Geçen haftalarda Nepal’de meydana gelen gençliğin protesto eylemleri birkaç günde büyüyerek isyana dönüştü.
Gençliği sokağa döken, sosyal medya ile ilgili yasaydı. Sosyal medya tekellerinin birçoğu bu yasaya uymadıklarından Facebook, Instagram, Youtube gibi platformlar kapatıldı. Yüzde 20’lerdeki işsizlik, yoksulluktan bıkmış ve gelecek umutlarını yitirmiş olan gençlik için sosyal medyanın bu şekilde kapatılması bardağı taşıran son damla olmuş. Yürüyüş ve protesto eylemlerine iktidar asker ve polis ile müdahale etmeye ve bastırmaya kalkışınca tam bir öfke patlaması yaşanıyor. Siyasi hedefi ve örgütlenmesi olmayan kitleler, birkaç gün içinde ülkeyi yangın yerine döndürüyor. Protestolar sonunda hükümet düştü. Başbakan ve diğer bakanlar istifa etmek zorunda kaldılar, hatta helikopterlerle kaçmak zorunda kaldılar.
İktidar olayları kontrol altına alabilmek için eylemcilerin temsilcileriyle görüştü, parlamentonun dağıtılması ve geçici hükümetin kurulması sözüyle olaylar yatıştırılabildi. Geçici hükümetin başına anayasa mahkemesi emekli hâkimi Sushila Karki getirildi. Sushila Karki başkanlığındaki geçici hükümet ülkeyi 5 Mart 2026’da yapılacak olan seçime götürecek.
Son olaylarda 72 eylemcinin polis-asker kurşunuyla öldüğü, 2000’den fazla yaralının olduğu söyleniyor. Prachanda’nın önderliğindeki NKP (Maoist Merkez) Ana muhalefet partisi olan Komünist Parti (Birleşik Marksist-Leninist) ile yeni bir koalisyon kurdu. Prachanda 20 Mart 2024’te parlamentoda yapılan güven oylamasını kazandı ve başkanlık görevine devam etti. Fakat, görüldüğü gibi bu yeni koalisyon hükümetinin de ömrü ancak bir buçuk yıl kadar oldu. Şimdi yeniden bir geçiş hükümeti ve Mart 2026’da yeni seçimler gündemde.
Olaylarda ve ülkenin bu duruma gelmesinde şüphesiz emperyalistlerin parmağı var. Ülke içinde var olan hoşnutsuzluğu kullanarak Nepal’i kendi etki alanlarına almak için uğraşıyorlardır. Bir yanda eski krallığın destekçisi olan ve geçmişte Maoist halk savaşını bastırmak için ellerinden geleni yapmış olan (öncelikle) Hindistan ve ABD. Diğer tarafta şimdiki iktidar partisi Prachanda’yı destekleyen Çin…
İktidar partilerinin adları “Komünist” olmasına karşın ülkeyi bağımsız yapmak yerine inandıkları emperyalist ülkeye bağlamayı yeğlemişler. Devlet kapitalizmi uygulayan Çin’i emperyalist kabul etmemişler.
Nepal ayaklanmasından çıkarılacak en önemli derslerden biri daha önceki yazılarımda değindiğim gibi partilere dayalı, adı ister sosyalist ister komünist olsun, politikanın halkı refaha götüremeyeceğidir.
Burada işçi sınıfının ve halkın alması gereken diğer önemli bir ders de siyasi programı olmayan, mücadeleye sınıf sendikalarında örgütlü işçi sınıfının önderlik etmediği bir direnişin halka güven verme ve başarıya ulaşma şansı çok azdır.
Örgütsüz ve plansız ayaklanmalar, iktidarlardan çok halka zarar verir. İktidar sonunda ayaklanan kitleleri bir şekilde küçük tavizlerle yatıştırır. Yıkılan binaları halktan aldığı vergilerle onarır.
Burada görüldüğü gibi gençlerin ayaklanması sonucunda getirilen başbakan, eski düzenin bir bürokratı hâkim. Bu da sistemin değişmeyeceğinin göstergesi.
Yüzyıl önce o günün koşullarında ve öğünün örgütçü ve öngörülü liderlerinin önderlik ettiği partileriyle başarıya ulaşmış devrimlerinin günümüzde mümkün olmayacağı bu deneyle bir kez daha görülmüştür.
Karadelikler gibi bütün ülkeleri kendisine bağlamaya çalışan ve yeni bir dünya düzeni kurmaya çalışan emperyalistlere karşı tek çözüm sınıf sendikalarında örgütlü işçi sınıfıdır. İşçi sınıfı da kendisi ve ezilen halklar için kendi dünya düzenini, sınıfsız dünyayı, kurmak için mücadele etmelidir.