Nurullah ER


KANADI KIRILAN ÇALIKUŞU

Nurullah ER


Çalıkuşu, en küçük, en hareketli, daldan dala konan, çalıdan çalıya sıçrayan, durmadan öten; kanatları zeytin yeşili, göğsü gri, tabiat ananın en sevimli ve dostu bir kuştur.

Çalıkuşu, her ne kadar bir kuş türü olarak bilinse de aynı zamanda Reşat Nuri Güntekin’in edebi bir romanı. Roman kahramanı, Feride adlı genç kız; kadının adı var, kendinin olmadığı bir coğrafyada, toplumda, kültürde öğretmen.

Cumhuriyet döneminin en önemli romancılarından Reşat Nuri, aynı zamanda öğretmen. Romanda, her ne kadar Osmanlının son zamanlarının toplumsal sorunlarını anlatsa da esas olarak dönemin eğitim modelini, öğretmenliği, cehaleti, bir kurgu halinde eleştirel olarak ortaya koymuştur.

Mustafa Kemal’in anılarını yazan yazarlar, geceleri çadırında Çalıkuşu romanını okuduğunu ve çok beğendiğini, aynı zamanda “İsmet’e verin o da okusun” dediğini yazarlar.

Reşat Nuri, Çalıkuşu romanında Osmanlı dönemininin son yıllarını konu alsa da, romandaki Feride öğretmen, Cumhuriyetle gelen aydınlanmanın ışığı olmuştur.

Yeryüzününün derinliğini, uzayın sonsuzluğunu düşünerek yaşayan tek canlı insanoğludur. Zaman zaman içgüdüsel  davransa da yaşamını ve dünyayı eğitimden aldığı bilgiyle şekillendirmiştir. İnsanı bilgilendiren, öğreten, ona çağın koşullarına göre bir yaşam davranışı kazandıran öğretmenlerdir. Öğretmenlik mesleği insanlık tarihiyle yaşıttır.

Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş ve Kuruluş ruhu üzerine inşa olmuştur. Özü;  bağımsız, laik, çağdaş toplum yaratmadır.

Atatürk, “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Öğretmen, öğrettiğinden ziyade; yetiştiren, terbiye eden, öğrencinin içindeki cevheri açığa çıkarandır. Ona hak ettiği değeri vermeyen, fedakarlığına vefa duymayan hiçbir toplumun geleceği yoktur” diyerek, Cumhuriyetin yaşaması için gerekli olan eğitimin ve öğretmenin önemini vurgulamıştır. Yolsuz, okulsuz, en ücra köylere at sırtında heybesinde kitap taşıyan, kız çocuklarını okutmak için çaba sarfeden Feride öğretmenler, Sıdıka Avar öğretmenler ve isimsiz yüzlercesi Anadolu köylerinde eğitim seferberliği başlatmışlardır. Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı, Köy Enstitüleri Müdürü Hakkı Tonguç’un gayretleriyle kurulan köy çocuklarının okuması, öğretmen ihtiyacının giderilmesi için açılan Köy Enstitülerinden  mezun olan öğretmenler, Anadolu’nun en ücra köşesinde aydınlanma ışığını Anadolu ateşine döndermişlerdir. Nüfusun en yoğun yaşandığı köylerde, köy çocuklarının okumasını, köylünün aydınlanmasını sağlamışlardır.

Aydın öğretmen tipi Cumhuriyetle ortaya çıkmıştır. Bu aydınlanma ışığıyla Cumhuriyet, Cumhuriyet olmuştur. Köy Enstitülerinin kurulmasıyla köylünün aydınlanmasını, çağdaş dünyada yerini almasını, kalkınmasını istemeyen toprak ağalarının, tarikat liderlerinin, aşiret reislerinin siyasi  baskısının kurbanı olarak kapatılmıştır.

Son yıllarda eğitimde ciddi şekilde bir bozulma yaşanmaktadır. Eğitim ve öğretmen sorunu en çok tartışılan, konuşulan bir konu haline geldi. Bu bozulmayı 22 yıldır iktidarda olan, siyasi partinin bakanları da görmüş olmalı ki, her gelen bakanın yeni bir eğitim modeli ortaya koymuştur. İnsan düşünmeden edemiyor. Bu bakanlar bozulmuş eğitim sistemini düzeltmek için mi, yoksa var olanın daha da bozarak içinden çıkılmaz bir hal alsın düşüncesiyle mi bunu yapıyorlar? Günahı boyunlarına. Her düzeltilen eğitim sistemi bir iki yılda tekrar masaya yatırılıyorsa, eğitim sistemi daha da bozuluyorsa, öğretmen itibar kaybı yaşıyorsa burada iyi niyet aranmamalı.  

Mevcut Milli Eğitim Bakanı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” diye bir eğitim sistemini tartışmaya açtı. Bu sistem tarihin en iyi modeli diye göklere çıkarıyor. Ne var ki, siyasi partilerden, eğitim sendikalarından, bilim insanlarından art arda eleştiriler geliyor.  Bu modelin, siyasi içerikli ve bir ÇEDES projesi olduğunu söylüyorlar. Bu projeyle öğretmenlik sertrifakası bulunmayan din adamlarının, abla, abi vasıflı gönüllü üniversite öğrencilerinin kendilerini çevre gönüllüleri olarak  lanse ederek, değerlerine sahip çıkıyor göstererek sınıflara girerek çocukları, camilere, kuran kurslarına, mezarlıklara götürerek, çevre duyarlığını inanç duyarlılığı, manevi kültür duyarlılığına sokarak, mevcut eğitim sisteminin laik, çağdaş, pozitif bilimlerden uzaklaştırılarak ülkenin geleceğinin karartılacağını öne sürüyorlar.
Bakan bu eleştirileri ciddiye alacak mı, yoksa dediğim dedik çaldığım düdük misali gecikmeden uygulamaya sokacak mı?
Cumhuriyet Türkiye'sinin eğitim modeli Çalıkuşu öğretmen tipler, Köy Enstitüleri modeli üzerine inşa edilmiştir. Cumhuriyet aydınlanması bu modelle olmuştur. Ne var ki, Köy Enstitüleri gerici kesimlerin, oy kaygısı yaşayan siyasi partilerin girişimiyle kapatılmış, Çalıkuşlarının kanatları yolunmuştu. Bu modelle Çalıkuşlarının kanatlarının kırılacağı görülüyor. Ne var ki, çalıkuşunun kanadı kırılsa da, öldürülemez, nesli tüketilemez. Doğa, dostunun dostu, düşmanın da düşmanıdır.