Sadet BERKYÜREK

Tarih: 03.07.2025 07:47

Küller Arasından Yeniden

Facebook Twitter Linked-in

Hatay, bir kez daha ağır bir sınavdan geçiyor. Depremin üzerinden henüz üç yıl bile geçmemişken, bu kez 'doğa' başka bir yüzünü gösterdi: alev alev yanan ormanlar, yükselen dumanlar ve evlerine, tarlalarına, ağaçlarına, anılarına yeniden veda etmek zorunda kalan insanlar… 

Antakya’nın Karaali, Üçgedik, Alahan, Gülderen ve Oğlakören mahalleleri alevlerin kıyısında direnirken, Hatay bir kez daha yalnızca afetin yıkımıyla değil, dayanışmanın yeniden doğuşuyla da anılacak.

Her kaybın ardında sessiz bir çöküş, ama aynı zamanda görünmeyen bir omuz vardır. Depremde olduğu gibi bu yangında da ilk refleks, yardıma koşmaktı. Kimileri kendi otobüslerini yangın hattına sürdü, kimileri çocuğunun içeceğini bırakıp ayran taşıdı. Arsuz Belediyesi'nin sıcak ekmeği, Hatay Büyükşehir’in yönlendirdiği otobüsler, gönüllülerin maskeleri, doktorların tükenmiş itfaiyecilere uzattığı su… Bunlar sadece yardım değil, bir halkın birbirine “buradayım” deyişidir.

İskenderun Belediyesi'nin festivali iptal edişi, sadece bir takvim değişikliği değil; toplumun acıya duyarlılığını gösteren bir duruştur. Eğlenmekten vazgeçmek, yas tutan bir şehirle omuz omuza durmaktır. Çünkü Hatay’da müziğin yerini şimdilik siren sesleri aldı, alkışların yerini ağaçlara dökülen gözyaşları.

Bir köyün boşaltılması, bir mahallenin tahliyesi; sadece coğrafi değil, duygusal bir yer değiştirmedir. Her evle birlikte bir çocukluk, bir bayram sabahı, bir kayısı ağacı da geride bırakılır. Bu yangında da en çok bu kayıpların sessizliği yakıyor, insanın içini. Ama o sessizlik içinde bir şey daha var; birbirinin elini tutan insanlar.

Hatay Tabip Odası ve Türkiye Psikiyatri Derneği’nin yaptığı açıklama çok kıymetliydi. Çünkü bu felaket sadece ormanı değil, insanların ruhunu da yaktı. Anlamak gerekiyor ki yangın sadece bir çevresel afet değil, aynı zamanda bir ruhsal travma.

Tüm bu tabloya bakınca şunu net olarak söyleyebiliriz: Hatay yalnız değil. Bu topraklar, büyük acılar kadar büyük dayanışmalar da görmüştür. Ve her defasında küllerinden doğmayı başarmıştır. Bugün yan yana duran belediye çalışanları, gönüllüler, doktorlar, yeniden açılan gönüllü mutfakları, vatandaşların kısa sürede organize oluşu, taşıdıkları maske, bize gösteriyor ki, kayıplar büyük olsa da, insan olmanın temel refleksi hâlâ yaşıyor: yardımlaşmak.

Bu yüzden bu yazıya bir ağıtla değil, bir çağrıyla son verelim:

Yangın sönecek. Ağaçlar yeniden filizlenecek. Ama asıl mesele, bu felaket geçtikten sonra da birbirimizi unutmamak. Çünkü Hatay’ın ihtiyacı sadece bugüne değil, yarına da uzanan bir eldir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —