Nurullah ER


İSKENDERUN’UN SORUNLARI

Nurullah ER


İskenderun’un sorunları konulu toplantı 25 Mayıs Cumartesi günü Mar- Der Başkanı Salih Bayar’ın organizesi, Sanayi Ticaret Odası Başkanı Levent Yılmaz’ın ev sahipliği, bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, Sanayi ve Ticaret Odasında yapıldı.

Mar- Der Başkanı Salih Bayar böylesi bir sorunun 2008 yılından bu yana gündemlerinde olduğunu, zaman zaman girişimlerde bulunarak toplantılar yapıldığını, fakat bazı nedenlerle belli yol kat edemediklerini belirtiyor.

İskenderun sorunlu duruma gelmiş ki buna gerek duyuluyor. Böylesi önem arz eden bir konuyu gündeme getiren, bu konuda uğraş veren herkesi kutlamak gerekir.

Toplantının amacı, sorunların çözümü değil, tespiti.

Toplantıyı iyi niyetli, yapıcı bir girişim olarak görüyorum. Ne var ki ülkemizde hiçbir şey başladığı gibi sonuçlanmasa da, böylesi bir girişime destek vermek, katkı sunmak bence her sivil toplum kuruluşunun amacı olmalı. Sivil toplum kuruluşları zaten bu amaç için vardır. Demokrasinin gelişmesinde büyük görevler düşüyor. Bizde her ne kadar yetkililer  bu tür kuruluşlara burun ucuyla baksa da, küçümsense de demokrasilerde yeri tartışmasızdır. Bu tabi biraz da sivil toplum kuruluşlarının faaliyetiyle ilgilidir. Sivil toplum kuruluşlarının günümüzde tabela derneği, sendikası olmaktan kurtulması gerekir.

Herkesin bildiği gibi bir şehrin sorunlarının çözümü devlet yetkilileri, iktidar sözcüleri ve yerel yöneticiler olarak bilinir.  Her şehir gibi İskenderun’unda sorunları geçmişten bu yana gelmektedir. Deprem sonrası daha da artmıştır.  Bunu bilmeyen, görmeyen yoktur. Vatandaşın örgütlü ve dayanışmacı sorun çözme kültürü ve geleneği olmadığından genellikle sorunlara bireysel çözüm aranmaktadır. Günü birlik, kaymakamlık, devlet daireleri, belediyeye, AFAD’a giren çıkandan geçilmiyor. Hepsi de bugün git yarına gel mantığıyla yürüyor. Bu süreç içersinde vatandaşın, şehrin sorunu katmerleşerek büyüyor. Vatandaşın öncelikle sorun ortaksa, çözümde de ortaktır bilincini taşıması gerekmektedir. Bunu da örgütlü olduğu dernekten ya da sendikadan kendi adına istemesi gerekir.

İskenderun’un sorunları kocaman bir kar topu. Görüntüsü hiç iç açıcı değil. Sorunlara çözüm bulunursa şehir daha yaşanası bir hal alır, insanlarda daha mutlu olur.  Çözümü, önceliğine göre kısa vadeden, uzun vadeye yaymak gerekir. Aç insana, barınma sorunu olana; turizimden, sanayiden bahsedemezsiniz.  Bu dağın ardını göstermeye benzer. Herkesin bildiği, deprem çok acılar yaşattı, evsiz barksız bıraktı. Ayrıca arkanda bir gücün olmazsa masaya oturamazsınız, otursanız da eli boş dönersiniz.

Toplantıyı organize eden Mar-Der, İskenderun’da faaliyet gösteren 300 dernek olmasına rağmen, 20 derneğin katıldığını, 20 meslek odasından 1’inin, 57 İTSO Meclis üyesinin 5’inin, 45 muhtardan 2’sinin, 30 sendikadan da 2 sendikanın toplantıya geldiğini ve toplantıda 65 katılımcı olduğunu açıklıyor.

Tarih de belli bir yeri olan,300 bine yakın nüfusu bulunan, binbir sorunla boğuşan İskenderun’un, bu kadar örgüt yapısını bağrında  barındırmasına  rağmen böylesi ciddi bir soruna karşı, sivil toplum kuruluşlarının duyarsızlığına insan pek bir şey diyemiyor.

Sivil Toplum kuruluşları, resmi kuruluşların dışında kalan, üyelerinin desteği ve gücüyle sorunların çözümü konusunda resmi kuruluşlar üzerinde ikna ve baskı unsuru olan, üyelerinin aidatlarıyla ayakta kalan kuruluşlardır. Amacı, herkese yardım ve halkın kendi örgütü içinde kendisini ifade etme özgürlüğüdür.

Sivil Toplum Kuruluşları, demokraside siyasi iradeyi ve iktidarı en çok etkileyen kuruluşlardır. Birilerininin burun kıvırdığı kadar küçümsenecek değildir. Üç beş metre karelik alanda,bir tabela, bir masa, üç beş sandalye de değildir. Yıllardır seçildiği koltuktan kalkmayan yöneticilerin yer aldığı, duyarsız, ilgisiz üyelerin bulunduğu, adı var kendi olmayan dernek hiç değildir. O, kamuoyunun gözü kulağıdır, vicdanı kalbidir, toplumun refleksidir.

Mar- der ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası bir sivil toplum kuruluşu olarak  İskenderun’un sorunları konusunda başlattığı bu toplantı bir ihtiyaçtan doğmuştur. Belliki şehri yöneten sorumlular yeterince sorunlara eğilmemişler, depremle birlikte de aratarak çoğalmıştır. Kendini Sivil Toplum Kuruluşu olarak adlandıran tüm derneklerin, sendikaların, odaların bundan sonra yapılacak toplantıya katkı sunup, çözüm önerileri getirmeleri gerekir. Bu demokrasinin olmazsa olmazıdır.