Hafıza, bellek gibi sözcükler, yalnızca bilgisayara ait terimler gibi algılanıyor günümüzde. Kuşku yok ki bilgisayar – henüz- insan beyninin ilkel bir modellemesi. İlkel demem kuyruğu dik tutma çabası da olabilir, yapay zekâ alanındaki çalışmalar baş döndürücü bir hıza sahip.
Mükemmelleşen her şey küçülür derler. İlk süpürgeleri hatırlayın, ilk telefonları ve işlevlerini. Eski radyoları, televizyonları… Bilgisayar denilen aletle tanıştığımda 1990 yılıydı. Taş plağı andıran kara disketleri vardı, üzerinde kB (kilo byte) yazardı. Sonra yassı, kare, kasete benzer disketler çıktı üzerinde MB (mega byte) yazardı. Sonra Gb (gigibyte) ve şimdilerde TB (terabayt) işaretleriyle karşılaşıyoruz. Geçen bir cep telefonu markasının bir modelini incelerken karşılaştım: hafıza 1 TB yazıyordu. Yani koca bilgisayar ufalmış cebimize girmişti.
Bir bilgisayara saniyeler içinde binlerce yazı, görsel, değişik içerikler yükleyebilirsiniz. İnsan hafızası öyle işlemez. İnsan hafızası yaşantılarla yüklenir. Yaşantılar anıya dönüşür. Anılar, beyninizdeki kimyasal havuzda banyo edilir. Bu havuz genlerinizden, bebekliğinizden, çocukluğunuzdan, gençliğinizden beslenir. Bu nedenle aynı olaya, aynı görüntüye tanık olsak da her birimizin anısı farklı olur. Anı biriciktir.
Yaşadığımız mekanlar anılarımızın çerçevesi değildir. Evimiz, sokaklarımız, meydanlarımız, caddelerimiz, parklarımız; ağaçlarımız, çiçeklerimiz anılarımızı yapmaya, biricikleştirmeye bizzat katılır. Kent ne kadar ayakta durur ve hayatta kalırsa anılarımız da o kadar canlı olur ve bizi ayakta tutar. Dostluklarımızı pekiştirir, yaşama sevincimizi ömrümüze üleştirir. Tabi hüznümüzü de…
Kentleri biz kurarız. Biz kuşatırız, biz yakar yıkarız. Bir kentin ele geçmesi demek anılarımızın silinmesi demektir. Dilimizi yitirmek, ibadethanelerimizi yitirmek, özgürlüğümüzü yitirmek demektir. Kentlerimiz, özgürlüğümüzün surlarıdır.
Deprem, sel, yangın kenti tahrip edebilir. Ama bu tür afetlerin emperyal hedefleri yoktur. Kent yenilenebilir, onarılabilir. Bilimden uzaklaşılmazsa daha güçlü daha sağlam hale getirilebilir. Alınması gereken önlemlerle yaşamı uzatılabilir.
Kenti savunmak, anılarımızı savunmaktır, anılarımızı savunmak özgürlüğümüzü. Bir albümden veya harddiskten anılara dönmek yapay gelecek bize. Ruhumuzun ürperişleri ancak kentlerimizi savunursak sürecektir.