Günümüzde dünya ülkeleri yenilikler ve değişimler içine girmiştir. Avrupa Birliğinde son seçimlerde Sosyal Demokrat Partiler yenildiler. Bu arada sevindirici bir haber ABD’nin arka bahçesi olarak gördüğü Meksika’da yapılan seçimlerde ilk kez bir kadın aday Claudia Sheinbaum devlet başkanlığını sol görüşlü Morena Partisinin adayı olarak kazandı.
Avrupa seçimlerdeki tüm olumsuz gelişmelere rağmen Meksika’da yeni bir doğuş yaşandı. Genelde insan yaratıcılığı tükenmez. Peki Avrupa’da neden ırkçı partiler seçimleri kazandı ve sol partiler neden kaybetti, bunu araştırmak gerek.
Bunun için yakın tarihe bakmak lazım. 1945’te Nazi Almanya’sının yenilmesi sonucu dünyamıza barış gelecek diye sevinirken, savaşı kaybetmiş Japonya’ya sivil halkın üzerine atom bombası atılarak 250 bin masum insan öldürüldü.
Bu saldırı çağımızın en büyük cinayeti olarak Nürnberg Savaş suçları mahkemesinde maalesef yargılanmadı. Sonuçta bombanın ABD tarafından kullanılma amacı kendini dünya imparatoru ilan etmek için yeni bir dönem olan soğuk savaşı başlatmak idi.
Yeni başlayan soğuk savaş ABD ve müttefikleri tarafından Atlantik Paktı olan Nato’nun 1949’da kurulması ile belirgin hale geldi. Nato’nun kuruluş aşaması yıllarında General Eisenhower Paris’te yaptığı basın açıklamasında şöyle der; İlk işimiz yok olan Alman ordusunu eski gücüne getirip kendi çıkarlarımız için kullanmaktır.
1945 yılında barış için yapılan Yalta Konferansı sonrası ABD başkanı Rosewelt’in ölümü ve yeni başkan Truman’ın seçilmesi ile, İngiltere başbakanı Çörçil ve Truman, Sovyet lideri Stalin’in Alman ordusunun dağıtılması fikrine itiraz ederler. Sovyetler Birliği bu konuda Almanya savaş suçlusudur der.
Dünden bugüne batı ülkelerini incelediğimizde yeni AB seçimlerinde sosyal demokrat partiler içinde en çok oyu Alman sol partiler kaybetti. Dünkü özgürlükçü Fransa ise Rusya’nın Nato tarafından kuşatılmasında, daha çok Ukrayna’nın desteklenmesi her türlü yardımın yapılmasını istemekte ve Zelensky hükümetini desteklemektedir. Ayrıca AB Nato’ya koşulsuz bağımlı olmanın bedelini ödemektedir. Fakat Fransa’da güzel bir gelişme oldu, muhalif sol partiler seçimlerde birlik kararı alarak ortak liste ile seçime gitme kararı aldılar.
İtalya’da seçimi açık farkla kazanan Mussolini hayranı Meloni’nin ilk işi yabancı uyruklu göçmenleri sınır dışı etme kararı oldu. Madamın bu kararını Fransa ve Almanya destekledi. Meloni adeta yeni demir leydi olarak kendini kabul ettirdi.
Peki gerçek demir leydi olarak bilinen eski İngiltere başbakanı Margaret Teacher’ı kim yarattı? Yeni dünya düzeni, yani kapitalizm. Dünya barışını sağlamak adına Berlin duvarının yıkılması, aslında sosyal devletin yıkılmasıdır.
Irkçılığa koşmanın bedeli ise insanlığı orta çağa götürmektir. Evet, benzer bir ırkçılık Gazze’de yaşanıyor ve masum Filistin halkına acımasızca saldırıyor. Yaser Arafat’ın iki devletli bağımsız Filistin mücadelesinin önemi bugün daha çok önem kazanıyor.
Ama her şeye rağmen insan aklı yaratıcıdır. Meksika’da yeni umut olarak insanlık adına selamlanacak bir gelişme yaşandı ve son seçimlerde yeni Cumhurbaşkanı seçilen Claudia Sheinbaum güzel bir örnek oldu.
Seçim sonrası yaptığı konuşmada yeni seçilen başkan Claudia şöyle dedi; ‘Bugün kazandığımız zafer solda birlik olmanın başarısıdır. Geçmişe baktığımızda kökenimiz özgürlük savaşçısı Zapata’ya gider. Bizler onu örnek aldık, onun görüşleri ile büyüdük ve onun söylediği önemli bir şey var, bağımsız ve güçlü bir ekonomi olmadan tek başına özgürlük bir anlam taşımıyor.
O büyük dava adamının eseri olan toprak reformunu savunmak zorundayız. Latin Amerika’nın kesik damarları romanını örnek alacağız. Bizim coğrafyanın, Meksika’nın doğal toprağı olan Teksas, ABD’nin işgali atındadır. Dünyanın en zengin petrol kaynakları Teksas’tadır. Sevgili arkadaşlar sizlere söz veriyoruz, asla ABD’nin arka bahçesi olmayacağız. Özgürlük bağımsız ekonomiden geçer’.
Genelde Meksika devlet başkanı seçilen Claudia’nın konuşması gelecekteki güzel günleri müjdeliyor. Güzel bir söz vardır; Güneş bir yerden batarken başka bir yerden doğar.
Meksika dendiği zaman Emilyano Zapata’yı anmak önemlidir. Viva Zapata filminden önemli bir sahneyi sizlere anlatmak isterim. Zapata’nın gençlik günlerinde bir gün köylüler toprak reformu konusunu görüşmek için Valiyi ziyaret eder. Vali köylülere çocuklarım bana yaklaşın ve sorunu anlatın der. Köylüler; Sayın Vali ektiğimiz küçük topraklar elimizden alındı der ve büyük arazi sahiplerini şikayet eder. Elimizde belgeler var derler.
Vali; O zaman mahkemeye gidin dediğinde hiç konuşmayan Zapata söz alır; Sayın Vali mahkemeler köylüyü tutmaz, dava kazanma şansımız yok. Vali halka dönerek, sabırlı olun der. Zapata; Sayın Vali sabırla karnımız doymaz der. Köylüler odadan çıkarken Vali, konuşan köylünün ismini sorar ve Emilyano Zapata cevabını alır.
Genelde tarih boyunca her karanlığın sonunda aydınlık vardır, tıpkı 1789 aydınlığı gibi.