Kış aylarındayız.
Bahardan günler yaşasak da günlerin kısalığı, gecelerin uzunluğu, bulutların güneşe gire çıka gittiği, kar kokusu, Yarıkkaya fırtınasını ara ara gördükçe, hava birdenbire yağmurlu soğuk günlere döndükçe kışı yaşıyor gibi oluyoruz.
Kışın yaşamsal bir tehdit gibi görürüz. Bakmayın bölgemizin iklimsel özelliğinden pek zahmet çekmesek de karların yolları kapadığı, evlerden çıkılamadığı günler yaşanır birçok bölgede.
Beslenme, barınma, ısınma, giyinme başlı başına bir sorun.
Birde kış hastalıkları, grip vakaları, çocukların ateşli, öksürüklü günlerinin tedirginliği.
Yaşlıların geceleri uykusuzluğu, gündüzleri huysuzluğu.
Ya ekonomik sıkıntılar, siyasi tartışmalar, savaşlar, tecavüz... gibi insanlığın kötü bin bir hallerinin karakışa dönmesi?
İyi ki şairlerimiz varmış.
İnsanın; yalnızlığını, çaresizliğini umutsuzluğunu, korkularını alıp götürüyor, sımsıcak yapıveriyor birkaç dizleriyle karakış olsa da.
Victor Hugo, “Gülmek, kışı insanın yüzünden kovan güneştir” demiş.
Kış Geceleri şiirinde, kış mevsimine yönelik duygu ve düşüncelerini anlatır.
Gece ne çabuk geçiyor/ Divaneliğin mutluluğun için/ Çetin kışın hiçbir korkusu yoktur/ Ama benim gibilerinin üzerine/ Kış uçsuz bucaksız yas tülü örter.
A. Hamdi Tanpınar, Ne güzeldi o kış bahçesinde/ Güllerin çok derinlerinde çalışan uykusu/ Sana bir bahar hazırlamak için. /
Cahit Külebi Ankara sokaklarını dolanır. Karanlık kış günü akşam üstü/ Dost diye sokaklarda kendini ara. /
Ceyhun Atuf Kansu, “Kızamuk Ağıdı” şiirinde karlı uzak köylere götürür bizi.
Bir köy gördüm ta uzaktan/ Dağlar ardında kalmış bilmezsiniz/ Kar örtmüş göremezsiniz karanlıktan/ İple çekilir ilk bahar, bitmesin istenir yaz/ Hüzün yüklenir güz. /
Bende de bir iki dize İskenderun kışına olsun.
Şimdi İskenderun’da kış. /Amanosların tepesi karsız/ Yarıkkaya fırtınasız/ lodos dalgasız. / Hayallerde kaybolmuş/ Uykularda düş. / Ne gelmesi ne de gitmesi istenmiş. /