Recep YILDIRIM


Kötülerin Profili

Recep YILDIRIM


Yeşilçam filmlerinde, ilk yerli dizilerde kötü adam profili üç aşağı beş yukarı kalıplaşmıştı. Erol taş, Kazım Kartal, Süheyl Eğriboz vb. kişiler alışılmış bir kötüyü oynarlardı. Korkunç gülüşlü, kıyıcı, alkolik, tecavüzcü, hırsız…Kötüyü oynayan kadın sanatçılar da kocasına, ailesine ihanet eden, gözü dışarıda ve parada, yalancı, fettanı oynarlardı.

Kayhan Yıldızoğlu, Önder Somer gibi sinsi zekaya sahip, acımasız ama çağdaş görünümlü kötüler vardı. İzleyici bu tür kötülere ilginç tepkiler verirdi. Diğer kötüleri başaktörün pataklayacağından emindi. Zekaya bulaşık kötülükle nasıl baş edileceğini bilmediğinden bunları tedirginlikle izlerdi. Servet sahibi kötülerdi bunlar. Servetlerini de hile hurda, dolandırıcılık ve acımasızlıkla kazanmışlardı. Polis ve jandarma öncelikle bunlara inanırdı. Devlet öncelikle bunların yanındaydı. Senarist de bu denklemden ölüm döşeğinde nedamet getirterek sözde iyiliğin kazanmasını sağlardı.

Kötü insan profili çok da değişmedi sadece kötü insan profili çeşitlendi. Uyuşturucu tacirleri, pedofili, kadın cinayetleri, internet korsanları, ATM hırsızları, ATM memurları, ihale mafyaları…Asıl tehlikeli olanlar: göz yumucular, örtbas ediciler, çanak yalayıcılar, iftira atıcılar...

Bunca kötülükle baş edebilecek gücümüz yok. Bu güçsüzlük bize özgü de değil. Sorumluların ceza aldığını görmek insanın adalete olan güvenini güçlü kılar. Bu da ancak demokrasilerde hukukun üstünlüğünü daim kılmakla mümkündür.

Neyin, kimin kötü olduğunu senaristler de söylemiyor artık. Aileler, çocuklarının iyi olup kaybetmeleri yerine kötü olmalarını yeğleyebilir. Bu tam bir kısır döngü ve korkunç bir kaybediş yaşatır bize.