Meral Tabakoğlu TOKSOY


MASUMİYET

Meral Tabakoğlu TOKSOY


TDK Masumiyet sözcüğünü saflık, temizlik olarak açıklarken, masum kelimesini ise suçsuz, günahsız olarak açıklamakta. Bu tanıma uygun kimler olabilir diye düşündüğümüzde aklımıza kuşkusuz çocuklar gelecektir. Yalan dolan bilmeyen, hepimizin arı duru hali çocukluğumuz değil midir?

Mahkemede yargılanan, suçluluğu kesin olan zanlıların bile masum olduklarını iddia etmelerine çok tanık olmuşuzdur. Çoğumuz hatalarımızla, bilerek veya bilmeden işlediğimiz suçlarla yüzleşmekten çekinir, yanlışımızı telafi etmeye çalışmak yerine masum olduğumuzu söylemekte diretiriz. Masum olmak bu kadar önemli yani…

Hata yapmak, nefsinin heveslerine meyletmek, insanın doğasında olan davranışlar. Mühim olan yukarıda da söylediğim gibi insanın kendisiyle yüzleşebilip, yanlışlarını kabul etmesi ve bunda ısrar etmemesi. Benim huyum da böyle işte diyerek işi savuşturmaması. 

Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken, geçmişte olan bir olayı anlatmam üzerine; “Ne kadar sabırlıymışsın” demişti. O vakitler sergilediğim davranışta, sabretmenin yanı sıra kendini ifade edememek de vardı. Bunca zaman sonra düşündüğümde, sabır gösterdiğimiz olayların fark edilmeyip, görevimiz addedilmesi, o davranışları yollarda bırakmamıza neden oldu. Ve… Öz benliğimiz, masumiyetimiz artık defoluydu.

Azmettiren olaylar silsilesi bile yaralanan kimliğimize teselli vermiyordu.

Artık çoğu vakit hesaplı kitaplı davranıp, elimiz tetikte beklerken hangi masumiyetten bahsedilirdi ki…

Hayata hepimiz masum bir insan yavrusu olarak gözümüzü açıyoruz. Karakterimizin oluşumunda genetik kodlar, aile, okul ve yaşadığımız çevrenin rolü bilindik. İlerleyen zamanla beraber geldiğimiz kavşakta, içimizdeki vicdan ve adalet duygusu nispetinde, sapmamız gereken yolu biz seçiyoruz.

Masumiyetimizi korumakta yaşadığımız ülkenin sosyoekonomik durumu da önemli etken. Bu şartlar altında bizim masum kalmamızın hiç de kolay olmadığını görebiliyoruz.
Ekonomik çöküş, yargının bağımlılığı, güven duygumuzu iyice köreltmişken masumiyetimizi korumak için erenlere karışmamız gerekiyordu.

Daha birçok yoksunluklardan dolayı ilkelerimizi, ideallerimizi unutuyorsak, günün sonunda aynada bambaşka biriyle karşılaşmamız sürpriz sayılır mı sizce de? Aslını isterseniz büyümek böyle bir şeydi değil mi? Aynada gördüğümüz başka biri, can yakmamış, hak yememiş, gönüller yapmışsa varsın eski masumiyetimiz yara almış olsun. Büyümemize katkı verdiklerinden habersiz, masumiyetimizi darbedenlere selam göndermekten başka ne yapılabilir ki…
Haftaya görüşmek üzere…

Çağdaş Edebiyat Dergisi’nin son sayısında (Mayıs 2024) yayımlanan “Masum Değiliz” isimli şiirim.

MASUM DEĞİLİZ
Hangimiz olduğu gibi
Göründüğü gibi kaç kişi
Hangimiz gerçek hangimiz yalan
Ben ben miyim?
Sen olduğun kişi mi?
Hepimiz pirüpak adaletin yılmaz bekçileri
Hepimiz vatansever
Ülkeyi, dünyayı kurtarıyoruz
Mangalda kül bırakmadık ki
Lanet okuyoruz tacize, tecavüze
Şiddetle karşıyız şiddete
Esip gürlüyoruz kadın katillerine
Hepimiz mütevazi, erdemli
Her şeyi biliyoruz, herkes işinin ehli
Hepimiz hoşgörülü, hepimiz bilge
Herkesin işi legal, herkes dosdoğru
Kul hakkı yemek,
Yalan söylemek mi zinhar!
Öyleyse,
Bu güvensizlik, endişe
Bu korku, bu kaygı
Bu gitmeler, kaçmalar
Bu psikopatlar, depresifler
Bu ayrılıklar, sevgisizlikler
Dış güçler, iç güçler
Bu ne yaman çelişkiler
Aynada flu silüetler
Masum değiliz hiçbirimiz…