Halit KATKAT


KENT SORUNLARI NASIL ÇÖZÜLECEK?

Halit KATKAT


Yerel seçimlere bir aydan kısa bir süre kaldı. Partilerin ve bağımsız adayların çalışmaları ve vaatleri ya da projeleri havada uçuşuyor. 
Seçimi kazanmak için halka verilen sözler seçimden sonra tutulacak mıdır? Bu meçhul. Çünkü bugüne kadar yapılan seçimlerde görülen, verilen sözlerin tutulmadığı yönündedir. Nasıl olsa sözünü tutmayana bir şey olmuyor. Gelecek seçime kadar zaten seçmen tarafından unutuluyor. Bu yüzden de adaylar gerçekleştiremeyecekleri sözleri rahatlıkla vermektedirler. Zaten başkan adayları tek başına söz vermesi bile o sözün tutulmayacağı anlamına gelir. 
Oylar tek kişiyi seçme yönünde kullanılır. Ama iş çok kişiyle yapılır. Belli kadrolarla yapılır. Eğer verdiğiniz sözler alttaki kadro tarafından benimsenmiyorsa o sözü yerine getiremezsiniz.
Gazetemizin haberine göre İskenderun'da yirmi parti ve üç de bağımsız aday seçime giriyor. Daha fazla aday da girebilir. Fazla adayın girmesi burjuva demokratik sisteminin bir sonucudur. Ama çok adayın, çok partinin seçime katılması demokrasi göstergesi değildir. Seçme ve seçilme hakkının varlığı demokrasi göstergesi değildir. Halk için demokrasi halkın, kararlara, yönetime ve denetleme işine katılmasıdır. 
Beş yılda bir oy verip, kazanan adayın hangi kararları alacağını, sözünde durup durmayacağını değerlendirmeyi beş yıl sonraki seçimi beklemek halkın vergilerinin ve zamanının çarçur edilmesi demektir. Zaten bu yirmi üç adayın söylediklerinin analizinin doğru bir şekilde halk tarafından yapılıp ona göre karar verilmesi mümkün de değildir.
Yerel yönetimlerden bugün için halkın talepleri, kentin içinin ve havasının temiz tutulması, depreme dayanıklı evler, ödeyebileceği kadar kira, çeşmelerinden içilebilir temiz suyun akması ve bedelsiz verilmesi, kent içi hızlı ve ucuz ulaşım; ucuz ve hatta bedelsiz elektrik. 
Bu talepler işçi ve emekçi halkın genel talepleri. Peki bugün aday olanlar bunun ne kadarını yerine getirebilirler ya da vaatlerinde bunlardan kaçı yer alır? 
Bunları gerçekleştiremeyeceklerini ben de biliyorum. Ama halkın refahı için bu taleplerin zorunlu olduğunu da biliyorum. Ama adaylar hangi partiden olursa olsunlar seçildiklerinde sermayenin çıkarları doğrultusunda kararlar vereceklerini, sistem gereği buna mecbur olduklarını da biliyorum. Şunu da biliyoruz ki adaylar beş yıllığına seçilmesine karşın beş yılın çok ötesinde kararlar alabilmektedir. Maden arama izinleri ve imar izinleri örneklerinde olduğu gibi...
Sonuç olarak yukarıda konu edinilen sorunların halktan yana çözülebilmesi için “iyi, dürüst, doğru, çalışkan, bilgili, eğitimli vb.” olan bir insana değil, bu sorunları halkla birlikte ve halk için çözecek bir sisteme ihtiyaç var. 
O da her zaman yazılarımda belirttiğim gibi sendikalar, kooperatifler, meslek odaları ve muhtarların yer aldığı ve bütün yetkileri elinde bulunduran kent meclisi ve kent konseyleri gibi halkın denetiminde olan organlara ihtiyaç var. Bunu yapacak olanlar da yine yukarıda sayılan bu örgütler olacaktır.
Gerçekleştirmek hedeflemekten geçer...