Sadullah ÇAĞLAR


Kitaplar Aklın İlacıdır

Sadullah ÇAĞLAR


İnsanlığın en önemli keşfi yazıyı bulması, uygarlık tarihine baktığımız zaman Anadolu uygarlığı eski duvarlardaki tarihsel yazılar ve eski harfler görülür, bilinmeyen şekiller yazının öğrenme sürecidir. Yazının keşfi, yeni insana geçişin başlangıcıydı. 

Eski Mısır’da uygarlık zaman içinde Persepolis ve Ninova kitaplığı Mezopotamya ve Anadolu’ya medeniyet ve bilim dünyasını taşır. 

İsa’dan önce 333 yıllarındayız. Doğuda kültür batıdan çok daha ilerde idi. Evet tarihe Büyük İskender olarak geçecek Alexander küçük işler yapacak konumdaydı. 

Perslerle yaptığı savaş sonunda sinirleri bozulan ve o dönemin en zengin kitaplığını Persepolis’e duyduğu kinden dolayı yaktıran Büyük İskender’in kazandığı bütün savaşlar bile bu çirkinliğini unutturamaz.  

Persepolis kitaplığının kapısında söz uçar yazı kalır. Genelde tarih boyunca kitaba duyulan kin bitti mi? Hayır.  193O yılı içinde Berlin meydanında yakılan dünya edebiyat eserlerinin yazarları Victor Hugo, Tolstoy, Balzac, Jack London, Shakespeare, Emile Zola. 

1940 yılında Türkiye’de yabancı eserler Türkçe’ye tercüme ediliyordu. Sokrat, Aristo, Darwin, Çiçero, Sartre, Tolstoy başta ortaokullar, liseler olmak üzere kitaplarla kuşatılıyor.  

Bir gün Hasan Ali Yücel’in oğlu Can Yücel, Latince yazılarını yazarken arkadaşları;  

“Can, Latinceyi nereden öğrendin” diye sorarlar. Can; 

“Babam Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde Lise son sınıflarına zorunlu ders olarak koymuştu.”

1951 Demokrat Parti ilk iktidar yılında halk evlerini kapatma kararı aldı. Bir milyonun üstünde edebiyat eseri tasfiye edildi. Peki sorumlusu kim? Eski halk evleri müfettişi olan Başbakan Adnan Menderes. 12 Mart ve 12 Eylül darbe günlerinde televizyon kanalları kitapları suçlu olarak teşhir etti. 
Bilim ve Sanat Dergisi’nin Mart 1987… İlhan Selçuk’tan anılar. 

“12 Eylül dönemi sıcak günler, bir sabah aydınlar dilekçesine imza verdiğim için Selimiye Kışlasına gitmiştim. Yanında orta yaşlı bir bayan oturuyordu. Allah Allah diyordu. Ona sordum, 

- Senin davan ne? Kadın; 

- Ben Edirne’den geliyorum, dedi. Bunun üzerine sormak ihtiyacı hissetim,  

- Neden geliyorsun, hangi davası var? 

Ama bir türlü kendini göremiyorum ve bana her zaman geç kaldın diyorlar, 

-Oğlun hangi davadan yargılanıyor, avukatı var mı? diye soruyorum,  
Kadın; 

-Yok, diyor. İstanbul’a okumaya gelmişti diye söze başlamıştı, çok iyi bir çocuktu, kendi halinde iyi ve terbiyeli idi evladım” 
Selçuk; Suçu yok muydu? 

Var, dedi kadın. Çok kitap okuyordu. Biz kendine; yavrum bu kadar kitap okuma, başına bir şey gelecek diyorduk, gece yarılarına kadar elinden kitap düşmezdi, yemek aklına gelmezdi. İlk görüşmede, Ana kitaplarıma bir şey olmasın derdi evladım.  

-Oğlum, okuma bu kitapları dedik, anlatamadık. Eve gelen polislerde söyledi.  

-Suçu kitap okumaktan eline geçen bütün parasını kitaba harcardı. 

Kadın bugün gözlerimin önündedir. Sonradan düşündüm, kadın yaşlı değildi. Anadolu kadını gibi zamanından evvel çökmüştü. Olsa olsa 45 – 50 yaşlarındaydı ama sanki bin yıl önce doğmuştu. Keşke baskı makinası olmadığı zamanda oğlu doğsaydı kitap denen belayı tanımamış olacaktı”.  
Oysa 1980’lerde yaşıyoruz. Matbaa Türkiye’ye 250 yıl sonra gelmişti. Gutenberg ile İbrahim Müteferrika arasında zaman bizim için yitikti.  

1928 yılına kadar Arap harfleriyle basılan kitapların sayısı 25 bin’di. 

Koskoca Osmanlı İmparatorluğunun kültür yapısı ortadaydı.  

Yazı devriminden sonra Cunhuriyet yönetimi kitap seferberliğine girmişti.  
1940’larda milli eğitim bakanlığı yoksul bütçesiyle Hasan Al Yücel dünya klasiklerini Türkçemize kazandırmak için yoğun bir çalışma içerisine girmişti. 
İlk insan ateşi bulduğu zaman uygarlığa adım atmıştı.  

Tıpkı matbaayı bulan Gutenberg gibi…  

Dünyamız yeni bir evrim sürecine girmişti. Binlerce yıl doğunun esiri olan insan artık özgürdü. 

Peki eski Mısır-Pers yeniliğinin kurucusu Ömer Hayyam gibi bilim adamlarını çıkarmış ülkeler neden çağın gerisinde kaldı.  

Bu sorunun cevabını dünya binlerce yıl öncesi felsefeci Aristo haber vermişti. Yaşadığın dünyanın insanı ol.