Halit KATKAT


Memurlarla Hükumet masada anlaşamadı

Halit KATKAT


30.07.2019 tarihli SES Gazetesinde yayınlanan yazımda, Kamu emekçileri adına Hükumetle TİS görüşmelerini yapacak olan üç konfederasyonun Memur-Sen, Kamu-Sen ve KESK´in TİS masasındaki taleplerini ve görüşlerini yazmıştım. bu üç konfederasyon adına imzaya yetkili Memur-Sen 4. oturumda hükumetin verdiği teklifi kendi tekliflerinin uzağında olduğu söyleyerek kabul etmedi ve oturumu terk etti.

Memur-Senin verdiği teklif şöyleydi:
Memur-Sen taban aylığa seyyanen 200 lira, ayrıca 2020 yılı için yüzde 8+7, 2021 için yüzde 6+6 zam ve 2020 yılı için yüzde 3. 2021 yılı için yüzde 2 refah payı talebinde bulunmuştu.
Peki buna karşılık hükumetin son teklifi neydi? Hükumetin son teklifi ise 2020 yılı ilk 6 ay için yüzde 3,5 ikinci 6 ay için yüzde 3, 2021 yılı ilk 6 ay için yüzde 3, ikinci 6 ay için yüzde 2.5 teklif etti. Masaya getirilen bu teklifte oturumdan dört gün önce apartopar imzalanan kamu işçileri toplu sözleşmesinin referans alındığı görülmektedir. Hükumet açıkça 'kamu işçisini 2020 yılı için 3+3 artışa, temel haklarında hiçbir iyileştirme yapılmamasına razı ettik. Siz de buna razı olmak zorundasınız' demektedir. Böylece yıllardır oynanan, işçi ve kamu emekçisini karşı karşıya getirme oyunu sürdürülmek istenmektedir. Hükumet temsilcileri TÜİK tarafından açıklanan rakamlara elbette inanabilir. Ancak sokaktaki vatandaşın bu rakamlara inanmadığını tüm kamuoyu bilmektedir. Çünkü vatandaş TÜİK verilerini değil mutfakta, çarşıda, pazarda yaşadığı gerçek enflasyonu temel almaktadır. Bu gerçek enflasyon ile TÜİK´in açıkladığı rakamlar arasındaki uçurumu, satın alma gücünün her gün düştüğünü, gelirinin eridiğini görmektedir. Dolayısıyla iktidarın “işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik” sözlerinin hiçbir karşılığı yoktur. Buna rağmen hükumet açlık sınırının 2.100, yoksulluk sınırının 6.800 TL´yi aştığı, emekçi kesimlerin yaşadığı gerçek enflasyonun yüzde 30´ları bulduğu koşullarda toplam 5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine, aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmektedir.
Maliyeti düşük tutma amacıyla icad edilen parçalı istihdam politikası tüm kamu hizmetleri alanına yansımıştır. Kamu emekçilerinin sözleşmeli, idari hizmet sözleşmeli, kadro karşılığı sözleşmeli, geçici sözleşmeli, vekil ve ücretli gibi farklı adlar altındaki güvencesiz istihdamı devam etmektedir.
Diğer taraftan bugün kamu görevine alınmada, görevde yükselmede KPPS ve yazılı sınavlar işlevsiz hale getirilmiştir. Adayların bilgisi, yeteneği, mesleki yeterliliğini ölçmeye hizmet etmesi gereken sözlü sınav veya mülakatlar siyasal görüş gibi faktörlerin temel alındığı, siyasal iktidar ile farklı çizgide olan veya torpili olmayan adayların KPSS puanı, yazılı puanı ne kadar yüksek olursa olsun elenmesinin aracına dönüştürülmüştür. Böylece torpilin, kayırmanın, siyasal kadrolaşmanın kapısı sonuna kadar açılmış, kariyer ve liyakat ilkeleri tamamen ortadan kaldırılmıştır.
'Biz zeytini bir lokmada yemezdik, memurlarda öyle yesin' diyen milletvekilinden, beş kişilik bir ailenin günde üç öğün bir çay bir simit tüketmesi halinde 900 TL harcama yapacağını dolayısıyla asgari ücretten 1.120 TL artıracağını söyleyen Meclis Grup Başkanvekiline, ‘22 bin 200 lira maaş alan milletvekilleri geçim sıkıntısı çekiyor” diyen Meclis Başkanına ülkeyi yönetenler hepsi aynı anlayışla kendileri lüks içindeyken milyonlara açlık sınırında yaşamayı dayatmaktadır.
5 milyonu aşkın memur ve memur emeklisini ilgilendiren, 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde yasal olarak belirlenen müzakere süresi 20 Ağustosta sona erdi. 1 Ağustos´ta başlayan görüşmelerde 20 günlük süre zarfında sözleşme konusunda mutabakat sağlanamadı. Anlaşma olmadan sonlanan görüşmeler sonrası konu şimdi Kamu Görevlileri Hakem Kurulu´na taşınacak. Kurul, en geç ay sonuna kadar karar verecek ve bu karar bağlayıcı olacak. Her ne kadar Memur-Sen durumu kurtarma adına kısmi iş bırakma yaptıysa da bu hükumetin teklifini değiştirmeye yetmedi. KESK´te üyelerine ve kamu oyuna bu gün (27 Salı günü) bir günlük iş bırakma eylemi yapacağını duyurdu. Ancak sonuçta her zaman olduğu gibi hakem heyeti de Hükumetin teklifinin dışına çıkmayacak veya en çok bir iki puan fazlasını verecek. Ancak gerek Memur-Sen´in gerekse Kesk´in son anda yaptığı bu hamlelerin hakem heyeti nezdinde ne kadar etkisi olacak, göreceğiz.
Memurların grev hakkı olmadığı için taleplerini kabul ettirmeleri zor. Kaldı ki grev hakkı olan işçi sendikaları da bu hakkı fiili olarak kullanmadıkları veya kullanamadıkları için taleplerini TİS masasında kabul ettiremiyorlar. Bu sözleşmeden yararlanacak olan emekliler ise üretim sürecinden koptukları için ne grev ne de yaptırım güçleri var. Emekliler elbette çalışanların yanında yer alarak, deneyimlerini aktararak ve destek vererek ortak mücadeleye katkıda bulunabilirler.
Elbette kamu emekçileri için en etkili mücadele yöntemi tüm kamu emekçilerinin birlikte iş bırakma ve eylemi haklarını alıncaya kadar sürdürmeleridir. Bu mücadelenin işçi sendikalarıyla birleştirilmesi hem işçiler, hem kamu emekçileri hem de emekliler için taleplerini koparmanın en etkili yoludur.