İktidarlar emekliyi sevmezler. Onlar üretimin dışına düşmüş emekçilerdir.
Bu sistemde üretip sermaye sınıfına kazandırmıyorsanız değeriniz yoktur.
Geçmişte Özal başbakanlığı döneminde “bizim emeklimiz çok yaşıyor” diye serzenişte bulunmuştu. Bugün de bütçe açıkları işçi ve asgari ücretliye vermeyerek kapatılmak isteniyor.
Peki, emekli olmak için çalışanların maaşından ve işverenden prim kesilip SSK’ya yatırılmamış mıydı? Şimdi Bakanın çıkıp bütçe olanakları el vermiyor onun için veremedik demesi; Biz sizin maaşınızdan yaptığımız kesintileri başka işlerde kullandık, çarçur ettik” in itirafıdır. Eğer bu kesintiler düzgün değerlendirilse idi, emekliler bugün açlık sıkıntısı çekmeyecekti. Bu aynı zamanda ekonomi politikalarının olmadığının da itirafıdır. Bütçe havuzunu kredi, teşvik ve vergi affı gibi büyük hortumlarla sermayenin kasalarına aktaracaksınız, sonra da çalışan ve emeklilerin küçük gelirlerinden ince kanallarla bu kocaman havuzu doldurmaya çalışacaksınız. Yapılan Ekonomi politikanın özeti budur.
Emekçilerin devletin bu ekonomi politikasından çare beklemeleri boşunadır. Biraz direnince sıfır zam ancak 2500 Tl olur o kadar. Bu ekonomi politikanın devamında asgari ücretliye zam yapılmaması var. Asgari ücretin yükseltilmesi sadece işçinin birkaç ekmek daha fazla alması demek değildir. Aynı zamanda işçi ücretlerinden SSK’ya yapılacak kesintilerin azaltılması ve emekliye gidecek kaynağın da kurutulması demektir. Yarın bir gün de “SSK gelirleri azaldı emekliye ücret ödeyemiyoruz denebilecektir.
Ülkede yüzde 20 azınlık milli gelirin yüzde 50’sini alırken, yüzde 80 çoğunluk milli gelirin diğer yüzde 50’sini almaktadır. Hiçbir dönem bütçe olanaklarından yararlanan bu azınlığa “sen bugüne kadar ülkenin kaynaklarından tepe tepe yararlandın gel sıra sende pamuk ellerini biraz cebe at” denmedi ve bu sermaye düzeni durdukça da denmeyecektir.
Eğer ülke olanakları ve çalışanların yaşam standardı göz önüne alınarak bir bütçe yapılsaydı, emekli ve asgari ücretlinin alacağı zamların her yıl tartışılmasına gerek kalmazdı. Yıllık milli gelire göre maaş artışları hesap edilir bu konular böyle günlerce, aylarca tartışılmazdı. Yüksek bürokratların, milletvekillerinin vb yetkililerin maaşları asgari ücretin katları kadar olabilir, en fazlası üç katını geçemez” diye bir yasa olsaydı her yıl asgari ücret tartışması olmazdı. Ama bunlar ayrıcalıklı sınıfların temsilcilerinin olduğu bir mecliste söz konusu olamaz.
Devamlı yazdığım gibi meslek ve işkollarını temsil eden vekillerden oluşan bir meclis ancak halkın ve üretimin ihtiyaçlarına göre bir bütçe yapabilir. Bugün ülkede politikacı çok, parti çok, politika yapan çok ama örneğin sağlık politikası yok, eğitim politikası yok, sanayi politikası yok, çevre politikası yok, tarım politikası yok, konut politikası yok, yabancılar politikası yok, ekonomi politikası yok, hukuk politikası yok, çevre politikası yok, su politikası yok vb.
En sağlam politika ve doğru bütçe ancak her meslek gurubunun kendi üyeleriyle yapacağı çalışmalardan ortaya çıkan politika ve bütçedir.