmesi için elinden geleni yapan, işçilere önderlik yapmaktan başka amacı olmayan bir işçidir.

Patronlara her şey serbestken işçi Mehmet’in işçileri fabrika önlerinde toplaması bile yasaklanmıştır. İşçi Mehmet de bu yüzden gözaltına alınmış. Adalet bunun neresinde?
Yine de evdeki hesap çarşıya uymamaktadır. İşçilerin ortak bir hafızası oluşmaktadır. Fabrikalarda direniş komiteleri kurulmuştur. Patronların grevci işçilerin yerine işbaşı yaptırmak istediği işçiler çalışmayı kabul etmemektedir. Üstelik grev ateşi sadece Antep’te yanmamaktadır. Düşük zamları kabul etmeyen İstanbul, Kocaeli, Gebze işçilerini de sarmaktadır.

İşçiler için en etkin mücadele "birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için" ilkesini tüm sendikaların hem tek tek işçiler için hem de sendikaların kendi aralarında yaşama geçirmeleridir.