Halit KATKAT

Tarih: 23.04.2018 21:20

Muhalefet erken seçimi gerçekten ciddiye alıyor mu?

Facebook Twitter Linked-in



AKP ve MHP´nin meclis çoğunluğuna dayanarak erken seçim kararı alması muhalefet partilerinde ve kamuoyunda şaşkınlık ve tartışmaya yol açtı. Çünkü iktidar partisi AKP ve onun lideri, öteden beri erken seçime karşı oldular ve hatta erken seçim isteyenleri vatan hainliği ile eşdeğer tuttular. Şimdi ne oldu da erken seçim muteber duruma geldi.

AKP ve lideri, on altı yıldır sürdürdüğü; atılım ve yatırımlarla ülkeyi ayağa kaldırmakla övündüğü bir durumda iken, ne oldu da aniden fikir değiştirip erken seçim kararı alma noktasına geldi. 2019 yılında yani zamanında yapılacak denilen seçimlerin öne alınmasının nedeni işlerin iktidarın istediği gibi gitmemesidir. Hem ekonomik göstergelerin, yani işsizliğin, enflasyonun ve döviz kurlarının artması nedeniyle kötüye gitmesi sonucu iktidarın yıpranması; hem de uluslar arası alanda ilişkilerin bozulması sonucu uluslar arası sermaye kuruluşları nezdinde güven kaybıdır. Ki AKP lideri Erdoğan da açıkça bu durumu teyit edercesine açıkça tepki göstererek “yurt dışına para kaçıranları affetmeyiz” diye sert açıklamalarda bulundu.

Diğer taraftan Erdoğan´ın % 56 ile Cumhurbaşkanı seçildiği dönemden beri AKP´nin aldığı oylar; 7 Haziran 2015 te %41, 1Kasım 2015 te % 49, 16 Nisan 2016 da referandumunda % 51 oldu. Bu da devamlı bir düşüşü gösteriyor. Son günlerde anket şirketlerine yaptırılan anketlerin hiç birinde AKP´nin oyları % 40´ı geçmiyor. Bunları gören AKP, yeni ittifak arayışına girerek MHP ile ittifak yaptı. Ancak bu ittifaka rağmen oy toplamı % 50´yi bulmuyor. Bu demektir ki AKP lideri Cumhurbaşkanlığına en azından birinci turda seçilemeyecek. Birinci turda seçilememesi halinde seçilme ihtimali zayıflıyor. İktidarı kaybetme durumu ortaya çıkıyor. İşte bunun için erken seçime ihtiyaç duyuldu. Yani daha fazla yıpranmadan iktidarlarını korumaya çalışıyorlar. Erken seçim kararının ardından OHAL´in uzatılması, hatta AKP liderinin “gerekirse 9 defa daha uzatırız” demesi bundan. İkinci turda muhalefetin birleşmesini engellemek için zaman engeli ( birinci turda az oy alan adayın diğeri lehine adaylıktan çekilmesi için 24 saat süre tanınma düzenlemesi ) bundan. Mühürsüz oyların geçerli sayılması;  2 milyon 435 bin kayıtlı ölü seçmenin varlığı ve “atı alanın Üsküdar´ı geçti” mantığı ve bütün bunlar iktidarın elden gitmemesi için. Çünkü iktidar elden gidince iktidar ve ondan nemalanan sermaye sınıfı sermaye kaynaklarını kaybedecekler.

Yeni getirilen sistemde artık bir hükümet olmayacak. Cumhurbaşkanı ve yardımcıları olacak. Yardımcılar Meclise karşı değil cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacak. Cumhurbaşkanı için gensoru verilmesi ya da soruşturma açılması için 600 milletvekili 400´ünün imzası gerekecek. Bütçeyi umhurbaşkanı hazırlayacak. Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısını, YÖK üyelerinin üçte ikisini Cumhurbaşkanı atayacak. Valiler cumhurbaşkanına bağlı olacak.

Seçimlere 60 gün var; ama muhalefet cephesi hala ittifak arayışı içerisinde ve hala asgari müşterekte bir birlik sağlayabilmiş değil. Referanduma ve bundan önceki seçimlere bakarak söylemek gerekirse; AKP-MHP ittifakına karşı sağ ya da sol demeden bu iktidardan rahatsız olan bütün muhalefetin birleşmesi gerekirken hala şu partiyle mi ittifak yapsak bu partiyle mi ikilemi içerisindeler. Matematik yalan söylemez. Alın bundan önceki seçim sonuçlarını önünüze, yapın hesabı… Seçimleri  “baskın seçim” olarak niteleyip işi hala ağırdan almanın mantığı da anlaşılır değil.

Şimdi bir de şu soru akıllara takılıyor; bu yetkilerle seçilen cumhurbaşkanı ülkeyi yönetecek tek yetkili olacağına göre kim gelse aynı yetkileri kullanmayacak mı? Muhalefet demokrasi derken, cumhurbaşkanı seçilen kişinin ne yapmasını istiyor? Bütün bu yetkileri meclise nasıl devredecek? Ya da “bizim tek adamımız daha iyi” mi diyecek?

Muhalefet “baskın seçim” derken iktidar tarafı da “partilerin görevi seçime hazır olmaktır” diyor. Haklarını yememek gerek, bunda da haksız sayılmazlar. Daha AKP Lideri “Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı göstermiyorum”, “Meclisi tanımıyorum” derken, referanduma giderken aldığı kararları, sandıkların taşınmasını, OHAL kararlarını; milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırılması vb düşünerek bu durumlara gelineceğini hesap etmeliydiniz. Sizde daha önce davranıp meclisten çekilip erken seçimi onlar hazırlıksızken yaptırabilirdiniz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —