(14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ ANISINA)
Geçmiş yıllarda okuduğum aşk edebiyatı kitabında başlık kısmında bir cümle vardı. Sevdalanma hakkında yazı yazmak okyanusa su taşımaya benzer.
İnsanoğlu için sevmek ve sevdaya tutulmanın zaman ve mekânı hiç belli olmamıştır. Aşk bir rastlantı, aniden bir güzel karşınıza çıkabilir ve bir bakışla kalbiniz çarpmaya başlar.
Tıpkı bestekâr Selahattin Pınar’ın bestesinde ki gibi;
“Bir bahar akşamı rastladım size, sevinçli bir telaş içindeydiniz. Derince bakınca gözlerinize ah daha önce neredeydiniz” ya da “bir güzel göz beni attı bu derin sevdaya”
Yakın tarihte yaşanmış ilginç bir kadının aşkı nedense kapalı kaldı.
Mustafa Kemal’in eşi Latife Hanım’ın ölümsüz sevdası Atatürk’le olan kısa evlilik yaşamı Latife Hanım, Fransa’da eğitim görmüş burjuva kökenli Uşakzade soylu Batı eğitimli Latife Paris’te yaşadığı yıllar Mustafa Kemal’in resimlerini gazeteden kesip saklıyordu. Onun altından rozetini kolye olarak göğsünde mezara kadar taşıdı.
İzmir’in kurtuluş günleri 9 Eylül’e kadar Mustafa Kemal’i takip etti ve bir gün latife Hanım Paris’i terk ederek kurtuluşu yaşamak için dönüş yaptı. Aradan geçen kısa zaman içinde bir gün Gazi tesadüfen aristokrat Uşakzade ailenin misafiri olur.
Yıllardır onun hayaliyle yaşayan Latife’nin rüyası gerçekleşti.
Uşakzade ailesiyle tanışan Atatürk, Latife’nin batı giyimli zarafeti köşkteki kütüphane Gazi’yi etkiler. Anne Zübeyde Hanım’ın hastalığı oğluna; Oğlum senin mutlaka evlendiğini görmek istiyorum ben hastayım günlerim sayılı, süreci değerlendiren Latife Hanım ilk işi hasta olan Zübeyde Hanım’ı İzmir’de köşkte misafir eder.
Zübeyde Hanım’a özel sağlıkçı, bakımcı hastayla ilgilenir. Anne Zübeyde Hanım’ın istemiyle evlilik gerçekleşir. Mutlu mesut günler kısa zaman sonra Latife aristokrat bir yapıdan gelen Mustafa Kemal’i evcilleştirmek ister. Kafası yeniliklerle dolu önder eşinin etki alanına girme nedeniyle sürekli tartışmalı bir beraberlik sona erer.
Latife Hanım’ın hırçınlığı büyük aşkını engeller.
Mustafa kemal evlilik yaşamında Latife’nin Gaziyle uyum sağlaması gerekirken özel yaşam istemi evliliği sonuçlandırdı.
Latife Hanım zaman içinde olgunlaşır. Ben onu anlayamadım diyerek kendini yargılar.
Şimdi Atatürk’ün yakın arkadaşı Salih Bozok’a barışmak için mektup yazar, mektubu okuyalım;
“Muhterem Salih Efendi, sizleri o kadar göreceğim geldi ki, sizleri gördüğüm zaman boynunuza sarılacağım. Sakın benim deli olduğumu sanmayın, geceleri uyku uyuyamıyorum. Muhterem Salih Efendi, sen benim babam sayılırsın, ben çok gençtim, tecrübesizdim, eşimi anlayamadım, acaba Paşam büyük dava adamı beni mazur görmez mi? Zaman zaman kendimi yargılıyorum ama hayatta herkes yanlış yapabilir.
Muhterem Salih Efendi kendimi çok suçluyorum, acaba eşim benim genç yaşımdaki tecrübesizliğime dayanarak beni affetmez mi?
Acaba ona gönderdiğim mektupları alıp okudu mu?
Muhterem Salih Efendi, Paşam, eşim o mektupları okumadıysa o mektupları yırtın atın, hasta kalbim o mektupların Gazi tarafından ret edildiğine kalbim dayanamaz.
Mustafa Kemal, Latife’nin yazdığı duygusal mektuplara cevap vermedi.
Atatürk evlilik ile ilgili yakınlarına, hayatımda yaptığım en büyük yanlış evlilik olmuştur.
Aslında Latife politik ve aydın bir kişiydi. Mustafa Kemal çağın önünde giden kurtuluş sonrası önünde laik Cumhuriyet vardı.
Yeniliklerle dolu olan lider gece uykularını kaybetmiş yeni insana geçiş hedefinin hazırlığı içindeydi.
Mustafa Kemal’in Ankara günlerinde yakın akrabası genç ve güzel bir kadın vardı, Fikriye olağan batı eğitimli Mustafa Kemal’e bir mürebbiye gibi baktı. Fakat Fikriye ölümcül bir verem hastasıydı ve günleri sayılıydı.
Latife bir gün hasta Fikriye hanımın gururunu kırdı. Fikriye bu katılığı içine sindiremedi ve kafasına kurşun sıkarak intihar etti. Mustafa Kemal bu olayı hiç unutmadı tıpkı bir kanayan yara gibi.
11 Kasım 1938 Atatürk’ün ölümü üzerine Avrupa’da, İsviçre Alplerinde bir hastanede tedavi gören Latife Hanım batının saygın basını Time’de vardı. Büyük paralar teklif ederek Latife hanımın Atatürk’le ilgili özel yaşamıyla anılarını yazmasını istediler ancak Latife Hanım bu istekleri ret ederek kalbine gömerek beraber götürdü.
11 Kasım 1938 Cumhurbaşkanı İnönü’ye yazdığı mektup;
“Muhterem Şefim, bu sabah aylardır yatarak tedavi gördüğüm bir hastanede batı basını gazeteleri okurken büyük Atatürk’ün ölüm haberini okudum ve beynimden vurulmuşa döndüm.
13 senedir çektiğim azabı bütün vicdanımla görmüş beni her surette korumuş olan siz Paşam zatıalinizin bu büyük felaketine kadar sarsıldığımı tahmin edersiniz.
Şu anda sayın paşam benim millet memleket için teselli eden onun taşıdığı ağır mesuliyet sizin omuzlarınıza yüklenmiş oluyor. Size en derin samimiyetimle hitap ettiğimi bilirsiniz.
Tüm içtenliğimle muvaffak olmanızı dilerim ve sıhhat ve uzun yıllar dillerim. Hasta kızınızı himayenizden mahrum etmeyin, mübarek ellerinizden öperim, Latife”.
Soylu Latife Mustafa Kemal’e layık onun eserlerine bağlı, Cumhuriyet aydını olarak yaşama veda etti.
Not: Tarihi bir olay Atatürk’ün maaşı trenle Ankara’ya götürülüyor. Onu Ankara tren garında beleyen Cumhurbaşkanı İnönü ağlayarak yanında dostu Başbakan Dr. Refik Saydam’a, Doktor;
Devrimleri yapan adam şu anda Dolmabahçe’de tabutun içinde sevdiği Ankara’ya gelmek üzere, buna nasıl dayanacağız söyler misin?
İnsan sevgisini anlatırken Paris’te eğitim gören yurtsever genç Latife aşık olduğu mitolojide yaşayan kahramanlar gibi Egeli Mustafa Kemal’e İzmir’e kurtuluşa koştu.