Kemal DÜZ


Mahzere Kazanı

Kemal DÜZ


Denizci Sadun Boro, dünyayı ”Kısmet" adlı gemisiyle 1977-79 yılları arasında dolaşırken, yolunu İskenderun'a düşürür. Önce denizdeki kirlilik dikkatini çeker "Denizin içi her tür ve boyda plastik torbalarla dolu. Deniz anası sürüsü gibi her tarafta, her derinlikte yüzüyor. Paraketeyi çekip temizlemekten bıktım..." diyerek başlamış anlatmaya kitabında.

...Güneyden gelen su akıntısı önce İskenderun Körfezi'ne giriyor. Sonra batıya doğru akıyormuş. Bu nedenle Lübnan ve Suriye menşeli denize atılanlar körfezin kirlenmesine yol açıyormuş... 
"Sadun Boro İskenderun'a girişini anlatıyor: Öğle vakti limanı koruyan büyük mendirekten içeri giriyoruz. Silonun önünde tahmil tahliye iskelesi, sonra rıhtımlar, römorkör limanı ve en nihayette ayrı bir mendirekle korunan askeri liman.

İskenderun Körfezi'nde yaz aylarındaki hakim rüzgar lodos civarından eser. Gündüzleri bazen canlı, bazen hafif esen rüzgâr umumiyetle gece hafifler. Hatta bazı akşamlar gece yarısından sonra tamamen kalır. 
İskenderun Limanı'nın yanı başında, mendireğin batı tarafında bir balıkçı barınağı yapılmış. Ayrı bir mendirek bu limanı batı yönlü havalara karşı koruyor. İçerisindeki rıhtımlar irili ufaklı balıkçı tekneleri ile dolu.

İskenderun'a gelen yatlar burada kalabilir. Ana limanın içinde, nihayette, bir römorkör havuzu var. Burası kontrol altında her bakımdan emniyetli. Yatlar burada daha rahat kalabilir...Buzcular bu römorkör limanının önündeki sokak içinde."
****
İskenderun'da, eski şehrin önünde deniz doldurulup, sahilde geniş bir bulvar, bahçeler yapılmış. Akşam olunca, günün sıcağından bunalmış genci, ihtiyarı, çoluk çocuk kendini bu parklara atıp, biraz olsun serinlemeye çalışıyor.

Bazı yerlerde 2000 metreye kadar yükselen bir dağ silsilesi, Nur Dağları, İskenderun'un arkasını bir perde gibi kapatır. Denizden gelen nemli hava bu dağ perdesine çarpınca, aşağıdaki ova ve yamaçlar üzerinde bir pus bulutu oluşturuyor.

Arsuz'u da gitmiş. "Arsuz, İskenderun'un 30 km güneyinde, bu yörenin yazlık deniz sayfiyesi. Arkası geniş ova olduğu için havası ağır değil, daha serin. İki yanını koca ağaçların, kır kahvelerinin, lokantaların süslediği bir ırmak Arsuz'un içinden geçip, plajda son buluyor. 
****
Çağlar Kırçak, Cumhuriyet Gazetesi’nin 2001 Mart ayında Gazete ye ek olarak verdiği "Cumhuriyetten Günümüze Gericilik" kitabının üçüncü cilt, 46. sayfasında abuk sabuk bir şeyler karalamış.  Ve büyük tepki almış. Bunun üzerine 20 Mart 2001 Salı günü Cumhuriyet Gazetesi "Alevi-Nusayrilerle ilgili düzeltme ve özür" başlığı altında bir açıklama yapmak zorunda kalmış. 

Bu özürden hemen sonra Çetin Yiğenoğlu'nun hazırladığı "Tarihsel toplumsal dinsel yönleriyle Alevi Nusayriler"" adlı yazı dizisi 25-26-27 Mart 2001 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır. "Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur" demiş Einstein. 
****
İskenderun'da kitapçılık yapığım yıllarda çok anılar biriktirdim. Bunlardan birini onca yıl geçtiği halde bir türlü unutamadım. İskenderun bir sanatçı arkadaş bir gün dükkâna geldi. Bana "kötülük" üzerine kitap var mı diye sordu. Böyle bir kitap yoktu elimizde.

Temin etme imkânı var mı dedi. Evet araştırayım dedim. Merakımı çekti. Neden böyle bir kitap aradığını sorduğumda bana yaşadığı bir olayı anlattı ve o kişinin sanki bu dünyaya kötülük yapmak için geldiğini, bu konuyu araştırıp öğrenmek istediğini söylemişti. Ben sanatçı arkadaşa kitap piyasasında bulabildiğim "kötülük" üzerine kitapları bulmuştum. Yaklaşık bir düzine kitaptı bunlar. Son yıllarda gazetelerde televizyonlarda çok az da olsa kötüler de çıkıyor karşımıza. Çok şükür İyilik ve iyi insanlar çok daha fazla...

Mahzere; Zeytin, üzüm gibi meyvelerin ezilerek yağlarının ve sularının çıkartılmasını sağlayan cendere sistemi ve bu ezme tesislerine verilen isimdir. At, öküz gibi yük hayvanlarının çevirdiği millere bağlı ezme taşlarından oluşurdu...