Sadet BERKYÜREK

Tarih: 23.11.2017 11:15

Kol kırılıp yen içinde kalmasın!

Facebook Twitter Linked-in

2014´te Dörtyol´da Fatma Karaca, 2017 Mart ayında İskenderun Mustafa Kemal Mahallesi´nde Esra Yalçın, ‘eşleri´ tarafından öldürüldü. İskenderun Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen bu iki kadın cinayeti davasına müdahil olan, ailelerle dayanışmayı sürdüren Kadın Platformu, kadına yönelik şiddet, tacizler karşısında yürütülen çalışmalarla da kentin önemli dinamiklerinden biri. 

Değişik sendika, parti, dernek temsilcilerinden oluşan, gerek her iki cinayet davasındaki müdahilliği ve verdiği fotoğraf, gerek atölye ve alan çalışmalarıyla da dikkat çeken platformun dönem sözcülerinden Belgin Ayrancı ve Fatoş Çınar, kadın çalışmalarında henüz emekleme dönemindeki İskenderun´da ‘Birşeyleri yanyana getirmeye, ete kemiğe büründürmeye´ çalışıyoruz” diyor. Dayanışma çemberinin genişlemesi çağrısı da yaparak şunları söyledi: “Kasım´dan dolayı şiddetle ilgili bir dizi atölye çalışmasında kadınlarla yanyana olmak istiyoruz. Gelsinler, bu çığlığa, isyanın kendisine ortak olsunlar. Çünkü hakikaten hepimizin acısı, toplumun en sağından en soluna kadar herkesin yaşadığın ortak problemler. Yaşadığımız problemler çok ortak ve bu şehirde yaşayan kadınlar birbirini ötekileştirmeden, birbirini yargılamadan kızkardeşlik bağlarını güçlendirmemiz gerekiyor.”

Dominik Cumhuriyeti´nde diktatörlüğe karşı mücadele eden, 25 Kasım 1960´ta arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkenceyle katledilen Mirabel kardeşler anısına ilan edilen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü öncesinde Kadın Platformu´ndan Belgin Ayrancı ve Fatoş Çınar ile konuştuk.

- İskenderun Kadın Platformu kimlerden oluşuyor? Sorunların biraraya getirdiği kadınlar mı, yoksa ortak anlayışın, dünyayı alglayışın biraradalığı mı? Nasıl bir profili temsil ediyor platform?
Belgin: İskenderun´da varolan sivil toplum, parti, dernek, sendika temsilcilerinin yanyana gelişleriyle oluştu. İskenderun´da aslında muhalif olan kesimlerden oluşuyor.

- İskenderun, kadına yönelik şiddetin boyutu açısından, kadınların yaşam koşullarının göreceli olarak biraz daha rahat mı, ülke genelinden farklılık taşıyor mu?
Belgin: Böyle bir genelleme yapmak ne kadar doğru olabilir ki… sesimiz çıkmıyor ki, hane içerisinde yaşanan sıkıntılardan vs… Bu günyüzüne ölürse çıkıyor, haberdar oluyorsun aslında. Dörtyol´da, Mustafa Kemal´de olduğu gibi. Esra Yalçın 5 yıldır ayrı olduğu eski eşi tarafından katledildi. Bu şiddet boyutunu kamuoyu oluşunca farketmemizle alakalı. Çok göreceli bir şey; ‘rahatız, hiçbir şey yaşamıyoruz´ demek, doğru bir tanımlama olmaz.

- Kol kırılıp yen içinde mi kalıyor?
Belgin: Kesinlikle öyle. Kolluk güçlerine de ulaşsa çok kamuoyu oluşması anlamına gelmiyor. Platform kurulduğu günden bugüne kadar, her ne kadar içerisinde yer alsak da sadece bize gelen başvurular, baroya ya da etrafta bizimle hareket eden avukatlara yönlendirdiğimiz kadınların talepleri doğrultusunda bile düşündüğümüzde, evet kol kırılıp yen içinde kalıyor. Bir de savcılığa ya da karakola gitmek kurtuluş olmuyor, korkuyor, çekiniyor. Çünkü denenmiş ve başarılmış şeyler yok. Psikoloğundan gönüllü avukatına kadar başka şehirlerde kadın avukatlar dizilirken, burada parmakla sayılacak kadar. Şiddete maruz kalmış bir kadınla ayrılmayı düşünmüyorsa o eşinin ya da erkeğin cezalandırılması için bir kere dosya parasının cebinde olması gerekiyor. Bu bile o kadının dava açmasının önünde bir engel. Ne yazık ki… dayanışma yoksa etrafında kadınlardan, kol kırılır yen içinde kalır hem hane içerisinde hem toplum içerisinde. Ne yazık ki kimse böyle şeylere bulaşmak istemiyor.

- Kazanımlardan geriye bir gidiş mi var dedirtiyor bugünün örgütsüzlüğü. Nedir durum?
Belgin: Platform olarak 2 kadın cinayetinin müdahili olduk. Fatma´da Antakya takviyeli avukatlar salonu doldurdu. Ama Esra Yalçın´ın birinci davası görüldü, bir tane avukat kadın arkadaş vardı, öteki de Antakya´dan. Erkek avukat arkadaşlar katıldı.
Fatoş: Kadına dokunma, kadına dair çalışmalarda çok da yeniyiz aslında. Buradaki çalışmalarda, bu iki dava örneğinde olduğu gibi kadın avukatların yardımcı olmasını isteriz. Doktorlardan da aynı duyarlılığın gösterilmesini bekleriz. Onlarla birlikte ne kadar güç olabilirsen, toplumda duyarlılığı ya da güveni o kadar oluşturabilirsin.
Belgin: Bir kadına ancak o zaman bir faydan olur. Şu an siyasi olarak kendimizi ifade etmeye çalışıyoruz. İlimizde ya da ülke genelinde var olan olumsuzluklara, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, istismar, emek sömürüsü vs. benzer meselelerde kamuoyu oluşturmak. Yoksa, keşke bütün İskenderun´u bunun etkisi altına alabilsek. Sadece siyasi olarak şu an tepkimizi ifade ediyoruz. Ben bir kadın olarak, kendi adıma söyleyeyim, şu yaşadığım şehir Esra´ya kadar çok güvenlikliydi benim için. Ama Esra´dan sonra… Evet duyarlılığımdan dolayı belki tepkimizi ifade ediyoruz ama, hemen yanıbaşındaki bir kadının başına gelmesi ve çaresizliği… Hemen aileye gittik, aileyle bir dayanışma ağı kurmaya çalıştık. Kimsesizler. Ahlak, namus adı altında insanın kendi yakınları bile uzak durabiliyor. Ben hakikaten o dönüşümü platform olarak da Esra olayıyla birlikte yaşadığımızı düşünüyorum.
Fatoş: Aslolan da o noktalara gelmeden, öldürülmeden birilerine fayda sağlayabilmek. Öldürdükten sonra tabi en ağır cezayı alsın, hafifletilmesin, iyihal indirimleri yapılmasın. Ama asıl amacımız kadınlar bu şiddete maruz kaldıklarında tutacakları bir eli olmalı. asıl şey bunu başarabilmek.

- Kadınların tutabilecekleri kol olabilmek için dayanışma çemberi genişletilebilir mi?.
Belgin: Hem o çemberin genişlemesi gerekiyor, hem bizim yaratacağımız etkinin de hem söz hem eylemsel olarak büyümesi gerekiyor. Başka şehirlerle kıyasladığımızda bilinçlendirme, kadınlı erkekli karma çalışmalar, paneller, filmler, söyleşiler, atölyeler… biz daha böylesi çalışmaya henüz giriştik. İlk adımlarını atıyoruz aslında… Kadın hareketini bu şehirde kök salabilmesi için bütün bunların hayata geçirebilmesi gerekiyor. Çünkü, bizler de çok kurtarılmış kadınlar değiliz. Canavar değiliz, cadı da olabilmiş değiliz. Ne maddi ne manevi, her birimiz belki kendi hayatında o çelişkileri, erkek şiddetini, o erk karşısındaki mücadelemizi belki her gün her gün vermek zorunda kalıyoruz. Bu hareketi büyütürken kendimizi de özgürleştiriyoruz, kendimizi de değiştirip dönüştürüyoruz. Hem bilinç, hem ufuk olarak.
Fatoş: Elbette ortak payda kadın. Hepimiz aynı düşüncelerde insanlar değiliz. Farklı derneklerden, siyasi oluşumlardan geliyoruz. Ortak paydamızı kadın oluşturuyor. Kadını geliştirmeye, korumaya, toplumdaki eşitsiz haline çıkmaya yönelik… ortak paydamız bu.

- Siyasi atmosfer ülkede olduğu gibi kentte de yansıdı. Platformun çalışmalarını nasıl etkiledi?
Belgin: Şu an içinde yaşadığımız Türkiye ile içinde yaşadığımız şehrin. yani büyük yelpazeden, o siyasi atmosferden biz çok etkilenmişiz. En son Adana´da o yurtta yanan bedenlere karşı protestoda baskıdan dolayı 8-9´u aşmayan bir sayıyla çıkabildik. Sırf yoksulluktan belki o yurtlarda barınmak zorunda kalan çocuklara sahip çıkamadık. Sokağı yasaklayan, sesi kısan, bir korku ortamı yaratıldı. Yaratılan siyasi atmosferden biz de nasibimizi aldık. Parmakla sayılabilecek kadar kadın yanyana gelebiliyoruz. Neredeyse 1,5 yıldır böyle yaşanıyor. Dün meşru olan bir talep, bu koşullarda meşruluğu tartışılabiliyor.
Fatoş: Bu kadar sayıyla biraraya gelmek bile bu atmosferde oldukça anlamlı. Herkesin kaçtığı, sindiği bir ortamda yapmaya çalışırken dahi çıkartılan prosedürler bile caydırıcılık taşıyor. Cinayet davasının ardından Adliye önünde bir açıklama bile yapamadık örneğin. Bu aslında doğal bir hak. En sağlıklı ve doğru şeyler kadınlardan çıkar. Kızkardeşlik, dayanışma, birbirini sahiplenme…
Belgin: Biz dönüşüp gelişirken hanelerimiz de toplum da değişiyor. Elbette öğretmense sınıfında, işçiyse, mühendisse işyerinde… yaşamalanlarında birlikte yaşanıyor bu değişim. Bugün belki emeklemede ama, benim umudum var. Hem yaşanılan şiddet olayları karşısında hem de kadınların dayanışma ruhuyla kenetlenmesi açısından, kendimizi rahat hissetme açısından toplumda değişimin, dönüşümün yaşadığımız kentte önünün açık olduğunu görüyorum. 1,5 yıl önce gerçekleştirdiğimiz çocuk istismarına karşı balon eyleminde Belen´den de Bekbele´den de katılanlar oldu. Aynı cümleleri söylemedik belki ama, çocuk istismarı karşısında gözlerimiz aynı şeyleri söyledi. Ortak bir payda etrafında farklı kesimlerden kadınlar yan yana gelebildik. Çalışmalarımızı topluma değen yerden sürdürebilmeliyiz. Bugün AKP´yle şiddet tırmandırılmış, bir ayda 40 kadın öldürülebiliyor, bir çok istismar, yasal düzenleme… Türkiye´de kadın hareketi kazanımlarını yavaş yavaş elimizden koparmaya çalışıyorlar. Bütün bu olumsuz havanın içerisinde bile toplumun her kesimine ulaşabileceğimiz çok da güzel bir araç kadınların yan yana gelebilmesi; bu platform ya da başka bir isim adı altında ortak payda kadın. ne siyasi fikriyatı ne hangi partiden olduğu hiç farketmiyor. Ortak payda yaşadığımız problemler ve kadın meselesi olduğundan dolayı belki toplumdaki barışı ve huzuru da buralardan arayacağız. Birileri düşmanlaştırdıkça biz buralardan barış çubukları yakacağız. 

- Sizlerin beklentileri var mı İskenderun kamuoyundan, meslek gruplarından?
Belgin: Her kesimden en azından ortak ses çıkarma adına yanyana duruşu istiyoruz. 25 Kasım dan dolayı şiddetle ilgili bir dizi atölye çalışmasında kadınlarla yanyana olmak istiyoruz. Gelsinler, bu çığlığa, isyanın kendisine ortak olsunlar. Çünkü hakikaten hepimizin acısı, toplumun en sağından en soluna kadar herkesin yaşadığın ortak problemler. Yaşadığımız problemler çok ortak ve bu şehirde yaşayan kadınlar birbirini ötekileştirmeden, birbirini yargılamadan kızkardeşlik bağlarını güçlendirmemiz gerekiyor. Kadınlara böyle bir çağrımız olabilir. Birbirimizin rakibi değiliz. Hemcinsimizle dost oluşumuz bile dünyaya başka pencereden bakmamızı sağlar. En azından birbirine değen kadınların rahat olduğunu düşünüyorum. Daha duyarlı, sorgulayan -hem kendi hayatını hem de toplum içinde herhangi bir meseleyi daha eşitlikte temelde sorgulamaya çalışan, hemcinsini yargılamayan, kızkardeşlik ruhuyla dinlemeye çalışan bir bilinci bence kendi içimizde yayıyoruz ve bu da azımsanmayacak bir değer de katar.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —